Yaşadığımız gün (TÜRK İŞ’İN AÇIKLADIĞI VERİLER) itibarıyla açlık sınırının 2150 lira, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık vb. ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 6.918 liradır. Ülkemizde ekonomide gelinen durum apaçık ortada. Şöyle bir beyin fırtınası yaparsak eğer ülkemizde yaşayan 82 milyon kişinin yüzde kaçının 6000 liranın üstünde maaş aldığını düşünürsek demek ki gelinen noktada sadece mutlu bir azınlık dışında ülke insanları yoksulluk ve perişanlık içindedir.
Nereden geldik bu konuya bilir misiniz? Dün marketten bir karpuz aldım kilosu 3.95 lira. Yani bir karpuz 42.74 lira. Eskiden yaz geldiğinde üzüm, karpuz, bir de yanında peynirle ekmek oldu mu, bir öğünü kurtarırdı insanlar. Bir de o kadar zevkliydi ki, karpuz peynir ekmek yemek. Kimi yerlerde traktör dolusu, kimi yerde at arabası dolusu alınırdı karpuzlar ve evlerdeki sedirlerin altı, kilerler dolu olurdu. Neredeyse kişi başı bir karpuz yenildiği bile olurdu. Mutluydu insanlar, cıvıl cıvıldı çocuklar... Ev halkının çocukları karpuzları taşımak için birbirleriyle yarışırlardı güle oynaya. Erikler, kirazlar, yemişler dallardan toplanırdı…
Bazılarımız bilir elbet kuyular vardı bazı evlerin avlularında, karpuzlar soğuması için kuyulara bırakılır çıkartıldığında buz gibi olurdu. Her şey çok güzeldi o günlerde bol bol bulunurdu, her türlü sebze meyve.
Ülkemizde uygulanan tarım ve ekonomi politikaları bu güne getirdi güleç yüzlü halkımı. Dünyada kendine yeten ülkeler arasında üst seviyelerde yer alırken tarımın, hayvancılığın bitirilmesi tarlaların yerine betonlaşma getirdi bizi bu günlere.
İnsanların temel ihtiyaçları patates, soğan, domates, sivri biber daha birçoklarını sayabiliriz. Hepsi şimdi ateş pahası, işsizlik başını almış gidiyor. Küçük esnaf kepenk kapatıyor, sanayiciler, büyük markalar iflas ediyor ya da iflas etmemek için işten işçi çıkartıyor. Nereye kadar?
Beyaz yakalılarımız, memurlar açlıkla yaşam arsında mücadele ediyor. EYT’liler, tazminatları rafa kaldırılmaya çalışılan işçiler, iş bulamayan üniversite mezunları, yazdıklarından dolayı çalıştığı gazetelerle ilişiği kesilen yazarlar, gazeteciler… Daha birçok demokrasiden yoksun uygulamalar nereye kadar?
Sendikal haklar, içi boş sendikalar emekçinin haklarını koruyamayan yapısal farklılıklar. Uyan silkin üstünden at karabulutları "Vurulduk ey halkım unutma bizi” Yaşam devam ediyor…
- Cem Erdeveciler