1908 Jöntürk devrimi ile parlamenter demokrasi, seçim, meclis ve anayasa gibi değerler toplumsal hayatımızın içerisine girdi. 1908 devrimi çağdışı kalmış padişahlık yönetiminin ve ağır kapitülasyon kurallarının altında ezilen halkın bağımsızlaşabilme adına attığı çok büyük bir adımdı.
Devrim ile halk tam bir demokrasi ortamına erişememiş olmasına rağmen toplumsal hayatın dini kurallarla belirlenmesine, padişahın keyfi uygulamalarla toplumu şekillendirmesine büyük oranda engel olunmuş oldu.
İlerlemenin karşısında statükoyu, laiklik karşısında şeriat yönetimini, halkın temsiliyeti yerine padişahlık yönetimini isteyen gericiler bu gelişmelerden rahatsızdı. 12-13 Nisan gecesi başlarındaki subayları etkisiz hale getiren Topçu Kışlası askerleri ayaklanma başlattı. Askerler başlarında softalar olmak üzere "şeriat isteriz, padişahım çok yaşa" sloganları ile Ayasofya meydanına doğru yürüyüşe geçti. Hükümetin istifası ve Sultan’ın isyancıların isteklerini kabul etmesiyle sonuçlanan bu gerici karşı devrim hamlesi çok kısa bir süreliğine de olsa bir başarıya ulaşmış oldu. O dönemde kullanılan Rumi takvim nedeniyle 31 Mart 1325 tarihine denk gelen ayaklanma, ülkemizdeki irtica hareketinin ilki olarak tarihimize geçti.
Gericilik her türden sömürüyü de beraberinde getirir
13 Nisan 1909’da yaşanan, 31 Mart karşı devrimci hamlesi 23-24 Nisan 1909’da Hareket Ordusu’nun isyanı bastırmasıyla son buldu. 31 Mart gerici ayaklanmanın gelişimi ve arkasındaki güçler ise ülkemizde sonradan tekrarlanacak olan birçok gerici kalkışmada karşımıza çıktı;
• 31 Mart gerici ayaklanmada devrim yanlısı ilerici gazeteler tahrip edildi. Aynı senaryo çok partili rejime geçiş döneminde “kahrolsun komünistler” sloganı eşliğinde Tan Matbaası baskını ile tekrarlandı.
• 31 Mart’a ilerleyen süreç boyunca yabancı ülkeler tarafından çıkarılan veya gizliden finanse edilen gazeteler Jöntürk hareketi aleyhine ve ilerici fikirlere karşı yoğun propaganda yapıyordu. 15 temmuz darbe girişimi ile artık gizlenemez olan Zaman ve Taraf gazeteleri başta olmak üzere birçok yayın ile aynı senaryo tekrarlandı.
• 31 Mart ayaklanması ordunun içinde softa takımı ile hareket eden bir gurubun sayesinde başlatıldı. Gericilerin rolü en son Fetöcü-Amerikancı darbe girişimi ile tekrarlandı.
• 31 Mart ayaklanması, gayrimüslimlerin zengin katmanları da dahil olmak üzere, ülkedeki zenginlikleri elinde tutan, padişahın istibdat yönetiminden etkilenmeyen kesimlerde bir rahatsızlık yaratmamıştı. Aynı senaryo halkın yönetimden uzaklaştırıldığı bütün dönemlerde tekrarlandı. Şimdi de başkanlık dayatması ile karşımızda.
Sermaye sahiplerinin, geniş halk kitlelerinin özgürlük, eşitlik, kardeşlik, adalet özlemlerini kendi çıkarları pahasına boğma girişiminde gericilik hep kullanışlı bir araç oldu. İşsizlik, yoksulluk, açlık sefalet içinde bırakılan halk, gerici uygulamalarla daha da karanlığın içine itilmeye çalışıldı.
Mücadeleye devam
Halkın mücadelesi ne 31 Mart gerici isyan ile son buldu ne de başkanlık dayatması ile son bulacak. 31 Mart’ın ardından iniş çıkışlarla ilerleyen halk hareketi Cumhuriyet’in kurulması ile taçlandırıldı. Aradan geçen 100 yılı aşkın sürede atılım ve geri çekilmelerle devrim ve karşıdevrim çatışmasında ilerici, laik, yurtsever halk kitleleri mücadelesini daha da yükseltecek Vatan Cumhuriyet Emek mücadelesi Toplumcu bir Türkiye ile taçlanacaktır.
- Şener Ataş