Huylu huyundan vazgeçmez. AKP büyük tantanayla açıkladığı “demokratikleşme paketi”nden bile kendi bencil, despotik, dinci gündemi çıktı.
Kamu kurumlarında türbana özgürlük adı altında kadın haklarına ve laikliğe saldırı derinleştiriliyor.
Buna karşılık, düşünce, örgütlenme ve toplantı özgürlüğü önündeki engellere dokunulmuyor. İşçi sınıfının siyasal ve sendikal örgütlenmesini kısıtlayan hükümler olduğu gibi duruyor.
İnsanların günlük yazışmaları, yorumları suç sayılıyor, dava konusu oluyor.
Bağımlı yargı aynen korunuyor. Polis fezlekelerini lastik mühürle yargı kararına dönüştüren olağanüstü mahkemeler siyasal muhalifleri biçmeye devam ediyor.
Genel affın adı bile yok; zindanlar boşalmıyor. Halkın seçtiği milletvekilleri bile hapiste kalmaya devam ediyor.
Yüzde on seçim barajı korunurken, daha kötü seçeneklerle birlikte “tartışmaya açılıyor.”
Zorunlu din dersi kalkmıyor, cemevleri tanınmıyor. Eğitim, bilim ve araştırma özgürlüğüne değil, dinsel dogmalara dayanıyor.
Anadil bir hak olarak tanınmıyor, pazarlık öğesi olarak kullanılıyor. Özel okullar dayatmasıyla sermayenin insafına terk ediliyor.
Her kökenden ve inançtan Türkiye halkını özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve barış ruhuyla birleştirecek yeni bir yaklaşım reddediliyor.
Paketteki gerçek
Kısacası, AKP’nin “demokrasi paketi,” dinci despotizmi pekiştiriyor. Buna karşılık, işçi ve emekçilerin köklü taleplerini yok sayıyor. Alevi toplumuna zırnık hak tanımıyor. Kürt toplumunu sonu gelmez tartışmalarla ve hukuksal tuzaklarla oyalıyor.
Ne var ki, AKP, paketten demokrasi ve barış bekleyenlerin hayal kırıklığını yatıştırmak üzere, yatık medyanın tek sesli korosunu harekete geçirerek “yeni paketlerin yolda olduğu” propagandası yapmayı da ihmal etmiyor. Umut fakirin ekmeği, ye Memet ye!
Mazeret kalmadı
AKP’nin gericilik, vurgunculuk ve savaş rejiminin ömrünü uzatmayı hedefleyen mavi boncuk politikasına hâlâ kapılmanın artık hiçbir mazereti yok.Türkiye halkı, meydanları dolduran yüz binlerin, milyonların haykırdığı “Hükümet istifa” sloganıyla 31 Mayıs’tan bu yana AKP konusundaki hükmünü zaten ilan etmişti. Devrimci, demokratik, ilerici ve yurtsever bütün güçler daha da geç olmadan halkın bu iradesi temelinde birleşmelidir.
Çöken planlar
Bütün planlarını Suriye’yi yıkmak, Kuzey Afrika’dan Türkiye’ye kadar Müslüman Kardeşler iktidarını yerleştirmek, bütün bölgede kendi yayılmacı fantezilerini gerçekleştirebileceği bir kuşak oluşturmak, emperyalizmin emrinde mezhepçi bir yeni Osmanlı imparatorluğunu diriltmek üzerine kuran AKP, bu amaçla dünyanın her yerinden El Kaide çetelerini de Türkiye’ye toplayıp Suriye’ye saldı.
Mısır’da Müslüman Kardeşler şebekesinin devrilmesi; Suriye’de ülke, bölge ve dünya halklarının kurduğu direniş cephesinin emperyalist savaş blokunu tökezletmesiyle, AKP iyice köşeye sıkıştı.
Yeni olasılıklar
Suriye’de siyaset ve diplomasi seçeneğinin gündeme gelmesiyle, İran ile ABD arasında da bir yumuşama ihtimali belirdi. Bu ihtimalin güçlenmesi emperyalizmin, siyonizmin ve gericiliğin hem antiemperyalist yönetimlere karşı vurucu güç, hem saldırı bahanesi olarak kullandığı El Kaide’nin saldırı bahanesi rolünün öne çıkarılması sonucunu doğurabilir.
Bu durumda, savaş blokunun bugüne kadar El Kaideci çetelerini vurucu güç olarak kullanma konusunda ortaklaşa işlediği suç, mafya düzeninde cezayı ayakçıların çekmesi gereği, tek başına AKP’nin üzerinde kalabilir. Emperyalist sistemin nasıl işlediğini iyi bilen AKP, işte bu nedenle, El Kaide güçlerini, çok uzun bir aradan sonra ilk kez, “özgürlük savaşçıları” olarak değil, “İslam’ın adına leke süren teröristler” olarak tanımladı.
Birlik ve mücadele
Kendi halkına karşı sorumluluk taşıyan bütün güçlere düşen görev açıktır. Emperyalizme, siyonizme ve gericiliğe karşı açık tutum almak; işçilerin, emekçilerin, ezilen halkların büyük birliğini sağlamak için uğraşmak; meşruiyetini yitirmiş AKP’nin yerine halkın demokratik iradesini iktidar yapmak.
Yıllardır işçi sınıfına, emekçilere, ezilen halklara düşmanlık güden; Gezi sürecinde yaptıkları ortada olan; hem Suriye’nin bütününde, hem Rojava’da sivil halka kan kusturan dinci çeteleri besleyen ve silahlandıran AKP’ye artık hiçbir çevre can simidi uzatmamalıdır.
- Hülya Kortun
