Yaşam ve İnsan

Bir soru: Biz mi dünyaya hükmediyoruz yoksa dünya mı üzerimizden geçiyor?

Yaşamın getirdikleri üstüne edebiyat akıntısı içinde sürüklenirken bir yaprak gibi, yaşamın gündelik çelişkileri ve insan manzaraları kaplıyor güncemizi.

Bu gün neresindeyiz hayatın, kaç kişinin umurunda yaşadığımız ya da yaşayan hayatlar. Çelişkilerle dolu bir dünyanın ufacık parçasında kendi düşlerimizle oyalanıyoruz. Daha dün Suriye bataklılığına niye giriyoruz derken bugün Libya’dayız. Yarının ne getireceği belli değil…

Gülen yüzler yok etrafımızda tabii bizi ne kadar ilgilendiriyor orası da meçhul. Yaşam girdabında un ufak olmuş insan manzaraları. Ekonomi dibe vurmuş, halk perişan, sendikalar çaresiz. Yeni yoksullar üretiyoruz: Bir yanda işini geri isteyen öğretmenler, metal işçilerinin direnişi, haksız yere ceza evlerine doldurulan insanlar, Gup Yorum üyelerinin açlık grevleri, evine ekmek götüremeyen babalar ne kadar ilgilendiriyor bizi.

Sözün yeri geldi mi hemen dine sığınıyor insanlar; oysa komşusu açken tok olan bizden değildir demiyor mu din denilen olgu. Binlerce ekmek çöpe atılırken, bir sürü yemek dökülürken bırakın Afrika’yı ülkemizde de bir ekmeğe bile muhtaç olanlar varken. Biz neyin kavgasını yapıyoruz? Ne kadar önemsiyoruz yanı başımızdaki komşumuzu, otobüste yanı başımızda duranın ya da bir şeylerin değişmesi için mücadele eden kişilerin durumunu.

Bizim gündemimiz ne?

Amerika’nın İranlı generali öldürmesi mi, sınır ötesi çatışmalar mı, yerli yapım diye yutturulmaya çalışılan araba mı, işsizlik mi, Kanal İstanbul mu, yoksa gündem diye ortaya konan günü geçiştirmeye çalışan yapmacık haberler mi, hangisi?

Bir yanda yoksulluk, işsizlik, açlık ve sefalet varken. Bir avuç insan lüks içinde yaşıyor. Şair Orhan Veli’nin bir dizesinde söylediği gibi ”Bir elinde ayna bir elinde cımbız umurunda mı dünya” yine şair bir başka dizesinde de şöyle demiş” Hava bedava, su bedava, bedava yaşıyoruz bedava” sizce de günümüzde nasıl yaşıyoruz. Bir vergi alınmayan aldığımız hava kaldı değil mi? Ondan da vergi alınırsa şaşırmayın…

Kaçımız gerçek anlamda yaşıyor? Bence meçhul ..

Edebiyattan, sanattan, sanatçıdan uzaklaşmış bir toplum içinde ne kadar mutlu olur insan.

Kalkın silkinin atın üzerinizdeki ölü tohumları, dokunun yanı başınızdaki hayatlara ve doldurun alanları, haykırın tek bir ağızdan “Bir tutam özgürlük, bir tutam yaşam istiyoruz” diye geç olmadan, dünya üzerinizden geçmeden. Şiirce kalın…

13 Oca 2020
paylaş