“Bugün düşünemeyeceğin kadar başım belada/ köşe başları tutulmuş üstelik yağmur yağmada/iler tutar yanı yok.” diye başlardı öğrenci evlerimizde saz her çıktığında söylenen şarkının sözleri. Devrimci genç romantizmiyle değil çoğumuzun başına gelen davalar, soruşturmalar, gözaltılarla ispatlanmıştı şarkının bizi anlattığı. Başımız beladaydı ve henüz AKP'nin başımıza bela salmada ustalık dönemi başlamamıştı.
Yasa dışı güçleriyle bir Tayyip yaklaşmakta
Sonrasında neler olduğunu yüzlerce yazıda okudunuz aslında. Temcit pilavı gibi tekrar etmeye gerek yok. “Zulmün artsın ki saltanatın son bulsun” sözü bir ezgi gibi yapıştı dilimize ustalık dönemlerinde haşmetmahaplarının. Fırtına kasırgaya döndü ki, Can Yücel ne güzel demiş “Bu fırtına yarın ki sütlimanlara bedel” diye. Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi'nden 1 Mayıs'lara, eğitim emekçileri ve öğrencilerin 13 Şubat 2015 grevinden Haziran 2015 seçimlerine giden dönemde “SARAY”ı su bastı diye bir haber görsek hiç de şaşırmazdık. Sarayı değil ama saltanat koltuğunu su bastığı ve koltuğun suda sallandığını yazmak ise yalan olmaz. Saltanat koltuğu sallandıkça kendini dev zanneden iktidar ülkeyi sallamaya kalkışacak elbet. Seçimlerden bu yana yaşananlar bundan ibaret. “Başımız belada” bu bir gerçek ama şarkının sözleri görmeyeli çok değişti. Artık yasal mermisiyle bir komiser değil yasaları çiğneyerek, yasa dışı güçleriyle gelen bir Tayyip yaklaşmakta.
Kimle savaşılacağını biz biliriz, biz...
Başkanlık hayallerinin şimdilik resmiyete kavuşamayacağını farkeden “fiili başkan” Tayyip direnenlerin asla yenilemeyeceğini 2013'ten beri öğrenemiyor. Pek çok konuda kullandığı malum sözü “Biz biliriz, biz” olsa da attığı her adım halktan “biz de seni çok iyi biliriz” diye karşılık buluyor. Seçimlerde bozulan imajını kurtarmak için Suruç'ta yitirdiğimiz yoldaşları siyasetine malzeme etmekten, IŞİD bahanesiyle teröre operasyon yapıyorum diyerek kan politikasını oya çevirmekten, TSK'ya vurdurttuğu sivil yerleşimler hakkında yalan söylemekten çekinmeyen Tayyip bir yandan da polise yaptırdığı operasyonlarla ilericileri, devrimcileri, yurtseverleri tutsaklaştırmaya çalışıyor. Tayyip aslında IŞİD'le, terörle değil bu ülkenin güzel yarınlarıyla savaşıyor. Ama unutuyor ki “Kimle savaşılacağını biz biliriz, biz... Hani desteklediğin çetelere Kobane'yi vermeyen halk savaşçıları, hani Gezi Parkı'nda durduramadığın gençler, hani ne dersen de kahkaha atmaya devam edecek kadınlar!”
Tarihin mahkûm etmesine gerek kalmayacak: Görülmemiş hesap kalmayacak!
Tayyip, bölgede savaş, ülkede baskı politikasını tam gaz sürdüredursun, Türkiye halkları hem bu politikayla hem geçmişin suçlularıyla mücadele etmeye devam ediyor. 26 Eylül 1999'da Ulucanlar Cezaevi'nde gerçekleştirilen katliama ilişkin güvenlik güçlerince katledilenlerin yakınlarının Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru manevi tazminat ödenmesi kararıyla sonuçlandı. Neredeyse katliama ilişkin ilk somut, olumlu adım olan karar görülmemiş hesap kalmayacak diyenlerin yıllar geçse de vazgeçmeyeceğinin kanıtı. Suların bastığı koltuğuna sıkıca sarılanlara her gün yeniden hatırlatmamız gereken de bu. Onları tarihin mahkûm etmesine gerek kalmayacak, bu ülkenin güzel yarınlarını kurmak için yola çıkanların görülmemiş hesabı kalmayacak. Bizim değil, onların başı belada!
- Ersu Eren