AKP’nin dört bir yandan tırmandırdığı gericilik saldırısındaki en kritik cephelerden birisi eğitim. Saldırı AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte başladı ve mutlak iktidara yaklaştığı oranda hızlandı, derinleşti. Hem de halkın büyük çoğunluğunun itirazlarını silindir gibi ezmeye çalışarak.
Zorunlu din derslerinin kaldırılması talebi yükselirken iki tane daha din dersini müfredata eklemek; 4+4+4 sistemi ile zorla evlendirilen kız çocuklarının, çocuk işçilerin artmasına yol vermek; imam hatip okullarının sayısını yurttaşların bu yönde herhangi bir talebi olmadan abartılı bir şekilde arttırmak; Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı TEOG ile bomboş kalan imam hatiplere binlerce öğrenciyi zorla kaydettirmek; ana dilde eğitimi kendi olanaklarıyla sağlamak için harekete geçen Kürtlere baskı yapmak; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin zorunlu din dersinin kaldırılması gerektiği yönündeki kararının dikkate alınmayacağını açıklamak ve son olarak ilköğretim öğrencilerinin de türban takabilmesine izin vermek.
Art arda sıralayınca nasıl bir saldırı ile karşı karşıya kaldığımız daha net ortaya çıkıyor.
Toplumu şekillendirmenin en etkili aracı olarak eğitim
Eğitimdeki saldırı çok kritik. Çünkü eğitim çocuklarımızın hangi mesleği seçebileceği, güvenli bir geleceğe sahip olup olamayacağı gibi konularla doğrudan ilişkilidir. Ama yalnızca bundan ibaret değildir. “Eğitim geniş anlamıyla toplumsallaşma ile eş anlamlıdır.”1
“Toplumsallaşma ise bireyin ait olduğu grubun veya toplumun değerleri, inançları ve davranış kodlarını edinmesi sürecidir. Toplumsallaşmanın özel bir biçimi olan siyasal toplumsallaşma ise bireylerin siyasal yönelimlerini, tutumlarını ve davranışlarını edinmelerini sağlayan süreçtir. Toplumsallaşmanın ayrılmaz bir parçasıdır ve siyasal eğitimle aynı anlama gelmektedir.”2
“Siyasal eğitim de ister doğrudan doğruya, isterse görünüşte siyasal olmayan, ancak siyasal açıdan anlamlı mesajların dolaylı olarak iletilmesi yoluyla siyasal bilginin her türlü iletişimini ve siyasal değerlerin oluşturulmasını içerir.”3
“Günümüzde eğitim devletin resmî kurumlarında, planlanmış şekilde yürütülür. Ve tahmin edileceği üzere toplumsallaşmanın hâkim ideolojiye, devletin benimsediği resmî ideolojiye uygun olarak gerçekleştirilmesinde başrolü oynar. Zaten eğitimin modern toplumlarda daha önce hiçbir çağda kapsamadığı yaygınlıkta bir kitleyi, daha önceki dönemlerde görülmemiş uzunlukta sürelerle hem de bu iş için özel olarak yapılmış binalar olan okullarda tutabildiğini düşünürsek, bu rolün ne kadar etkili olduğu daha iyi anlaşılır."4
AKP’nin resmî ideolojisi
Toplumsallaşmayı egemenlerin resmî ideolojisine göre gerçekleştirmede başrolü üstlenen eğitimi; gericilik, vurgunculuk ve savaş rejiminin dünya görüşünden bağımsız olarak ele almak mümkün değil. İslâmcı, faşist bir tek adam rejimi kurma peşinde koşan ve artık 12 Eylül’ün yeni efendisi olarak devlet partisi konumunda olan AKP, resmî ideolojiyi de kendine uygun olarak Nakşibendi Siyasal İslâm olarak değiştirdi. Böylece 12 Eylül faşist darbesinden sonra iyice içi boşaltılarak Türk-İslâm-Nato sentezinin üstünü örten bir kabuktan ibaret olarak kalan Kemalizmi resmî ideoloji pozisyonundan düşürmüş oldu. Türk-İslâm-Nato sentezini İslâm-Türk-Nato sentezine dönüştürdü. Laiklik, demokrasi, kadın hakları, çocuk hakları adına ne kaldıysa hepsine saldırmaya başladı.
AKP toplumu kendisine göre biçimlendirmek istiyor
Gericilik, vurgunculuk ve savaş rejimi, kendi resmî ideolojisini topluma yaymak için eğitim sistemini büyük bir özenle ele aldı. Gericiler için eğitim o kadar önemli bir alan hâline geldi ki Fethullah Gülen Hareketi ile giriştiği iktidar mücadelesinde ilk büyük çatlak bu alanda yaşandı. Erdoğan, Gülencileri eğitim sisteminin dışına sürüklemeye başladı. Böylece eğitim sisteminin topluma dayattığı Siyasal İslâmcılığı, Nurculuk etkisinden bile çıkararak doğrudan kendi mezhepçi anlayışına uygun olarak Nakşibendilik temelinde şekillendirmeye çalıştı.
İşte AKP’nin eğitim alanındaki gerici saldırısı bu temellere dayanıyor. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna yerleşen zorbanın ülkeyi orta çağ karanlığına, Osmanlı’ya döndürme hayallerine; halkı kendisine itaat eden kullara çevirme umutlarına dayanıyor. Kendisinin atadığı başbakanın dediği gibi “yüz yıllık ulus devlet parantezini kapatmak” olarak tariflediği “restorasyon”5 çabalarına dayanıyor. Bakmayın siz onun sağda solda “Yeni Türkiye” diye nutuklar atmasına. Onun Yeni Türkiye’si olsa olsa Eminönü’ndeki Yeni Cami6 kadar yenidir. Onun “yeni” dediği en eskidir. En karanlıktır.
“Umut insanda”
AKP’nin iktidar olanakları, sermayenin gücü ve emperyalizmin desteği ile propaganda gücüne dayanarak yürüttüğü köklü karşıdevrim saldırıları elbette ki halkın direnişiyle karşılaşıyor. Unutmamak gerekir ki 4+4+4 eğitim sistemine direnen halkın ve eğitim emekçilerin direnişi Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi’nin temel enerji kaynaklarından birini oluşturmuştu. Şimdi de yine bu gerici saldırılar karşısında direnen, tepki duyan halkın öfkesi yeni bir halk direnişi için mayalanıyor. Türkiye halkları ilk fırsatta eğitim alanında kaybettiklerini geri almak; bilimsel, demokratik, ana dilde ve laik bir eğitim sistemi yaratmak için harekete geçecek. Önümüzdeki halk direnişinin temel konularından birini bunlar oluşturacak.
Mücadeleye devam
AKP “durmak yok yola devam” diyor ya hani! Bölgelerindeki okulların imam hatiplere dönüştürülmesine karşı çıkan; fiilen zorunlu ders hâline döndürülen yeni din derslerine direnen; TEOG saçmalığıyla zorla imam hatiplere kayıt zorbalığıyla mücadele eden; zorunlu din derslerine karşı çıkan; ana dilde eğitim hakkını savunan öğrenciler, veliler ve eğitimciler de “yılgınlık yok direniş var!” diyor; “bu daha başlangıç mücadeleye devam!” diyorlar.
Şimdilik umudu parça parça, adım adım büyütüyorlar. Yanı başlarında Soma’da, Torunlar Holdingin inşaatında ölen işçilerin öfkesini buluyorlar. Türkiye’nin Suriye’deki emperyalist işgale taşeronluk yapmasına karşı çıkanlarla birleşiyorlar. Yoksulluk içinde kıvranırken, yolsuzluk ve rüşvetlerle biriken, bir türlü sıfırlanamayan milyonların hesabını sormaya hazırlanıyorlar.
1- İsmail Kaplan, Türkiye’de Milli Eğitim İdeolojisi ve Siyasal Toplumsallaşma Üzerindeki Etkisi, Yedinci Baskı, İletişim Yayınları, İstanbul, 1999, s. 15.
2- A.g.e, s. 11-16
3- A.g.e, s. 15
4- A.g.e, s. 16
5- Restorasyon: Fransız Devriminden sonra krallığın tekrar kurulduğu dönem. Karşıdevrim
6- Caminin inşaatına 1597’de başlandı, ibadete 1663’te açıldı.
- Onur Balcı