Balyoz davası ve darbeler: Anılar ışığında başka bir açıdan bakış

Harp Akademilerinde askerlik görevi yaptırılıyorum. Harp Akademileri komutanı o yıllarda Recep Ergun'du. Hani şu meşur 12 Eylül döneminin Ankara Sıkıyönetim Komutanı olan Recep. Bense tam otomatik dijital santral sorumlusu komutan.

Her sene düzenlenen ve dünyada yanılmıyorsam salt iki ülkede uygulanıp oynanan Harp Oyunları adı altında, masa başı savaş taktikleri ve iç güvenlik tehditlerine karşı yapılabilecek her türlü taktiksel savaş teknikleri uygulamaları. 12 Eylül Darbesi'nden hemen birkaç yıl sonrası. Harp Akademileri binalarının hemen altlarında oluşturulmuş onlarca masa; masalarda ve duvarlarda envai çeşit haritalar, çoğu Türkiye haritası ve üstünde hemen hemen her sol örgütün bulunduğu noktaları gösteren renkli renkli bayraklar, flamalar ve raptiyeler.

Bense binanın ve savaş oyunlarının oynandığı salonun hemen yanında bir nevi bir paravanla gizlenmiş bir noktada dijital değil, ama eski sistem klemensli ADK 513 denilen santral sorumlusu. Telefonla aranıyorum. Arayan falanca bölgenin komutanına bağla diyor. Ben hemen bağlantıyı sağlıyorum. Tabii, kulağımdaki kulaklıktan da tüm görüşmeleri dinliyorum bu arada.

İnanılır gibi değil. Öyle tezgâhlar kuruluyor, öyle provokatörce işler çevrilip devrim ve ihtilal inancıyla yanıp tutuşan, örgütlenmiş bölgelere müdahalelerde bulunuyorlar ki, cami bombalamalar yanında melek dokunuşu kalır. Anayasadan aldıklarını söyledikleri (sanırım 132. maddeydi) yetkiye dayanarak adamların tek ve şaşmaz hedefi, sistemin bekaası ve korunmasıydı. Bir de tüm bunların yanında gerçek faşist zihniyete sahip ve bunu da Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı döneminde çok iyi sergilemiş olan Komutan Recep Ergun'a yaranıp başarılı olmak isteyen ve dünyanın çeşitli yerlerinden de -Pakistan, Hindistan, Libya vs.- gelen kurmay öğrenci subaylar. En ufak hataya yer yok. İhtilal ve devrim ne olursa olsun bastırılacak.

Gelelim konumuza. Bu ülkede ve bizim gibi az gelişmiş ya da geri bırakılmış olan ülkeler sınıfına giren ülkelerde darbeler NATO, Pentagon ve Brüksel'den habersiz gerçekleştirilemez. Bu bildiğimiz bir gerçek. Bunun doğruluğunu da yakın geçmişimizdeki 24 Ocak Kararları'nı bir türlü doğal yollardan hayata geçiremeyen burjivazi, her yolu ve provokasyonu hayata geçirerek 12 Eylül kanlı darbesini yaparak gösterdi.

Burjuvazinin uşakları, bir diğer deyişle Amerika'nın "Bizim çocukları", işlerini yapmışlar. O güne kadar MESS'lere ve burjuvazinin eli kanlı, ağzı salyalı faşist saldırılarına karşı örgütsel ve yüreklice dik duran, savaşan on binlerce aydın, işçi, öğrenci, örgütlü tüm kesimleri acımasızca kıyıma gitmişlerdir. Kısaca kendilerince de başarıya ulaşmışlar, çok ama çok uzun yıllar ülke tamamıyla depolitizasyon dönemine sokulmuş. Adeta 12 Eylül faşist Anayasasıyla toplum bir nevi koyun gibi güdülür olmuştu.

Tüm bu örnekler önümüzde dururken ne oldu da birden dün ABD'nin "Bizim Çocuklar" dediği ellerindeki oyuncakları yüzünden suçlanır olup darbeci ilan edilerek hepsi içeri tıkıldılar? Bu düşündürücüdür. Dünya konjonktürel gelişmelerinde mevcut "Bizim Çocuklar" nerede ve neden Gladyo'yla, Nato'yla ters düştüler? Cemaati oluşturan güç ve onun arkasındakiler belli. İçeri tıkılanların da Atatürk ve Atatürkçülükle de çok fazla bağlı ve ilgisi olduğunu düşünmüyorum.

Ben kendi adıma Balyoz davasını az biraz yakından takip ettim. Gerek suçlamalar, gerekse delil diye öne sürülenler, resmen bir "harp oyunları" sırasında kayda alınmış düzmece savaş oyunlarından ibaret olan yazıya dökülmüş evraklar olabilir diye düşünüyorum. Zira ben “harp oyunları” sonunda tüm muhabereleşmeleri, komutanların verdikleri brifingleri vs., tüm bunları o zamanın büyük makaralı teyplerinden tek tek ileri geri alıp daktiloya dökenlerden biriydim.

Elbette tüm bu davalar içinde bulunan askerlerin sütten çıkmış ak kaşık olduklarını idda etmiyorum. Ancak, doğrular ve gerçekler tektir. Gerçeklerden yola çıkılmadan da sırf sınıfsal çelişkilerimizden dolayı karşı sınıfa hizmet edenleri gerçek dışı yargılanmasından da yana değilim. Zira davaları ve iddanameleri az biraz yakından takip eden ve okuyanlar göreceklerdir ki aynı suçtan yargılanıp birinin beraat ettiği, diğerinin yirmi küsur yıl hapisle cezalandırıldığı durumlar vardır. Burada biz ilerici, yurtsever kesimlere düşen, tüm bu gelişmeleri daha yakından önyargısız takip edip bu senaryoların nereye vardırılmak istendiğini iyi bir şekilde tahlil etmek. Bavul bavul dijital kayıtlar, olmayacak döşeme altından çıkarılan evraklar, İlhan Selçuk da dahil darbeyle alakası olamıyacak birçok kesimden insanlar ne oldu da birden Cemaatin ve Pentagon'un maşası iktidar tarafından afaroz edildi. Yoksa Ortadoğu'da gelmek istedikleri noktaya mevcut düzen içindeki adamlarla ulaşamayacaklarına mı karar vermişlerdi?

Yıldızı bilerek parlatılan bir diğer Recep, belediye başkanlığından şiir okudu diye üç beş ay içeri alınarak yetiştirilip toplumun önüne bilinçli bir şekilde mağdur ve inançlı bir lider olarak bilerek mi sunulmuştu? Böylelikle silahlı darbe yapmaktan çok daha alımlı, kabul görür, tamamıyla burjuvazinin yararına ve hatta emperyalizmin Ortadoğu'daki çıkarlarına hizmet edecek yapıyı bu şekilde kurmanın çok daha akılcı olduğuna mı karar vermişlerdi tanrılar? Bu sözlerimden elbetteki şu sonuç çıkartılması beni ziyadesiyle çok üzer. Benim mevcut içeride bulunan askerleri savunmaya çalıştığım fikrine kimse kapılmasın. Askerî darbe döneminde yeteri kadar acısını çekmiş biri olarak asla böyle düşünemeyeceğimi tanıyanlar bilir.

Bilinmesi gereken bir gerçek şudur ki; (son yılların moda deyimiyle, küreselleşen dünya 'ne demekse') sürekli tüm dünyada ulus devletleri bölüp, parçalayıp kendi çıkarları doğrultusunda peykler elde etmenin peşine düşmüş durumda. Bu ülkede de bunu gerçekleştirmenin tek yolu kronikleşmiş Kemalizmi tamamen ortadan kaldırıp güya ileri demokrasi sunacağız sizlere safsatası altında halklarımıza kendi çıkarları doğrultusunda bir sistemi yerleştirmek. Bu nedenledir ki Kürt ulusuna verilen sözler safsaklanılıyor, geciktirilip oyalamacaya gidiliyor.

Son olarak emperyalizmin tüm oyunlarını her yönden önceden hesabını yapabilmek gerekliliği ve gelecek on yıllarda nasıl bu oyunlara karşı tavır ve savaş yürütmemiz gerekeceğini önceden tüm devrimci, demokrat, ilerici ve yurtsever aydınlar düşünebilmeli. Buna göre mücadeleye hazırlanmalı.

06 Mar 2014
paylaş