NATO Bakanlar Konseyi, 15 Eylül 1951’de Ottawa’da toplanarak Türkiye’nin NATO üyeliğini kabul etti. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 18 Şubat 1952’de NATO’ya giriş protokolünü kabul ederken Türkiye de böylece NATO’ya resmen üye oldu. Türkiye’nin NATO üyeliği üzerinden 69 yıl geçti. Bu vesileyle NATO’nun kuruluş amacına ve Türkiye ve dünya halklarına ne getirdiğine kısaca bir bakalım.
Tarih boyunca sömürgeci devletler güçlerini başka bir devlet üzerinde kullanıp bundan ekonomik veya siyasi çıkar sağladılar. Bu sömürgeci devletler, çıkarttıkları savaşta kendi çıkarlarını gizlemek ve savaş sanki onlar için yapılıyormuş gibi gösterip halkın rızasını almak için bazı savaş nedenleri (casus belli) bulmak zorunda kalmışlardır. Bugün emperyalizmin en büyük savaş bahanesi “demokrasi götürme” yalanıdır. Emperyalizmin dünyanın her yerinde kendi sömürü kurallarına uymayan herhangi bir ülkeye doğrudan müdahale aracı NATO’dur. Tarih ilerledi, zamanın ruhu değişti fakat NATO ve varlığının arkasındaki neden değişmedi!
NATO emperyalizmin “demokrasi” kavramının arkasına saklanan eli kanlı terör örgütüdür.
NATO ya da diğer adıyla Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü, 1949 yılında kurulmuştur. NATO’nun asli amacı ve düşmanı, SSCB (Sovyetler Birliği) ve Sovyetler Birliği’nin temsil ettiği eşitlik ve özgürlük düşüncesidir.
NATO emperyalizmin silahlı zor aygıtıdır. Emperyalizmin yaptırımlarla gelen ikna ve yumuşak gücü işe yaramadığında NATO zor aygıtı olarak devreye girer. Ülkelerin içerisindeki işbirlikçilerini kullanarak veya doğrudan müdahalede bulunarak onların gelişmesine ve toplumcu bir gelişme modeli izlemesine engel olur.
Sovyetler Birliği 2. Dünya Savaşı sonrasında oluşan ortamda, her ne kadar Nazilerin yenilmesinde en büyük katkıyı yapan devlet olsa da, emperyalizmin baş düşmanıydı. NATO işte bu ruh hâlinde kurulmuştu. Amaç Sovyetler Birliğini kuşatmak ve gelişmekte olan ülkelere kapitalist gelişim modelini dayatmak, onları emperyalist-kapitalist sistemin dümen suyunda tutmaktı.
NATO her ne kadar kendini bir savunma örgütü olarak tanıtsa da özünde bir saldırı örgütüdür. Temsil ettiği emperyalist sınıfın çıkarlarına uymayan halklara doğrudan ya da dolaylı olarak saldırmaktan asla geri kalmamıştır.
Emperyalist-kapitalist sistemin savaş aygıtı olan NATO, gerek Türkiye halklarına gerekse dünya halklarına karşı sayısız suçlar işlemiştir, halkların sosyalizme giden yolunu kapatmak için defalarca darbeler yapmış, gelişmekte olan ülkelerin ilerici yönetimlerini ve aydınlarını yok etmiştir.
Buna örnek olarak ABD öncülüğünde düzenlenen NATO ve Türkiye’deki işbirlikçilerinin de içinde olduğu 1980 darbesi gösterilebilir. İşçi sınıfının kazanımları ve Türkiyenin aydınlık geleceği darbecilerce yok edilmiştir. Yine NATO’nun en büyük gücü ABD öncülüğünde FETÖ eliyle 2016 yılında gerçekleştirilen darbe girişimi NATO’nun Türkiye halkına kan ve zulümden başka bir şey getirmediğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Türkiye’nin bütün ilerici güçleri var gücüyle Türkiye’nin NATO’dan çıkması için mücadele etmelidir. Türkiye halkları, canına kasteden bu örgütten bir an önce ayrılmalıdır ve yapılan tarihsel hatadan dönülmelidir.
- Ozan Eray Gökçin