Ulusal endüstri

Ocak / 1976

Türkiye Komünist Partisi’nin programında, “Türkiye’nin ulusal bağımsızlığının korunmasında, geri kalmışlıktan kurtulmasında, memleketin endüstrileşmesi önemli bir yer tutar” deniyor. Oysa işbirlikçi burjuvazinin, uluslararası emperyalist tekellerle, NATO, AID, Dünya Bankası, Konsorsiyum gibi bankalarla ortaklık kuran sermaye çevrelerinin stratejisi ülkemizde ulusal ağır endüstrinin kurulmasını engellemek olmuştur. Ülkenin doğal zenginliklerini yoğun bir biçimde vurguncu yerli ve yabancı tekellere peşkeş çekilmiş, bütçe saldırgan NATO plânlarına göre ayarlanmış ve ülkemiz emperyalizminin bir yarı sömürgesi durumuna getirilmiştir. Bunun başlıca nedeni ülkemizin ekonomik ve politik bakımdan emperyalizme bağlı olmasıdır.

TKP, emperyalizmin bu yıkım politikasına karşı çetin bir savaş vermiş ve veriyor. TKP her zaman objektif koşullardan hareket etmiş ve en başta üretim aracı üreten endüstrinin kurulması gerektiğini belirtmiştir. Irmaklarımız, petrol, gaz ve kömür rezervleri, enerji kaynakları, maden zenginlikleri buna elverişlidir. Doğudan ve Karadeniz’den Sovyetler Birliği’yle sınırdaşız.

 

Batıdan da sosyalist Bulgaristan’la. Bu coğrafi olanaklar Türkiye’ye, doğal zenginliklerini en kısa yoldan kıymetlendirmek ve hızla kalkınmak, ulusal ağır endüstriyi kurmak için elverişli politik koşullar yaratıyor.

TKP’nin bu savaşı boşa gitmemiştir. Bugün ülkemizde dürüst, öngörülü bilim adamları, mühendisler Türkiye’de ulusal ağır endüstrinin kurulmasını frenleyen nedenlerin başında emperyalizme ekonomik, politik ve askersel bakımdan bağımlılığın geldiğini görüyorlar. Örneğin, “Sanayi Kongresi–75” forumunda Mühendis Odaları Başkanı Karababa bu konuda şunları söyledi: “Yerli sermayenin yabancı sermayeyle bütünleşmesi kalkınma yolundaki her adımın yabancı vurguncu tekellerin denetimi altında tutulmasını sağlamıştır. Ülkemiz bu çevreler için ucuz işgücü ve hammadde pazarı olmuştur.”

 

Görüldüğü gibi, ulusal endüstrinin kurulması savaşı, demokratik bir düzen, halktan yana bir hükümet için emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı verilen savaşın bir halkasıdır. Ulusal ağır endüstrinin kurulması için en başta gelen sorun emperyalizme, saldırgan NATO’ya bağımlılığa son vermek, bütün yabancı ve yerli tekelleri, kumpanyaları devletleştirmektir.

16 Haz 2019
paylaş