Bir yıl daha bitti işte. Bugün 2014’ün ilk günü. Geride kalan 2013’e ilişkin elbette çok şey söylenebilir, söylenmelidir! Uzun boylu tahlilleri sonraya bırakarak iki cümleyle özetleyecek olursak: 2013 rüya ile kâbusu yan yana gördüğümüz bir yıldı desek abartmış olmayız herhâlde.
Felaketler, tutuklamalar, tomalar, coplar, gaz bombaları, yolsuzluklar, hak gaspları, savaş çığlıkları her yerdeydi yıl boyunca ama karşısında 1 Mayıs’tan başlayıp Haziran sıcağına uzanan günlerde bu topraklarda kardeşliğin, sevginin, direnişin en güzel biçimlerini de gördük, hep birlikte yarattık. “Ölsek de gam yenmeyecek günler” yaşadık. Nitekim ölenlerimiz de olmadı değil. Şimdi onların isimleri sıkılı yumruklarımızın içinde.
Zaten “Bu daha başlangıç” dememiş miydik Gezi’de, isterseniz gelin sözümüzü tamamlamayı 2014’e bırakalım.
Biraz da bize dair…
Yenidünya olarak 2013’te sizlerle 2000’e yakın haber paylaştık. Aynı zamanda onlarca köşe yazısı ve çeşitli röportajlara da internet sitemizde yer verdik. Oldukça mütevazı ama istikrarlı bir ilerleme yakaladığımızı düşünüyoruz. Fakat hayatın bu kadar hızlandığı, direnişin bu kadar kök saldığı bir dönemde bu sıraladıklarımız için “yaptıklarımız” diyemiyoruz. Yapmamız gereken öyle çok iş var ki çünkü. Bu gerçekten hareketle daha takip edilebilir, daha katılımcı ve daha dolu bir haber kaynağı olmak yeni yıldaki öncelikli hedefimiz. Elbette bunu hep birlikte gerçekleştireceğiz. O yüzden Yenidünya önümüzdeki günlerde okurlarını, takipçilerini “çorbaya tuz katmaya” daha fazla davet edecek söyleyelim.
Yeri gelmişken bugüne kadar biraz ihmal ettiğimiz özel bir teşekkür borcumuzu da yerine getirelim. Bizi bütün bir yıl boyunca takip eden; hatalarımızı, eksiklerimizi üşenmeden haber veren, yeri geldiğinde telefonla veya e-postalarla “arkadaş şurayı bir düzeltsenize, bak böyle olmaz” diyen veya sevdiği haberi, yazıyı dostlarıyla sosyal mecralarda paylaşan, sesimize ses katan; zorlu direniş günlerinde telefonuyla, kamerasıyla çektiği kareleri bize ulaştırmak için ter döken İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den, Mersin’den, Antalya’dan, Manisa’dan, Antep’ten, Denizli’den, Almanya’dan, Hollanda’dan, İsveç’ten, Rusya’dan, Fransa’dan ve daha sayamadığımız onca şehir ve ülkeden tüm dostlarımıza çok ama çok teşekkür ediyoruz. Keşke imkânımız olsa da hepinize şöyle çam sakızı çoban armağanı ufak bir hediye verebilsek. Ne yazık ki şimdilik bunu yapamıyoruz.
Yerine geçmesi umuduyla Nâzım’dan bir şiir paylaşalım diyoruz.
SES
Çeneni avuçlarının içine alıp,
duvara dalıp
kalma!.
Çeneni avuçlarının içine alma!
Kalk!
Pencereye gel!
Bak!
Dışarda gece bir cenup denizi gibi güzel,
çarpıyor pencerene dalgaları..
Gel!
Dinle havaları:
havalar seslerin yoludur,
havalar seslerle doludur:
toprağın, suyun, yıldızların
ve bizim seslerimizle...
Pencereye gel!
Havaları dinle bir:
Sesimiz yanındadır,
sesimiz seninledir...
Nâzım Hikmet
Yeni yılınız kutlu olsun dostlar…
- Yeni Dünya