Nâzım diyor ki 11

29.3.1963 N.H.

AP iktidara geçerse işçilerimizin hâli ne olur?

Soru: Ha karma hükûmet kalmış işin başında, ha Adalet Partisi geçmiş hükûmete, hepsi bir değil mi Türk işçisi için?
Sorunun karşılığı: Bir değil.

Soru: Neden? Ha karma hükûmeti kuran partiler, ha Adalet Partisi, hepsi eninde sonunda patronların, büyük toprak beylerinin menfaatlerini korumuyor mu? Ha onların, ha ötekinin işçiden yana olabilecekleri düşünülebilir mi?
Sorunun karşılığı: Düşünülemez ama, işin bir amması var bugünkü durumda.
 
Soru: Neymiş bu işin amması?
Sorunun karşılığı: Beterin beteri diye bir söz vardır…

Soru: Yani AP geçerse iktidara, işçinin hâli daha mı beter olur demek istiyorsunuz?
Sorunun karşılığı: Evet.

Soru: Neden?
Sorunun karşılığı: Yıllarca yıllar boyu yaptığı savaşla Türk işçisi, 27 Mayıs hükûmet devirmesinden sonra kabul edilen Anayasayla kimi haklarını elde etti. Bu haklar daha da genişletilmeli, derinleştirilmelidir. Buysa, işçi sınıfının teşkilatlanması, sendikalarını, kendi partilerini kuvvetlendirmesiyle olur. Doğru mu?

Soru: Doğru, ama bu dediklerinin AP’nin iktidara gelip gelmemesiyle ilgisi ne?
Sorunun karşılığı: İlgisi büyük. AP dediğin eski Demokrat Partinin yeni adıdır. Demokrat Parti döneminde işçiye hangi haklar tanınıyordu bir düşün. Gösteri, yürüyüş yapabilirler miydi? Parti kurabilirler miydi? Sendika durumları ne hâldeydi? Hatırladın mı? Bugün Adalet Partisinde faşistlerin de iyice çöreklendiğini hesaba kat. Faşistlerin dünyanın her yerinde işçilere ne muamele ettiklerini de biliyorsundur herhâlde. Uzun söze ne lüzum var: Kavel grevinde Adalet Partisinin gazeteleri ne yazdı, unuttun mu? Yeni İstanbul, Son Havadis, Zafer: “İşçiler polislere taarruz etti” demedi mi? 18 Şubat tarihli Zafer gazetesi: “Dikkat tehlike. Kavel hadisesi bir tertiptir” diye yazmadı mı? Yani, bütün işlerinde karma hükûmete muhalefet eden Adalet Partisi, Kavel grevinde hükûmeti işçilere karşı kışkırtmadı mı? Bu bir tek örnek, bu adamların, bu faşistlerin iktidara geçerlerse ilk ağızda ne yapacaklarını ortaya koymuyor mu? İlk iş olarak işçi sendikalarını ya kapatacaklar, ya da onları kendi emirlerini körü körüne yerine getirecek hâle sokacaklar. İşçinin siyasi teşkilatlarını da kanla, zindanla boğacaklar. İşçi, gerçek sendikasız, partisiz kalırsa, gündeliklerinin artması, çalışma şartlarının düzelmesi için, doludizgin sömürülmemek için savaşmakta ne büyük zorluklarla karşılaşır, bunu yine işçi hareketimizin tarihi işçiye göstermiyor mu? Mecliste bir grev kanunu tasarısı var. Bugünkü hâliyle pek ahım şahım değil. Belki böyle de kabul edilecek. Ama bu kanunu, Mecliste kabul edilip yürürlüğe girdikten sonra da, düzeltmek, tamamlamak mümkün. Yeter ki işçi sınıfı bir yandan sendikalarını kuvvetlendirebilsin, bir yandan da siyasi hayata, kendi partilerinin bayrağı altında daha güçlü katılabilsin. Meclise kendi mebuslarını soksun köylü kardeşleriyle işbirliği yaparak. Bütün bunların gerçekleşmesi için de bugünkü Anayasanın hiç değilse bu hâliyle yürürlükte kalması, AP’lilerin, faşistlerin hükûmeti ele geçirip kanlı diktatörlüklerini kurmaması gerek. İşte bundan dolayı, son olaylarda Türk işçisi Türk gençliğinin yanındaydı ve yanındadır.

13 Şub 2017
paylaş