Emperyalistler yükleniyor, Suriye direniyor

Suriye’deki çetelerin ABD kontrolünde birleştirilmesi, Patriot füzelerinin Türkiye’ye gelmeye başlaması, söz konusu çetelere Türkiye’de kimyasal silah eğitiminin verilmesi, emperyalizmin yeni bir saldırı dalgasına işaret ediyor. Uzmanlar kiralık çapulcuların kimyasal silah kullanıp suçu Suriye hükümetine atabileceğini düşünüyor. Suriye ise bütün bu saldırılara karşı kararlı bir şekilde direniyor.

ABD doğrudan müdahale ediyor
Suriye halkını karanlığa itmek isteyen emperyalistler ABD’nin güdümünde yürüttükleri kirli iç savaşta Aralık ayı itibarıyla yeni bir saldırı dalgasına girişti. Çok yönlü başlatılan saldırıda öncelik, gerici katiller sürüsünü tek çatı altında toplamaya verildi. Katar’ın başkenti Doha’da düzenledikleri toplantıyla Suriye Ulusal Koalisyonu SUK’u kurarak belli bir oranda bu amaçlarına ulaştılar. ABD bu aşamada artık aracı kullanmadan doğrudan kendisi karşı devrimcilere silah vermeye başladı. Gruplarla temasları ve askerî eğitimi de kendisi yürütmeye başladı. ABD’nin Türkiye’de verdiği askerî eğitimin kapsamında kimyasal silahlar da bulunuyor.

Kuşatma hamlesi: Patriotlar gelmeye başladı
Yeni saldırı dalgasıyla paralel olarak Türkiye’nin istediği Patriot füzeleri Almanya, Amerika ve Hollanda’dan yola çıktı. Füzelerle birlikte bin iki yüz sömürgeci asker de geliyor. İçeride gericileri silahlandıran Amerika, bir yandan da dışarıdan müdahaleye hazırlanıyor. Füze kalkanından sonra bir de NATO askerlerinin ve füzelerinin sınır bölgelerinde konuşlanması İran’ı rahatsız ediyor. İran bu adımı hem müttefiki Suriye’ye, hem de kendine yönelik bir tehdit olarak yorumluyor. Gelişmelerden Rusya da rahatsız. Türkiye ve NATO ise silahların savunma amaçlı olduğunu iddia ediyor.

Psikolojik saldırı fiziki saldırılardan daha etkili
İçeride işleri bir ölçüde yoluna koyduğunu düşünen ABD psikolojik savaşın dozunu daha da arttırdı. 12 Aralık’da Fas’ın Marakeş kentinde sözde “Suriye’nin Dostları” toplantısının yapılacağı gün SUK’u Suriye’nin tek ve meşru temsilcisi saydığını açıkladı. Toplantıda bu hamle etkili oldu ve yüzün üzerindeki ülke de SUK’u tanıyacağını beyan etti. Bu aşamada sayılamayacak kadar çok kere Rusya’nın Esad’ın devrilmesine onay verdiği, Suriye politikaları konusunda değişikliğe gittiği yönünde haberler yayıldı. Bu haber kaynaklarının arasında diplomatlar, bakanlar ve hatta başbakanlar var. Rusya ise her defasında politikalarında bir değişiklik olmadığını yineledi. ABD’yi SUK’u tanıdığı için Cenevre’de yapılan anlaşmayı bozmakla suçladı.

Bütün bu hamlelerle eş zamanlı olarak Suriye’de gerici çetelerin başlattığı saldırı dalgası uluslararası medya kanallarında bolca yer aldı. Şu anda Suriye ordusu bu saldırı dalgasını büyük bir oranda savuşturmuş görünüyor. Fakat psikolojik saldırının fiziki saldırıdan daha etkili bir boyutta sürdüğünü söylemek mümkün.
Bu durum özyönetimlerini kuran Suriye Kürtlerinin de karışıklığa düşmesine yol açıyor. SUK ile görüşmeler yapan ve emperyalistlerin hoşuna gidecek sıcak mesajlar vermeye başlayan PYD Suriye’nin Barzanisi rolüne razı bir görüntü vermeye başladı. Bu cephede henüz her şey bitmiş değil. Suriyeli Kürtlerin emperyalizm ile işbirliğinin nasıl yıkıcı ve kalıcı sorunlara yol açtığını bilecek deneyimleri var.

Karanlığın bekçilerinin zayıflıkları
Çok parçalı ve sık sık birbirleri ile de çatışmaya giren, yağma ve çapulculuk yaparak halkın kinini üzerine çeken çetelerin koordineli hareket edebilecek bir düzeye gelmesi şimdilik zor. Gruplar arasındaki mücadele SUK’un kuruluşuyla bitmemiş gözüküyor. Bir yandan Türkiye ve Katar’ın ultra gerici grupları öne çıkarma gayreti, bir yandan ABD’nin doğrudan şekillendirme hamleleri, öte yandan da çetelerin kendi içlerindeki rekabet Doha’da kurulan oluşumun istikrar kazanmasını önlüyor. ABD yine de iplerin kimin elinde olduğunu hatırlatacak bir hamleyle SUK’u resmen tanıdığını duyurduğu gün El Nusra Cephesini terör örgütleri listesine aldığını duyurdu. Bu durum SUK ve Türkiye’ye yakın gruplar tarafından kınandı.

El Nusra, Türkiye ve Katar’ın desteklediği en mezhepçi, faşist gruplardan biri. Türkiye aynı zamanda bunları Suriye’deki Kürtlerin üzerine salıyor. Bu arada Nusra Cephesi, El Kaide’nin Suriye kolu olarak biliniyor.

“Kutlu doğum sancısı”
Emperyalist savaş blokunun Suriye’ye saldırısında kilit bir rol üstlenen AKP, Aralık hamlesini taçlandırmak için yeni bir adım attı.

Recep Tayyip Erdoğan 30 Aralık günü yanına emperyalizmin “Suriye Ulusal Koalisyon Başkanı” sıfatını verdiği işbirlikçi Muaz el Hatib’i alarak Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine gitti. Orada yaptığı konuşmada, “Şu anda Suriye bir kutlu doğuma hazırlanıyor. Her kutlu doğum sancılıdır” dedi.

Bu inanılmaz mantığa göre, sömürgecilerin, gerici petrol şeyhlerinin güdümündeki kiralık dinci çetelerin Suriye’yi istila etmesi; yurtseverleri, laikleri, Aleviler’i, Hıristiyanlar’ı katletmesi; şehirlerin, kasabaların, köylerin harabeye dönmesi; üç milyon kişinin ülke içinde, beş yüz bin kişinin komşu ülkelerde mülteci olmak zorunda kalması, “kutlu doğum sancısı” demekmiş.

Condoleezza Rice da öyle demişti
Aslında bu sözlerin patenti ABD’nin bir önceki Dışişleri Bakanı olan Condoleezza Rice’a ait. İsrail 2006’da Lübnan’a saldırıp bu ülkeyi yakıp yıkarken, Beyrut’u harabeye çevirip sivil halkı katlederken, Rice, “Yeni Ortadoğu’nun doğum sancıları bunlar” demişti.

Emperyalizmin özlediği “Yeni Ortadoğu” İsrail karşısındaki en güçlü cephe ülkesi olan Suriye’nin boğazlanmasını; İran’ın çökertilmesini; Lübnan ve Filistin direnişinin yok edilmesini; bütün Ortadoğu’nun din, mezhep ve milliyet temelinde parçalanmasını; bölge halklarının kukla devletçiklerde sömürge köleliğine mahkûm edilmesini gerektiriyor. Emperyalizm ve taşeronları işte bunun için Suriye’de katliam yapıyor.

Suriye kazanacak
Ne var ki, Suriye her zorluğa rağmen direniyor. Emperyalist savaş blokuna, NATO’ya, Amerikancı dinci çetelere teslim olmuyor. Ortaçağa dönmeyi, sömürge kölesi olmayı, parçalanmayı kabul etmiyor. Suriye halkı, kahramanca direnişiyle sadece kendi varlığını değil, bütün Ortadoğu halklarını, emperyalizmin sömürüsünden ve baskısından kurtulmak isteyen bütün dünya halklarını savunuyor.

08 Oca 2013
paylaş