Hileli sonuç

Mühürsüz oy pusulalarını ve zarflarını Seçim Kanununun açık hükmüne rağmen geçerli sayarak 16 Nisan 2017 referandumunu toptan sakatlayan Yüksek Seçim Kurulu; CHP, HDP ve Vatan Partisinin iptal başvurularını da reddettikten sonra 27 Nisan’da referandumun “kesin” sonucunu açıkladı.
Yüksek Seçim Kurulunun, seçmen iradesinin göz göre göre gasbedilmesine yol açan hileli bir oylamanın ve gayrimeşru bir sayımın kesin sonucu olabilirmiş gibi ilan ettiği sayı ve oranlara göre, anayasa değişikliği resmen kabul edildi.

Sayı ve oranlar
Yüksek Seçim Kurulunun iddiasına göre, ülke içinde ve dışında kayıtlı 58 milyon 291 bin 898 seçmenden 49 milyon 798 bin 855’i oy kullanmış; buna göre halkoylamasına katılma oranı yüzde 85.43 olmuş; kullanılan oylardan 48 milyon 936 bin 604’ü geçerli, 862 bin 251’i geçersiz sayılmış. Geçerli oylardan 25 milyon 157 bin 463’ü evet oyu, 23 milyon 779 bin 141’i hayır oyu olmuş. Evet oylarının geçerli oylara oranı yüzde 51.41, hayır oylarının geçerli oya oranı yüzde 48.59 imiş.
Yüksek Seçim Kurulunun ilan ettiği sonuçlara göre bile, Türkiye’nin dört büyük ili İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’da hayır oyları önde. 30 büyük şehrin 17’sinde de hayır oyları ileride. Hayır oyları 81 ilin 33’ünde ilerideyken, 48 ilde geride kalmış görünüyor. Buna karşılık 81 ilin 67’sinde, evet cephesinde yer alan partilerin oyu son genel seçim olan 1 Kasım 2015 seçimindeki oylarına göre düşerken, hayır cephesinde yer alan partilerin oyları ise aksine artmış.

Bilimsel değerlendirme
Gözlemcilere göre, Yüksek Seçim Kurulu verdiği kararlarla aslında kabul edilmemiş bir anayasa değişikliğini resmen kabul edilmiş gibi değerlendirerek halk iradesini çiğnemiş bulunuyor.
Nitekim, referandum sürecini inceleyen bir grup öğretim üyesi 2 Haziran’da yayınladıkları bilimsel mütalaada şu saptamaları yaptılar :
“1. Referandum sonrasında ilan edilen sayıların gerçekliği kanıtlanamamaktadır.
“2. Sayımın mevcut oy pusulaları üzerinden yeniden yapılması anlamsızdır.
“3. Yeniden oy toplanmadıkça, oylamaya sunulan anayasa değişikliğini halkın ne kadarının onayladığı konusunda hiçbir vargı türetilemez.”
Öğretim üyeleri, sonuç olarak, “YSK tarafından ilan edilen referandum sonucunun halkın gerçek iradesini yansıttığını söylemenin bilimsel açıdan olanaksız olduğunu” açıkladılar. (http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/32-profesor-acikladi-ysk-sonuclari-gercegi-yansitmiyor-h30776.htmL).

Sonuç
Milli Kurtuluş Savaşımızı yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 1920’de ilan ettiği “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Hiçbir kişiye bırakılamaz” ilkesini ortadan kaldıran, Millet Meclisinin üstünlüğüne dayalı parlamenter sisteme son veren ve bu niteliğiyle zaten özü açısından demokratik esasları açıkça çiğneyen can alıcı bir anayasa değişikliğinin usul açısından da bu kadar sakatlanması, bugünümüzü ve geleceğimizi ipotek altına alan ağır sonuçlar doğuracaktır.

28 Nis 2017
paylaş