Amerika'da devletin gizli servisleri ve en gerici-faşist çevrelerle bağlantılı karanlık bir grubun eseri olan “Müslümanların Masumiyeti” adlı, İslam düşmanlığını yayan film, bardağı taşıran son damla oldu. Mısır, Libya, Tunus, Yemen, Sudan, Lübnan, Pakistan, Filistin başta olmak üzere “İslam dünyası”nda milyonlarca insan sokaklara çıktı. ABD elçilikleri ve ABD'nin simgesi şirketler basıldı. Alman ve İngiliz elçilikleri de baskına uğradı.
Japonya Çin'in tarihsel olarak kendisine ait olduğunu iddia ettiği insansız adacıkların Japon toprağı olduğunu, onları “özel sahiplerinden satın alarak kamulaştırdığını” ilan etti. Aynı sırada, ABD'yle yeni bir askerî anlaşma imzaladı, ABD'nin küresel füze kalkanı sistemi için Japonya'da ikinci bir üs kurulmasını kabul etti. Sözkonusu anlaşmanın “bu adacıkların Japonya egemenliğinde olduğunu teyit ettiğini” açıkladı. Özellikle Japonya'nın Çin işgalini başlattığı tarih olan 18 Eylül 1931'in yıldönümünde Çin'de yüzbinlerce kişi Japon emperyalizmini protesto etti.
Adacıkların çevresinde zengin doğalgaz kaynakları olduğu tahmin ediliyor. Füze kalkanının Çin'i de hedef aldığı biliniyor.
Ne ekersen onu biçersin
ABD önderliğindeki emperyalist blokun, dünyayı yeniden fethetmeyi öngören yeni stratejisi kendi karşıtlarını yaratıyor. Dünya dolar milyarderleri şebekesi, sömürülen ve ezilen halkları emperyalizme ve kapitalizme karşı elde ettikleri bütün tarihsel kazanımlardan yoksun bırakarak daha da beter koşullarda köleliğe razı edemiyor. İşçi sınıfını ve emekçi kitleleri din, mezhep, ulusal köken temelinde sonsuzca parçalamanın; halkları birbirine kırdırmanın; emperyalist devletlerin hedef aldıkları ülkeleri ulusal egemenliklerine son verip ufalayarak yeniden sömürgeleştirmelerinin; emperyalizmin emrindeki dev savaş makinesi ile kitle aldatma silahı olarak çalışan kapitalist medya, üniversite ve tapınma sistemlerine rağmen, mümkün olmayacağı ortaya çıkıyor.
Son gelişmeler
Bağımsızlığını, egemenliğini, yurttaşlarının canını ve haklarını korumaya çalışan Suriye, küresel ve bölgesel haydutların saldırısına karşı direnmeye devam ediyor. Antakya halkı bu haydutlara yataklık eden AKP'yi protesto etti, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde ve 16 Eylül'de yaptığı kitle eylemleriyle Türkiye-Suriye halklarının kardeşliğini savundu.
ABD, yeniden sömürge sistemine kattığı ve başına komprador uşaklarını yerleştirdiği Libya'da her şeyi kontrol altına aldığını sanarken, büyükelçisinin ve korumalarının Bingazi'de öldürülmesiyle yüz yüze kaldı. Libya açıklarına iki savaş gemisini gönderdi.
ABD, Mısır ve Tunus'ta halk devrimini boğmak üzere başa geçirdiği gerici-faşist Müslüman Kardeşler örgütünün bile kitlelerin öfkesini bastıramadığını gördü. Obama, Mısır'daki uşaklarını açıkça tehdit etti. ABD'nin 1989'dan beri “NATO üyesi olmayan büyük müttefik” olarak tanımladığı Mısır için, “Şu anda müttefimiz sayılmazlar, fakat düşmanımız da değiller. Yeni hükümet yönünü belirlemeye çalışıyor. Onların ne olduğuna, elçiliğimizi ne kadar koruyacaklarına ve Mısır-İsrail arasında imzalanan Camp David anlaşmasına sadık kalıp kalmayacaklarına bakarak karar vereceğiz” dedi. Yemen'e ve Tunus'a elçiliklerini korumak üzere ABD deniz piyadelerini gönderdi.
ABD, ortakları ve uşaklarıyla birlikte ekonomik, askerî, politik ve diplomatik ambargo uyguladığı İran'da yapılan Bağlantısızlar Hareketi Zirve Toplantısı'na 120 ülkenin üst düzey temsilcilerinin, hatta sadık hizmetkârı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Kimun'un katılmasına katlanmak zorunda kaldı. Suriye, İran, Filistin konularında hiç istemediği kararların alınmasını önleyemedi. Üç yıl boyunca İran'ın başkanlık edeceği Bağlantısızlar Hareketi, bir sonraki dönemde başkanlığın antiemperyalist Chavez'in Venezüella'sına geçmesine karar verdi.
ABD'nin yeni savaş doktrini Rusya ile Çin'i gittikçe yakınlaştırıyor. İki ülkenin Suriye konusunda emperyalist blokun süregiden saldırısını meşrulaştırma girişimini üç kez birlikte veto etmesi, bu yakınlaşmanın göstergelerinden sadece birini oluşturuyor.
Antiemperyalist saflaşma
Gözlerimizin önünde, ABD, AB, Japonya, İsrail, Arabistan, diğer Körfez şeyhlikleri ve Türkiye egemenlerine karşı dünya işçi sınıfının, ezilen halkların, Küba ve Kuzey Kore dahil Bağlantısızlar Hareketi ile Rusya, Çin ve İran'ın da içinde olduğu bir saflaşma adım adım şekilleniyor.
- Hülya Kortun