Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ’un özgürlüğüne kavuşması, milliyetçi, askerci çevrenin onurunu kurtardı. Sıra geridekilerin özgürlüklerine kavuşmasında.
AKP iktidarı hem asker, hem Fethullah Gülen’in "Hizmet hareketi" tarafından sıkıştırılınca, iktidar asker kanada uyguladığı sıkıyönetimi gevşetmek zorunda kaldı.
İlker Başbuğ ilk demecinde, “Aklım içeride kaldı, Engin Alan’da, diğer komutanlarımızda kaldı. Onlar içeride, onlar için elimden geleni yapacağını” dedi. Bu tepki, asker tutukluların özgürlüğünü sağlayabilir de, siviller ne olur bilmek zor! Zira sivilin sözü ve kalemi askerin kılıcından keskin değil bu ara.
Kolay değil, genelkurmay başkanı olarak yargılanmak ve sonucunda ceza almak. Hani, sıradan Erdal Eren gibi bir çocuk, bir üniversite öğrencisi, grevdeki bir işçi, Gezi direnişçisi, bir solcu olsa hiç de önemli değil.
Medyaya bakılırsa adalet yerini bulacağa benziyor. Başbakan Erdoğan’la beraber Bülent Arınç’ın sevincine de tanık olduk. Bu sevinmenin bir zorunluluktan kaynaklandığı adeta sırıtıyor.
Başbuğ olayı, allah kulunu sevindirmek için önce eşeğini kaybettirir, sonra da buldururmuş, hikâyesine benzedi. E ne dersin, burjuvazi kendi bağırsaklarını temizlerken de zorlanıyor.
Adalet, malum mülkün temeli ama milyar dolar sahipleri ile asgari ücretli arasındaki makasın açılmasında adaletin şirazesi o kadar şaşırdı ki, bu makasın kapanacağına kimsenin aklı ermiyor.
- Bilal Kara