İşten atmak yasaklanıyor mu?

10 Nis 2020
işten atmak yasaklanıyormu
“İşten atmak yasaklansın” talebini, tüm işçiler ve işçi örgütleri yıllardır dile getiriyorlar. Koronavirüs salgını ile birlikte işsiz kalan binlerce emekçi bu talebi daha yakıcı hissetti.

Salgın, bu talebi yıllardır duymazdan gelen AKP iktidarı için de adım atma zorunluluğu doğurdu. AKP iktidarı, “herkes iş bulacak diye bir şey yok” söyleminden “işten atmak yasaklanıyor” noktasına geldi. Bu yakıcı talebi gündem etmemiş yandaş basın büyük büyük manşetlerle verdiler.

Ancak, yasa taslağı ortaya çıktığında, başta sınıf sendikaları olmak üzere, tüm emekçiler tepki gösterdiler. AKP iktidarı bir kez daha sermayeyi üzmemek kararı almış, işten çıkartılmayı bırakın zorlaştırmayı, ücretsiz izni kolaylaştıran bir düzenleme yapmıştı.

Yasada yapılması hedeflenen düzenlemeye işçi örgütlerinde tepkiler gelmeye devam ediyor. Bir kısmını aşağıya derledik:

DİSK
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Taslağı”na ilişkin açıklaması: 

İşten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Ücretsiz izni meşrulaştırmaya ve işçileri sefalete mahkûm etmeye yönelik olan bu düzenleme asla kabul edilemez! 
Covid-19 nedeniyle işten çıkarmaların yasaklanmasını salgının başından beri ısrarla savunduk. Bu konudaki talebimizi ilk günlerden beri kamuoyu ile paylaştık ve Üçlü Danışma Kurulu’nda da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı’na ilettik. İşten çıkarılmaların yasaklanmasını ve İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yapılacak ödeneklerde ön koşul aranmamasını ve bütün işçilerin işsizlik ödeneği ile kısa çalışma ödeneğinden yararlanmasını savunduk.

Ücretsiz izin dayatmalarına karşı işin durması veya ara verilmesi durumunda işçilere İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeme yapılmasını ve böylece gelir kayıplarının telafi edilmesini savunduk. Bu taleplerimiz büyük bir toplumsal yankı ve destek buldu. İşçi sınıfı tarafından sahiplenildi.

İşten çıkarma yasağı önerimiz zamanında dikkate alınsaydı ve yüzbinlerce işçi işten çıkarılmazdı. İşten çıkarmaların yasaklanması önerimizin doğruluğunu herkes anladı, en geç hükümet anladı ama görünen o ki milyonlarca işçinin yaşadığı sorunları tam olarak anlamakta hala zorluk çekiyorlar.

Evet, bu karar geç kalmış bir karardır. Önerdiğimiz gibi salgının en başında alınsa idi yüzbinlerce işçi işinden olmazdı. Ancak bu taslakla yapılan düzenlemeler sadece geç değil aynı zamanda oldukça ciddi sorunlar taşıyor niteliktedir.

Öncelikle taslağın hazırlanma ve açıklama biçimi doğru değildir. Sosyal taraflarla paylaşılmadan ve onların görüşüne sunulmadan taslağın açıklaması her zamanki “ben yaptım oldu” zihniyetinin devamıdır. Salgınla mücadele böyle olmaz. Ortak akılla olur.

Sendikalara iletilmeden kamuoyuna açıklanan kanun taslağı 4857 sayılı İş Kanunu’na geçici bir madde eklenmesini öngörüyor ve İş Kanunu kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin iş sözleşmesinin üç ay süreyle feshedilemeyeceğini düzenliyor. Bu süre 6 aya kadar uzatılabilecek.

Taslak ile Covid-19 salgın hastalık neticesinde kamu yararının gerektirmesi nedeniyle üç ay süreyle İş Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendinde gösterilen sebepler dışında işçilerin iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilemeyeceğini öngörüyor. İş Kanunu madde 25/1-II’de yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri nedenler hariç her türlü işten çıkarma yasaklanıyor.

Yasa taslağına göre fesih yasağı uygulanan hallerde işveren işçiyi ücretsiz izne ayırabilecek. Her şeyden önce işten çıkarma yasağı sırasında ücretsiz izin uygulamasına gerek yoktur. Yasa teklifi işçileri ücretsiz izne mahkûm ediyor. 

Ücretsiz izin uygulaması meşrulaştırılamaz! 
Hükümet İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işçiye daha az ödeme yapmak için yeni bir yol icat etmeye çalışmaktadır.

Böylece ücretsiz izne çıkarılan işçilere normal şartlarda hak edecekleri işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden çok daha düşük ödeme yapılması amaçlanıyor. Taslakta yer alan miktar asgari ücretle çalışan bir işçiye ödenen en düşük işsizlik ödeneği ile aynı miktardır. Örneğin kısa çalışma ödeneği uygulanacak olsaydı 1.752 TL ile 4.381 TL arasında ödenek alacak işçiye sadece 1.177 TL ödenmesi planlanıyor. Bu vahim bir durumdur. Covid-19 süresince işçilerin çoğunluğu günde 39 TL’ye, ayda 1.177 TL’ye mahkûm ediliyor.

Bu yolda işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneği devreden çıkarılıyor ve bunun yerine ayda 1177 TL ile ucube bir ücretsiz izin uygulaması getirilmiş oluyor.

İşten çıkarılmaların yasaklanması doğru bir önlemdir. Ancak ayda 1.177 TL ödenek ile işçileri açlığa mahkûm etmek kabul edilemez. Bu miktarda bir ödenek işsizlik ve kısa çalışma ödeneklerini boşa düşürme hamlesidir.

15 Mart 2020’den bu yana ücretsiz izne ayrılan ve işten çıkarılan ancak işsizlik ödeneğinden yararlanma şartlarını yerine getiremeyen işçilere İşsizlik Sigortası Fonundan ödeme yapılması bizim taleplerimiz arasında yer almakla beraber öngörülen 1177 TL kabul edilemez.

Özetle, ücretsiz izni meşrulaştırmaya ve işçileri sefalete mahkûm etmeye yönelik olan böyle bir düzenleme asla kabul edilemez.
İşten çıkarılması yasaklanan ve işveren tarafından çalıştırılmayıp ücretsiz izne çıkarılan işçilere 15 Mart 2020’ten geçerli olmak üzere en az asgari ücret düzeyi olmak (2.325 TL) üzere, mevcut ücretleri de dikkate alınarak kısa çalışma ödeneğinde öngörülen düzeye kadar (4.381 TL’ye kadar) ödeme yapılmalıdır. Ayrıca zorunlu ve acil işler dışındaki tüm işler durdurulmalı ve işleri durdurulan işçilere de aynı ödeme yapılmalıdır.

İşsizlik Sigortası Fonu’nda yeterli kaynak vardır. İşsizlik Sigortası Fonu işçilerindir. Özellikle son yıllarda hükümet tarafından bir işveren fonuna döndürülmüş olan Fon kaynakları salgının toplumsal tahribatını önlemek amacıyla kullanılmalıdır.

TÜRK-İŞ
Türk-İş Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Ergün Atalay, kamuoyunda işten atma yasağı adıyla gündeme getirilen kanun taslağı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

"Konfederasyon kayıtlarımıza henüz girmeyen ve kamuoyuna yansıdığı kadarıyla bilgilendiğimiz kanun taslağı ile işten çıkartmalar yasaklanmaktadır ancak işverene ücretsiz izin yetkisi öngörülmektedir. Bu kabul edilemez niteliktedir. Nakdi ücret desteği de işçilerin geçim şartlarını karşılamaktan uzaktır.”

Kamuoyuna yansıyan kanun taslağı 4 ve 5'inci maddelerinin doğrudan işçiyi ilgilendirdiğine dikkati çeken Atalay, bu taslağa ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Taslakla 3 ay süre ile işçi çıkartma yasağı getirilmiştir. Ancak İş Kanunu'nun 25. maddesinin 2. fıkrasında yer alan 'işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı' nedeniyle yapılacak fesihler kapsam dışında tutulmuştur. Bu 3 aylık sürede işveren işçiye ücretsiz izin kullandırabilecektir. Cumhurbaşkanı gerekli görürse fesih yasağı süresini 6 aya kadar uzatabilecektir.

Ayrıca yapılan yeni düzenleme çerçevesinde ücretsiz izne ayrılan işçilere ve 15 Mart 2020 tarihinden sonra işten çıkarılmış olup işsizlik ödeneğinden istifade edemeyen işçilere, fesih yasağı süresince, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan her gün için 39,24 lira nakdi ücret desteği verilecektir. Bu madde kapsamında verilecek nakdi ücret desteğinden yararlanma süresini 6 aya kadar uzatmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir."

İş Kanunu'nun 25/2 maddesi de işletilmemelidir
Taslağı işçiler için getirilen söz konusu iki madde itibarıyla olumlu bulduklarını ifade eden Atalay, ancak taslakta "Geçici İstihdam Güvencesi" başlıklı geçici maddeyle getirilen düzenlemenin işçiyi korumaya yeterli olmadığını savundu.

Atalay, "Koronavirüs koşulları bitene kadar işveren hangi gerekçe ile olursa olsun işçiyi işten çıkarmamalıdır. Bu süreçte İş Kanunu'nun 25/2 maddesi de işletilmemelidir. Haklı nedenle işten çıkarma maddesi uygulanırsa işçi mevcut şartlarda dava açamayacağı gibi İşsizlik Sigortası hükümlerinden de yararlanamayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Kısa Çalışma Ödeneği'nden faydalanan işçiye "ikramiye" desteği talebi
Kanun değişikliğinin amacının iş sözleşmelerinin feshi değil İşsizlik Sigortası Fonu'ndan olabildiğince çok işçinin yararlanmasını sağlamak olduğuna vurgu yapan Atalay, "Kısa Çalışma Ödeneği'nden faydalanabilenler bu düzenlemelerin dışında bırakılmalıdır. Amaç, şartları nedeniyle gelirsiz ve mevzuatın sağladığı korumanın dışında kalan işçilere (lokanta, berber ve benzeri yerlerde çalışanlar) ödeme yapılmasının sağlanmasıdır. Vasıflı çalışanların istihdamının sürdürülmesi için, Kısa Çalışma Ödeneği'nden faydalanan işçiye ikramiye, prim ödemek isteyen işverene kolaylıklar sağlanmalıdır." talebinde bulundu.

Taslakta öngörülen günlük nakdi ücret desteği yetersiz
Ücretsiz izne çıkarılarak nakdi ücret desteği sağlanacak işçilerin her türlü zorunlu fatura ve kredi borçları faizsiz olarak 3 ay süre ile ertelenmelidir. Taslakta öngörülen günlük 39,24 lira (aylık 1.177,20 lira) nakdi ücret desteği son derece yetersizdir. Asgari ücretin günlük brüt tutarının yüzde 40'ına tekabül etmektedir. SGK'ya bildirilen son 3 aylık prime esas kazanç ortalamasının en az yüzde 40'ı olarak belirlenmesi isabetli olacaktır.

DİSK/Birleşik Metal-İş
Bu düzenleme, işçilerin değil işverenlerin taleplerini karşılamak için yapılmak isteniyor. Şu ana kadar yapılan telafi çalışmasının genişletilmesi gibi esneklik düzenlemelerine şimdi de ücretsiz izin uygulaması eklenmek istendiği anlaşılmaktadır. Bunun adı salgının fırsata çevrilmesidir. 

Yapılmak İstenen İşten Çıkarmayı Erteleme Adı Altında Ücretsiz İzin, Açlık ve Sefalet Dayatmasıdır!

Dün yeni bir torba yasa tasarısı kamuoyuna yansıdı. Tasarıda “işten çıkarmalar yasaklanıyor” diye sunuldu.

Ancak tasarıya yakından bakıldığında bunun gerçek olmadığı ortaya çıkmaktadır. İktidar, yaşanan salgından yararlanarak bir kez daha işverenlerin taleplerini işçilerin yararına düzenlemeler yapıyormuş gibi sunmaya çalışmaktadır.

Önerilen düzenleme işten çıkarmayı yasaklamamakta, ücretsiz izini yasa maddesi haline getirmektedir.

Tasarıda yapılmak istenenler şunlardır:
1 - Tasarı üç ay süre için İş Kanunu’nun 25/1-II maddesinde yer alan “ahlak ve kötü niyet kurallarına uymayan haller” dışında işten çıkarmayı yasaklamamakta sadece üç ay ertelemektedir. Bunun anlamı işverenlerin işçileri tazminatsız olarak işten çıkarmaya devam edebilecek olmalarıdır. Ayrıca İş Kanunu'nun 25/1-2. maddesi dışında işçi çıkaran işverenlere de herhangi bir yaptırım getirilmemiştir.

Yapılması gereken ayrımsız bir şekilde işten çıkarmaların yasaklanması ve aksi durumda işverene yaptırım uygulanmasıdır.

2 - Fesih yasağı kapsamına alınan işten çıkış halleri için ise ücretsiz izin düzenlemesi getirilmektedir. Yani işverenlere işten çıkarmadığı işçileri ücretsiz izine çıkarma hakkı verilmektedir. Üç ay olan bu süre Cumhurbaşkanın tarafından altı aya kadar uzatılabilecektir.

Mevcut yasal durumda işçi ücretsiz izni kabul etmek zorunda değildir. Ancak torba kanunda yer alan maddenin yasalaşması ile birlikte işveren işçinin kabulü olmadan tek taraflı ücretsiz izin uygulayabilecektir.

İktidarın reflekslerine bakılırsa geçici olan bu durum kalıcı hale getirilebilir.

3 - Tasarıda düzenlenen haliyle işverenin ücretsiz izine yolladığı işçiye işsizlik sigortası fonundan günde 39 Lira 24 Kuruş ödenmesi öngörülmektedir. Bu miktar damga vergisi kesintisi ile ayda 1.168,27 TL'dir. Bu tutar adeta sadakadır.

4 - Üstelik ücretsiz izine yollanan işçiye bu ödeme işsizlik sigortası fonundan yapılacaktır. İktidar her zamanki gibi işsizlik sigortası fonunu işverenlere kaynak olarak kullanmaktadır.

5 - Tasarı ile ücretsiz izinden faydalanan işçinin bunu kabul etmeyip çıkması işten ayrılması halinde işsizlik ödeneğinden yararlanmasının da önüne geçilmeye çalışılmaktadır.

6 - Diğer bir tehlike ise ücretsizi iznin bir takvim yılı içinde 30 günü aşması halinde işçilerin ve ailelerinin genel sağlık sigortası kapsamında sağlık hizmetlerinden yararlanamamasıdır. Zira 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Kanunu uyarınca 30 günlük ücretsiz izin sonrası işçiler gelir testi yaptırıp, genel sağlık sigortası primlerini de kendileri yatırmak zorunda kalacaklar. İşsizlik ödeneği veya kısa çalışma ödeneği ödendiği sürede işçiler sağlık yardımından yararlanmaktadırlar, tasarı bu yönü ile değiştirilmelidir.

7 - Bu düzenleme yasalaşırsa, kısa çalışma ödeneği işlevsizleşecektir. İşçiyi ücretsiz izine çıkarma hakkına yasal olarak erişen işverenler kısa çalışmaya başvurma ihtiyacı duymayacaktır. Ücretsiz izine çıkarmanın serbest olduğu durumda işçileri dilediği gibi izine çıkarabilecek, dilediğinde geri çağırabilecek, yine dilediğinde yaptırım olmadığından işten çıkarabilecektir.

8 - Bu düzenleme sonucu işveren kısa çalışma ödeneğine başvurmak yerine işçiyi ücretsiz izine çıkardığında işçinin kaybının artacaktır. Çünkü kısa çalışma ödeneği başvurusunda işçiler minimum 1752 lira ile 4380 lira arasında değişen ödenek alabilmektedir. Ücretsiz izin uygulamasında ise işçinin yaklaşık 600 ile 3200 lira arasında kaybı olacaktır.

Bu düzenlemenin işçilerin değil işverenlerin taleplerini karşılamak için yapılmak isteniyor. Şu ana kadar yapılan telafi çalışmasının genişletilmesi gibi esneklik düzenlemelerine şimdi de ücretsiz izin uygulaması eklenmek istendiği anlaşılmaktadır. Bunun adı salgının fırsata çevrilmesidir.

Salgında toplumun ihtiyacı sürekli işverenlerin çıkarlarını gözeten düzenlemeler değil, işçilerin iş, gelir ve yaşam güvencelerini sağlamaya dönük düzenlemelerdir.


 
paylaş