15 Temmuz günü Diyarbakır’da ABD Konsolosluğu’nun iftar çadırı siyasal İslamcılar tarafından saldırıya uğradı. Ajanslar yaklaşık 500 kişilik bir dinci grubun tekbirler eşliğinde ellerinde sopa ve satırlarla çadırı talan ettiklerini, yemekleri yerlere döktüklerini söylüyor. Gelenlerin ellerinde Filistin bayrakları da var. Gazze saldırıları sırasında sessiz kalan ABD’yi protesto etmek için yapmışlar eylemi.
Şaşkınlığın bu kadarı
İnsan akıl tutulmasının bu kadarına da “pes artık” demeden edemiyor. İftar çadırına saldıran gruplar muhtemeldir ki AKP’nin liderlerini cezaevinden serbest bırakıp güçlenmesini sağladığı kontr-gerilla işbirlikçisi gruplar. Onlar değilse bile muhtemeldir ki AKP’nin Osmanlı’yı yeniden diriltme projesine karşı çıkmayan doğal müttefikleri. Sözüm ona Gazze için eylem yapıyorlar.
Yahu siz değil misiniz İsrail ile resmen savaş halinde olan, ve arasında ancak bir ateşkes anlaşması bulunan, Suriye’nin ABD emriyle parçalanması ve zayıflatılması projesine alkış tutanlar ve hatta destek olanlar. O Suriye ki Filistin davasının en net şekilde arkasında duran tek ülke. Yıllar boyunca her türlü sıkıntıya rağmen silah, para, lojistik imkanlarla Filistin halkına doğrudan katkı koyan bir ülke. Bu ülkenin ABD-İsrail amaçlarına uygun bir şekilde zayıflatılması ve Filistin halkının can damarlarından birinin kesilmesine ortak olup şimdi Gazze için sokaklara dökülmek ne kadar tutarlı. İnsan hakikaten şaşırıyor değil mi?
Yalnızca buna mı şaşıralım?
Peki Ortadoğu’da akan her damla kandan doğrudan sorumlu olan ve İsrail’i ileri karakolu olarak gören ABD’nin Diyarbakır Belediyesi ile ortak iftar çadırı kurmasına şaşırmayacak mıyız? Evet yanlış okumadınız. Olaydan sonra açıklama yapan ABD’nin Adana Başkonsolosu John Espinoza iftarın amacının Diyarbakır halkıyla beraber olmalarını sağlamak olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Diyarbakır halkımıza olan saygımızı ve bağlılığımızı göstermek amacıyla buradaydık. Ama başkalarının bunu kendi amaçlarına göre kullanması bizi üzdü… Birkaç kişi bazı sorunlar yaratmak istedi. Ama bunun Diyarbakır halklarıyla olan dostluğumuzu yansıttığını sanmıyorum.”
Gülten Kışanak ise 16 Temmuz günü valiliği ziyaret ederek son derece haklı bir şekilde, polisin olayları rahat bir şekilde kontrol edebilecekken, seyrettiği söyledi ve Diyarbakır’ın büyük bir provokasyonu ucuz atlattığını söyledi. Elbette haklı. Elleri sopalı, satırlı dinci-faşist gruplara AKP’nin muhafız birliklerinin nasıl iltimas geçtiğini biliyoruz. Kışanak basın mensuplarına yaptığı açıklamada “Bu saldırı kesinlikle ne Diyarbakır’ın kimliğiyle, inancımızla, İslami değerlerimizle, Filistin halkıyla olan duygusal bağımızla asla izah edilemeyecek bir saldırıdır. Tamamen organizedir, provokasyondur.” dedi. Eş başkan Fırat Anlı ise “Diyarbakır Gazze’yle kardeş bir şehirdir. Kürtler Filistin’le en büyük dayanışmayı gösteren bir halktır. Bunun için bedel ödemiş bir halktır. İsrail’in Gazze’de yaptığı terörü herkesten daha yüksek sesle ve pratiğimizle kınıyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı.
Tabii insan sormadan edemiyor: “Madem Filistin halkıyla dayanışmanızı pratiğinizle de gösteriyorsunuz ABD ile ortak iftar çadırı da nereden çıkıyor?” Anladık “hassas dengeler” ve “büyük siyaset” peşindesiniz. Bu ilişkileri kurmak işinize de geliyor olabilir ama bari Filistin halkının üstüne bombalar yağarken bu adımları erteleseydiniz olmaz mıydı?
Son olarak Demokratik Toplum Kongresi DTK’nın da konuyla ilgili açıklamasına değinmemek olmaz. “Bu saldırı aynı zamanda İslam’a, İslami değerlere yönelik yapılmış saldırılardır. İsrail’in de, IŞİD’in de, bu saldırgan çetelerin de birbirlerinden farkları yoktur. Bunlar mübarek oruç ayında sivillerin yaşam hakkına kast etmekte, yaşam hakkı tanımamaktadırlar” diye başlıyor yazılı açıklaması DTK’nın. “İslam’dan, insanlıktan nasibini almamış geçmişi kirli ve kanlı olan eli sopalı, bıçaklı çeteler tarafından iftar çadırına ve yurttaşlarımıza yönelik yapılan bu katliamcı saldırıyı kınıyor, saldırıya maruz kalanlara ve yaralılara acil şifalar diliyoruz” şeklinde bitiyor.
Yalnızca İsrail ve IŞİD’in mi birbirinden farkı yok? IŞİD’in hamisi AKP’nin. Hepsinin patronu ABD’nin. Onların birbirlerinden farkı var mı bu konuda? Kobani’de IŞİD’in yürüttğü saldırının arkasında AKP yok mu? Bu silahlı çeteler ABD’nin isteği doğrultusunda desteklenmiyor mu? Bütün bu manzarayı izleyen İsrail ellerini ovuşturmuyor mu? ABD desteğiyle Suriye’deki Kürtlere yapılan saldırılar ortadayken, bari şu Diyarbakır programının iptal edilmesini sağlasaydınız olmaz mıydı?
İnsan hangi birine şaşıracağını bilemiyor
İnsan hangi birine şaşıracağını hakikaten bilemiyor. İsrail’i rahatlatacak hamleler peşinde koşup sonra Gazze’yi saldırıyı kınayan gericilere mi; Filistin ile dayanışmamızı pratik olarak da gösteriyoruz diyen HDP Eş Belediye Başkanının bombalar yağarken ABD Konsolosluğuna iftar çadırı vermesine mi; yoksa gün ve gün dinci söylemleri artan ve Suriye’deki Kürtlere yapılan saldıların arkasındaki esas güç olan ABD’yi kayırmaya başlayan Kürt siyasal temsilcilerine mi?
Galiba hepsine birden şaşırmak gerekiyor.
- Onur Balcı
