Nâzım Hikmet'ten ABD'ye, Menderes'e, İsmet İnönü'ye, sendikalara, 1961 Anayasası'na, işçilerin ve tarım emekçilerinin grev hakkına dair
Nâzım Hikmet büyük şair.
Nâzım Hikmet komünist şair.
Nâzım Hikmet Türkçeyi en güzel, en etkili, en içten kullanan bir siyasetçi, yazar, şair.
Nâzım Hikmet TKP'nin genel sekreteri.
Çok özelliği var Nâzım'ın.
En uzun süre mahkumluk yapmışlardan biridir. Yılmadan, bıkmadan, sevdasından vazgeçmeden yatmaya devam edeceğini ilan eden bir büyük insandır.
Yalana, yalakaya, biat etmeye hayatında yer vermemiş bizden bir insandır.
Nâzım hem yaşarken hem de öldükten sonra çok saldırıya uğradı. Sermaye sözcüleri, kapitalistler, egemenler onu sadece eleştirmediler. Fırsat bulduklarında hapislerde çürütüp boğmayı bile denediler.
Bir de dostları saldırdı ona.
Ne cinsiyetçiliği kaldı, ne kabalığı.
Son dönemde bir de “Dört nala gelip uzak Asya'dan, Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim” dizelerinden yola çıkılarak “Kürt meselesini görmeyen bir şoven” suçlaması yapanlar bile oldu.
Nâzım büyük şair.
Nâzım komünist şair.
Nâzım kös dinler bu safsataları.
Memleket toprağındadır kökü, Bedreddin gibi taşır yükü. Dert etmeyin.
Nâzım Hikmet Bizim Radyo'da
Nâzım Hikmet'in az bilinen yönlerinden biri, radyo programcılığıdır. 1950'li yıllarda Türkiye işçi sınıfı ile buluşması yasak olan 1920 TKP'sinin kurduğu Bizim Radyo'da Nâzım da yorumcu olarak görev aldı. Radyonun resmen yayına başladığı 1 Nisan 1958 yılından 1963 yılında ölümüne kadar yaptığı kısa, güncel yorumlar Anjel Açıkgöz tarafından derlenmiş ve Tüstav tarafından yayınlanmış durumda.
Kitabın Kasım 2004'te yapılan ikinci baskısı hem Nâzım Hikmet'in yorumlarını hem de 1920 TKP'sinin TBKP dönemine kadar Bizim Radyo'ya dair kararlarını içeriyor. Çok zengin bir içeriğe sahip bu belge niteliğinde kitaptan alıntıları, günlere yayarak okurlarımızla paylaşma niyetimiz var.
Büyük insan, partili şair Nâzım Hikmet ve elbette 1920 TKP'si, o günlerde yaptığı yorumlarla günümüzü de aydınlatıyor. Dünden bugüne ne değişti sorusunun cevabı için, “roller aynı, oyuncular değişti” demekte bir sakınca yoktur herhalde.
Bizim seçtiğimiz Nâzım yorumlarının ötesi, kitapta; ilgilisini bekliyor...
Birinci Yorum (ABD'ye Dair)
11 Ağustos 1959
Laos'ta olup bitenlerin içyüzü
Tıpkı bizdeki, Türkiye'deki gibi demek mümkün mü?
Amerikan emperyalizminin dolarları, yurt hainlerini satın almağa yarar. Amerikan emperyalizminin bayrağı hangi bayrağın yanında dalgalanırsa, o memleketin milli şerefi, milli bağımsızlığı çiğnenmiş demektir. Amerikan emperyalizmi milletlerin kendi kaderlerini kendilerinin serbestçe seçmelerine dayanamaz. Amerikan emperyalizminin bütün küçük milletlere yüklemek istediği tek bir kader vardır: Amerikan sömürgesi olmak.
Hangi geri kalmış millet Amerika'nın savaş üssü olmak istemezse, Amerikan emperyalizmi onu, satın aldığı yerli millet hainlerine dayanarak, kanla, ölümle yola getirmek ister.
Amerikan emperyalizminin, bu leşle beslenen akbabanın yırtıcılığını, yani avlarının üstüne saldırdığını bildiren haberlerle doludur her gün gazeteler.
İşte son kurban Laos.
Laos'ta Amerikalıların uşaklığını eden Sananikone hükümeti, efendilerinin emriyle, memlekette iç savaşı tutuşturdu. Hain Laos hükümetinin Amerikan silahlarıyla donatılmış kuvvetleri Laos yurtseverlerinin üstüne saldırdı. Köyler yakıldı. Katliamlar yapıldı. Barıştan, millî bağımsızlıktan yana olan Laos yurttaşları tevkif edildi, en korkunç işkencelerle öldürüldü.
(...)
Laos ordusunun ve hükümetin kilit noktaları Amerikalıların elindedir. Tıpkı bizde Türkiye'de olduğu gibi. Kamboç basınının verdiği haberlere göre, Laos'ta yalnız Milli Savunma Bakanlığında ve Milli Emniyette, 350 Amerikalı sözde uzman çalışmakta, daha doğrusu, ferman okumaktadır. Tıpkı bizdeki, Türkiye'deki gibi. Yalnız bizde bu sözde uzmanların sayısı çok daha yüksektir.
Laos'ta halk açlıktan kırılırken, Amerikalılar askerî yollar, hava üsleri açmakla meşgul. Tıpkı bizdeki, Türkiye'deki gibi. Yalnız bizde atom rampaları da kurdular.
Laos'ta yurtseverlere, satılmış Laos hükümetinin ve Amerikalıların cinayetlerine karşı elde silah karşı koymak, canlarını, mallarını, millli bağımsızlıklarını korumak ve kurtarmak için çarpışmak kaldı. Tıpkı bizdeki, Türkiye'deki gibi... diyemeyeceğim henüz...
Ama bizde de, Türkiye'de, açlığa, sefalete, polis, jandarma baskısına, Amerikan emperyalizmine ve onun Menderesler soyundan ajanlarına karşı yurtseverlerin Millî Kurtuluş Komitelerinde birleşerek ve mübarek Türkiye halkına dayanarak ayaklanması yakındır.
- Fatih Aydın
