S-400'ler ve 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü

İşbirlikçi AKP
Öncelikle belirtmek gerekir ki, ABD ve AB, 2002 yılında AKP'nin iktidara gelmesi için her türlü kolaylaştırıcı adımı attılar. Uluslararası siyasi ve ekonomik  destekleri  verdiler. AKP'yi demokrasi geliştiricisi, Batı değerlerinin savunucusu ilan ettiler. 
 
ABD'nin, Irak'ı işgal edebilmek için Türkiye topraklarını kullanabilmesine olanak sağlayacak tezkerenin millet meclisinde reddedilmesiyle uğradıkları yol kazası hariç tutulursa, Ortadoğu bölgesinde uygulamaya koymak istedikleri planlar için uygun bir işbirlikçi oldu, AKP yönetimi.
 
2011 yılında Libya yönetimi parçalandı. Ardından Suriye devlet aygıtının parçalanması için harekete geçildi. AKP, yeni Osmanlı imparatorluğu kurma hayaliyle hevesli bir ortak oldu bu uğursuz plana; bu kadar kapsamlı bir hedefi gerçekleştirecek kapasiteden yoksun olan iktidar, ABD'yi kendi amaçları doğrultusunda kullanabileceğini sandı. Suriye halkının, ordusunun, müttefikleriyle birlikte direnişi, farklı sonuçlar üretti. Türkiye parçalanma ve istikrarsızlık tehlikesiyle karşılaştı; Suriye'de mücadele hâlâ devam ediyor.
 
15 Temmuz 2016 FETÖ'cü darbe teşebbüsü
Türkiye, 15 Temmuz 2016'da, AKP'nin eski ortağı FETÖ'nün, ABD yönlendirmesiyle başlattığı darbe girişimine tanık oldu. Türkiye'yi tek vuruşla teslim almak isteyen darbe girişimi, 240 şehit, 2195 yaralı vererek püskürtüldü.
 
ABD ile eski güzel günlerin bittiğini gören AKP yönetimi, planlarında değişiklik yapmak zorunda kaldı. İktidarının devamını sağlayabilmek için Rusya ve İran ile işbirliği yaptı. Bu işbirliğinden azami verim alınabilmesi için, komşular arası karşılıklı yarar ilkesi gereğince, Suriye yönetimiyle de sorunlarını barışçı bir biçimde çözmesi gerektiği hâlde, gerici ideolojisi buna engel oldu, hâlâ da oluyor. Türkiye halkı; bir kısmı ayartılmış, bir kısmı zorla yerinden edilmiş dört milyon Suriyeliyi topraklarında barındırmak zorunda kalıyor. Dört milyon Suriyeli'nin varlığı devasa ekonomik yükün yanı sıra, toplumsal bozulmalara, gerilimlere ve can kayıplarına da yol açıyor. Hem Türkiye, hem Suriye bu yüzden telafisi zor kayıplarla karşı karşıya.
 
AKP iktidarı, Rusya Federasyonu ile 11 Nisan 2017'de S-400 füze hava savunma sistemi almak için anlaştı. NATO üyesi Türkiye'nin, ABD-NATO'nun düşman gördüğü ülke RF ile böyle bir anlaşma yapması emperyalist Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri yönetimlerince büyük tepkiyle karşılandı. Bununla eşgüdümlü olarak ülkemizde de güçlü itirazlar yükseldi. İtiraz edenler arasında, emekli askerler, çeşitli parti sözcüleri, yazarlar, emekli diplomatlar çokçaydı.
Anlaşmanın gerekleri, içte ve dışta güçlü engelleme çabalarına rağmen yerine getirilecek gibi görünüyor.
 
İtiraz edenlerin büyük bölümü, Amerikancılığı kesin olanlar, bunların itirazları şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan, çeşitli derecelerde Amerikan karşıtı olarak bilinen, sol görünümlü isimlerin de itiraz ediyor oluşu. Türkiye halkının büyük bir bölümünde ABD- NATO karşıtı duygular güçlüdür, bunun onuru da bu toprakların komünistlerinin, sosyalistlerinin, yurtseverlerinindir. Bu çevreler, Kore savaşından başlayarak Türkiye'nin emperyalist planların parçası olmasına direnmiştir. 
Bütün bu dönem boyunca gerici iktidarlar Türkiye halkını emperyalist kampın yedeğinde tutabilmek için çalışmıştır. Halkın bu kesiminin din duyguları sömürülerek onları ABD-NATO dostu bir konumda tutabilmek, cumhuriyetçi, laik, aydınlanmacı, ilerici, emek dostu değerlere düşman olarak şekillendirmek için çabalamıştır. ABD-NATO destekli, dinci gerici FETÖ'cü darbe teşebbüsü, kitlelerdeki bu eğilimi tersine çevirmeye başlamıştır. Fakat bu kesimin liderliğini yapan dinci-gerici partilerin, yapıların emperyalizm karşıtlıkları tutarsızdır, kökten değildir; onlar eski güzel günlerin geri gelmesini umarak manevralar yapmaya devam ediyorlar. ABD-NATO'ya, adeta kendilerine rağmen karşılar.
 
Ne Amerika ne Rusya mı?
Bize düşen, düşmanı doğru tespit etmek, bunun için gerekli tedbirlerin alınmasını desteklemektir. Şu anda ülkemize yönelik en büyük tehdidin ABD-NATO'dan geldiği, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsüyle bütün açıklığıyla ortaya çıkmıştır. Kendileri de doğrudan hedef olan komşularımız Rusya, İran, Irak, Lübnan, Filistin, Suriye ile askerî, ekonomik işbirliği kaçınılmazdır, ülkemizin yararınadır. Amerika ile Rusya'yı eşitleyen, hedef ülke konumundaki Rusya'dan emperyalist çıkarma çabası tutarsızdır.
 
Son söz olarak, AKP-MHP ortaklığı bu görevleri yerine getiremez; işçi sınıfı, şehir ve köy emekçileri, Vatan Cumhuriyet Emek savunmasını sağlayacak, birleşik demokratik halk hükümetini kurmanın yolunu bulacaktır.
 
 
16 Tem 2019
paylaş