- Habertürk
Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamanın sadece işçi sendikalarının basit bir inatlaşması olarak görmeyin. Türkiye’deki sol siyasal hareketleri için de önemlidir. Bunun ne anlama geldiğini İslami referanslara dayanan siyasal yapılar ve muhafazakarlar bilemez. Sol ve işçi sınıfı mücadelesi iç içe geçmiştir. Proletarya hakimiyetine dayalı bir devlet kurmaya dayalı ideolojiler çökmüş olabilir. Hayat bize serbest piyasa ekonomisi anlayışının özünü oluşturduğu devlet modellerinin ayakta kaldığını demokrasi ve özgürleşmeyi sağlayanların ise ilerleyerek ön plana çıktığını gösteriyor. *** Sağın ve muhafazakarların derdi olmayabilir ama sol acısından emekçilerin hakları için mücadele vermek aynı zamanda ülkedeki özgürleşme ve demokrasi acısından vazgeçilmezdir. Ve bu ülkedeki tüm işçi sınıfı eylemlerinde sol vardır. Solun mücadelesinin özünü etnik veya dini kimlik oluşturmaz. Kimlikleri kaşıyarak siyaset üretmez. Bu yüzden sol mücadele, akılcı ekonomik politikaları desteklerken, çalışan haklarına odaklanır ve geniş toplum kesimlerin çıkarlarına uygun hareket tarzını benimser. Türkiye’de sol mücadele gereğini yapıyor mu, yapmıyor mu? Herkesin bir görüşü vardır. Yine de solu, ideolojisi çökmüş bir grup fantezi peşinde koşan, Taksim’i piknik alanı gibi gören göbekli insanlar olarak görmek küfürdür. Haksızlıktır. Başbakan’ın okuduğu bir şiir yüzünde içeri girdiği günü neredeyse ileri demokrasi yürüyüşünün başlangıcı olarak görenler, onlarca gencin öldürüldüğü Taksim’de 1 Mayıs’ı anma günü olarak kutlayan insanlara nasıl bu kadar acımasız bakabildiklerine şaşırıyorum. *** Bu nedenle sol gelenek için o tarihte Taksim’de olmak vazgeçilmezdir. O günün provokatörlerini, katillerini açığa çıkaramamış devlet düzeninin yaptığı tek şey yasaklamaktı. Ancak yıllarca süren mücadele ile meydan tekrar kutlamalara açıldı, barış içinde olunabileceği de ispatlandı. Keşke dün milyonlarca insanı eve hapsedeceklerine, çukurların etrafına önlem alıp alana açsalardı. *** Şimdi birileri “nasıl engelledik” kutlamaları yapılıyor olabilir. Görüldüğü gibi her yere polis dikerek, yolları kapatarak, şehirde sıkıyönetim uygulayarak, gaz sıkarak, cop sallayarak, tazyikli su fışkırtarak Taksim’i içi boş anlamsız bir yer haline getirmek mümkün. Ama sol geleneğin ve sendikaların inadı kırılamaz. Çünkü sendikacılar da iyi biliyor ki, Başbakan Tayyip Erdoğan Taksim’de 1 Mayıs kutlaması istemiyor. Niye istemiyor bilmiyorum. “Ama biz bile Kazlıçeşme’de yapıyoruz siz de orada yapın” bile diyebildiğine göre gelecek sene için niyeti başka. Sendikalar acısından bu yıl Taksim’den vazgeçmek, hepten vazgeçmek anlamına gelecekti. Sendikalar bugün İstanbul’da gönüllerince bir kutlama yapamadı. Ama topluma şu mesajı verdi: “Seneye yine buradayız. Bu bir haktır ve asla vazgeçmeyeceğiz. Başka yerde kutla emrini kabul etmiyoruz…”