AKP’nin Kürtlerin temel talepleri karşısındaki duyarsızlığı, barıştan çok kendi bencil politik hedefleri peşinde koştuğunu gösteriyor. Oysa ülke genelindeki Newroz kutlamalarına güçlü bir şekilde katılan Kürt halkı barış özlemini vurgulamış, savaşın bitmesi olasılığı Türkiye'nin her yerinde umut havası yaratmıştı.
Newrozlar ve Öcalan’ın mesajı
Bütün çekincelere rağmen herkes 21 Mart günü Diyarbakır’da Newroz kutlamasında açıklanacak olan Öcalan'ın mektubunu bekliyordu.
Bu yılki Newroz’u çeşitli şehirlerde “Öcalan’a özgürlük, Kürtlere statü” sloganıyla kutlayan Kürtler, 21 Mart günü Diyarbakır'ı koca bir miting alanına çevirmişti. Diyarbakır Newrozu, Abdullah Öcalan’ın çözüme ilişkin hazırladığı planı kamuoyuna duyuracağı yer olması bakımından ayrı bir öneme sahipti.
Öcalan’dan gelen mektupta beklenenin aksine bir çözüm planı yer almasa da, Öcalan silah bırakma ve sınır dışına çekilme çağrısı yapıyor, yeni bir dönemin başladığını ve bu yeni dönemde siyasi mücadelenin öne çıkacağını vurguluyordu.
AKP dayatması
Öcalan'ın mektubunda Kürtlerin temel taleplerini genel dilekler şeklinde belirtmekle yetinip siyasi müzakere pozisyonu olarak açıkça ortaya koymaması, AKP'yi hayale sürüklemiş görünüyor. AKP müzakeresiz barış olurmuş gibi davranıyor. Savaş alanında kesin zafer kazanmış komutan edasıyla hoyrat bir dil kullanıyor. Öcalan'ın tutumunu AKP'nin her türlü dayatmasına evet demek olarak yorumluyor. AKP, sanki Kürtler her türlü talepten vazgeçmiş, bugüne kadar öne sürdükleri talepleri pişmanlık duyarak bir yana atmış varsayımıyla hareket ettiği izlenimini uyandırıyor. Süreci tek yanlı dayatmalarla götürebileceği kanısıyla davranıyor. Kürt siyasi temsilcileri çekincelerle de olsa genel olarak Öcalan’ın çağrısına uyacaklarını açıklarken, AKP cephesinden şoven tonu giderek artan açıklamalar gelmeye başladı.
Kandil’in yanıtı
Erdoğan’ın açıklamasına yanıt Kandil’den geldi.
Başkanlık Konseyi adına yapılan açıklamada, “Erdoğan’ın iddia ettiği tarzda bir geri çekilme durumu hareketimizin gündeminde değildir” denildi. Başbakanın konuşmalarında sürecin tek taraflı ve hükümetin inisiyatifinde olduğu yönündeki hatalı yaklaşımlara karşı çıkılan açıklamada, “Erdoğan’ın Kürt sorununu bile ağzına almadan 'terör' ve 'terörist' kavramlarını kullanması, Kürtlerin haklı ve meşru taleplerine karşı duyarsız bir konumda olması da hükümetinsamimiyetsizliğini gösteriyor” ifadeleri kullanıldı. Ayrıca açıklamada sürecin tek taraflı olarak hükümet tarafından belirlenemeyeceği, bunun barış söylemiyle uyuşmadığı vurgulandı.
Erdoğan'ın açıklaması
29 Mart Cuma akşamı Kanal D ve CNN Türk kanallarının ortak yayına katılan Erdoğan Kürt hareketinden silahları bırakmasını ve sınır dışına çekilmesini istediklerini, bu sürecin de 2013 yılı sonuna kadar bitirilmesi gerektiğini, çünkü 2014 ve 2015'te üç seçim yapılacağını ve seçim ortamında artık bu konunun bitmiş olmasını beklediklerini vurguladı. Sınır dışına çekilme konusunda yasal düzenlemeler beklenmemesi gerektiğini, silahlı PKK gruplarına silahlarını bırakıp çekilirlerse dokunmayacaklarını aksi takdirde askerî güçlerin müdahalede bulunabileceğini belirtti. Silah bırakmaları karşılığında ise Kürtlere hiçbir söz vermediklerini söyledi. Akil insanlar konusunda da konuşan Erdoğan, heyetleri kendisinin belirleyeceğini ve doğrudan kendisine bağlı olarak çalışacaklarını ve herhangi bir yasal statülerinin olmayacaklarını açıkladı.
Yanlış yorum iddiası
Başbakan Erdoğan'ın baş danışmanı Yalçın Akdoğan, Kürt temsilcilerinden gelen açıklamaları Samanyolu televizyonunda değerlendirdi. Kandil'in ve BDP'nin, Öcalan'ın yaptığı çağrıyı anlamadıklarını iddia etti. Bunu da İmralı'ya gitmesi planlanan BDP heyetinin bizzat Öcalan'ın ağzından duyacağını söyledi. Öcalan, “yasal düzenleme gerekmez, hemen çekilin” deyince kayıtsız koşulsuz silah bırakarak çekilmek zorunda kalacaklarını belirtti.
Barış umudunu harcamayın
29 yıldır süren savaşın sona ermesi, barışın gerçekleşmesi, meselenin silahla değil siyasi yollarla, müzakere yöntemiyle çözülmesi bütün halkın ortak özlemi. Ne var ki, bunun için öncelikle mevcut durumu anlamak gerekiyor. Tek yanlı dayatmalarla, müzakere yapmadan barış sağlanabilir mi? AKP böyle davranıyor. Süreci kendi seçim hesapları doğrultusunda, hiçbir şey vermeden her şeyi alma mantığıyla yürütmeye çalışıyor. Başbakan Erdoğan, hükümet adına 31 Mart'ta yayınlanan “Millete Hizmet Yolunda” başlıklı programda yaptığı konuşmada, Kürt meselesine değinirken, “Bizde pazarlık, taviz, geri adım atma olmaz” dedi.
Barış sürecinin gerektirdiği ciddiyetten uzak bir şekilde davranarak barışa kavuşulmaz. Milyonlarca kişiye ulaşmış, halklaşmış köklü davaların tek taraflı dayatmalarla çözüldüğünü gösteren tek bir örnek bile yok. Türk ve Kürt toplumlarının, bütün halkın barış umudunu heba edenlerin sorumluluğu hakikaten çok büyük olacak.
- İsmail Kaplan
