Biz Bize Yeteriz Türkiyem Milli Dayanışma Kampanyası üzerine

Halktan toplanan vergiler bir avuç milyarder için değil, milyonlarca yoksul yurttaş için harcanmalıdır
Lanet olası Koronavirüs salgını nedeniyle evlere hapsolduğumuz karantina günlerinin bilmem kaçıncı gününde bugün evde ne yapsam diye düşünürken birden cep telefonuma bir mesaj geldi.

Gelen mesajda, “Biz Bize Yeteriz Türkiyem Milli Dayanışma Kampanyasına Korona yazıp bu mesaja cevap vererek veya 8119’a kısa mesaj atarak 10 TL katkı sağlayabileceğim” belirtiliyordu.

Mesajı okuyunca, önce hepimizin her gün sık sık karşılaştığı tipik bir telefon dolandırıcılığı diye düşündüm ve yanıt vermedim.

Ancak, merak ettim ve mesajda belirtilen 8119 numarasını internetten sorgulayınca sandığım gibi bir dolandırıcılık olayı olmadığını anladım.

Sonra, zaten uzun süredir ekonomik kriz içinde bulunan ülkemizi daha da ağır bir krize sürükleyen koronavirüs salgınına karşı hükümetin “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adıyla aldığı önlemler çerçevesinde geçtiğimiz günlerde, bir avuç milyarder patrona “100 Milyar liralık Kaynak Seti” adıyla destek olurken, emeğiyle ve alınteri ile geçinmek zorunda olan milyonlarca yurttaş için, “Kolonya ve Maske “ yardımını reva görerek, “Sabır ve Dua” telkin ettiğini hatırladım.

Yıllar boyunca halktan toplanan vergileri, tek kalemde vergi borçları silinen bir avuç zengine ve yandaş müteahhitlere, geçiş garantili köprülere ve otoyollara, yolcu garantili havalimanlarına, ‘müşteri’ garantili şehir hastanelerine harcadıktan sonra; milyonlarca dar gelirli ve yoksul işçi, memur, EYT’li, emekli ve işsiz yurttaşın cep telefonlarına SMS göndererek;  “Biz Bize Yeteriz Türkiyem Milli Dayanışma Kampanyası” adıyla halktan 10 TL “Bağış” istenilmesi, AKP’nin ekonomik politikalarının ve Türkiye’yi şaha kaldıracağı iddiası ile TBMM’yi etkisiz hale getiren Başkanlık Sistemi’nin iflas ettiğinin itirafı ve hükümetin yaşananlar karşısındaki çaresizliğinin en açık göstergesidir.

Yaşadığımız krizin yurttaşlardan 10 lira bağış toplanarak aşılabileceğine inanmıyorum.

Krizden çıkmak için yapılması gerekenler, bugüne dek yapılanların tam tersini yapmak ve krize neden olan olguları ortadan kaldırmaktır.  

Bunun için;

- Özelleştirilen tüm kamu işletmeleri yeniden kamulaştırılarak devletleştirilmelidir.

- Yap-İşlet-Devret yöntemi ile yapılan tüm projelerin ödeme garantileri iptal edilerek gerçekleştirilen yatırımlar kamulaştırılmalıdır.

- Kanal İstanbul ile Haydarpaşa Port ve Sirkeci Gar ihaleleri iptal edilerek söz konusu projeler tamamen iptal edilmelidir.

- Yerli ve yabancı tüm özel hastaneler ve ilaç fabrikaları devletleştirilmelidir.

- Yerli ve yabancı tüm bankalar devletleştirilmeli, tüm iç ve dış borçlar iptal edilmelidir.

Laf lafı açıyor söz bitmek bilmiyor. Bir SMS mesajından söz açtık nerelere geldik. Yukarıda birkaç madde halinde sıraladığım trilyonlarca liralık kaynak önerisine ek olarak söylenecek ve yazılacak daha birçok şey var. Ancak yazıyı fazla uzatmamak için kısa kesiyorum.

Bu konuda daha önce de yazmıştım. Dilerseniz  “AKP’nin ‘Adalet’ ve ‘Kalkınma’ anlayışı, Liberalizm ve Koronavirüs üzerine” başlıklı yazımı aşağıdaki linke tıklayarak okuyabilirsiniz.

Sözlerimi yazının başlığını yineleyerek bitirmek istiyorum.

Halktan toplanan vergiler bir avuç milyarder için değil, milyonlarca yoksul yurttaş için harcanmalıdır.


AKP’nin ‘Adalet’ ve ‘Kalkınma’ anlayışı, Liberalizm ve Koronavirüs üzerine



 

06 Nis 2020
paylaş