Karşımızda yeni, hatta yepyeni bir Erdoğan var. Değişim sınırlı değil, çapını belirlemek Türkiye’nin geçireceği dönüşümü de haber veriyor. Tek bir sorunun peşine düşmek bile bu dönüşümün çapını kestirmek için yeterli.
Hızlı düşünüp, şok etkisi devam ederken bir adım ötede bizi bekleyen soruyu, Erdoğan’ın “Mavi Marmara çarkı” konusunda sorulacak asıl soruyu soracağız: Neden kendi imajını ve itibarını iki paralık edeceği belli olan bu açıklamayı yapma ihtiyacı hissetti? Dünden beri Aktroller şoktan çıkıp mesaj üretemiyor, bir ideal, bir dava ortaklığı üzerinden bugüne kadar reelpolitiki içlerine sindiren İslâmcılar kâbustan uyanamıyor: “Tamam mecburiyetin vardı İsrail ile anlaştın, peki neden mağduriyetimize, hatıralarımıza saldırıyorsun, geçmişteki kader ortaklığımızı iptal ediyorsun?” Bu kadar yüksek basınçta duygusallık barındıran bu ve benzer soruların tamamına verilecek yegâne mantıklı cevap şu: “Sizi ben mi gönderdim?” açıklaması da İsrail ile yapılan anlaşmanın şartlarından biriydi. Erdoğan, bu sözü, İsrail ile anlaşmanın şartlarından biri olduğu için söyledi.