Ali Bayramoğlu

24 May 2014

Siyasi gerginlik ve kutuplaşma her olayda karşımıza çıkıyor, her olayla ivme kazanıyor. Öylesine ki, siyasi olmayan konuları, acıları, insanlık hallerini, adabı muaşeret kurallarını bile kendisine araç kılıyor.

Muhalefet, sokaktaki itiraz siyasallaşmasıyla, CHP'si ve MHP'siyle (Kürt hareketi dışında) adeta tüm enerjisini bu gerginlikten alıyor.

Kutuplaşmayı bir tür varoluş kriteri olarak benimsiyor.

Özellikle muhalif siyasi partiler açısından, bu, yeni bir durum değil.

Gerginlik, siyasi iktidara yönelik blokaj arayışlarından ibaret bir siyasi duruş Türkiye'de uzun süredir muhalefeti tarif ettiği gibi, ülkedeki muhalefetsiz siyasetin ana nedenini oluşturuyor.

Kutuplaşma ve gerginlik söz konusu olunca siyasi iktidardan söz etmemek mümkün mü?

Tercih edilen olarak sadece muhalefeti değil, açık bir şekilde siyasi iktidarı da tanımlar hale geldi.

Son dönemde AK Parti'ye yönelik en önemli eleştirilerden birisi kutuplaşma ve gerginliği politik bir tutum ve strateji olarak benimsemesi.

Ve bu, hiç de haksız bir eleştiri değil.