Haziran / 1980
NATO’nun barış düşmanı, saldırgan niteliği Brüksel toplantılarında yine gözler önüne serildi. Yayınlanan bildiride 1978 Vaşington tepe toplantısında onaylanan silâhlanma programının ve 1979 sonunda NATO’nun aldığı Batı Avrupa’ya yeni ABD atom roketleri yerleştirme kararının gerçekleştirilmesi için “iş bölümü”nün hızlandırılacağı açıklandı. NATO’nun etki alanının Orta Doğu’ya yayılması için, ABD’nin bu bölgede izlediği serüvenci politikasının daha yoğun desteklenmesi istendi. Ayrıca Pentagon’un “bunalım plânı” da onaylandı. Bu plân, Waşington’un “dirimsel çıkar bölgesinde” olayları bastırmada ABD’nin Avrupa’daki askersel birliklerinin kullanılmasını öngörüyor.
İran’a karşı açık tehditlerin de sıralandığı NATO bildirisini Demirel hükümeti onayladı. Savunma Bakanı Birincioğlu “İran’la ilişkilerimize önem veriyoruz, buna rağmen NATO içinde payımıza düşeni yapacağız” dedi. Bu, hükümetin emperyalizmin çıkarları için ülkemizi komşularına karşı bir “Truva atı” yapmaya doğru yöneldiğini kanıtlıyor.
NATO bölgedeki saldırgan eylemlerini gerçekleştirmek için artık daha fazla silâhlanmayı taşıyamayan ülkemiz üstündeki baskısını arttırıyor. Bu amaçla anti-Sovyetizmi körüklüyor. NATO toplantısı öncesinde “Türkiye Orta Doğu’da ileri karakolumuzdur” diyen general Gundersen “Sovyet tehlikesi” masalını yeniden piyasaya sürdü. Ardından da Türkiye’nin yoğun silâhlandırılmasını istedi. Bu NATO generali “Sovyetler Türkiye sınırına yığınak yapıyor” biçiminde kuyruklu bir de yalan uçurdu. NATO elebaşıları emperyalizmin Orta Doğu politikasını gözlerden uzak tutmak için daha önce de “Sovyetler’in İran sınırına yığınak yaptığı” yalanını ileri sürmüşlerdi. Ancak kimin saldırgan olduğunu Amerika’nın İran’a yaptığı askersel saldırı gösterdi. Amerika bu saldırı eyleminde topraklarımızı da kullandı. İngiliz “Daily Telegraph” gazetesi “Amerika’nın İran’a karşı ikinci bir saldırıya hazırlandığını ve bugün Tahran’da sabotaj için Türk pasaportlu yüz Amerikalı askerin bulunduğunu” yazdı. NATO generallerinin ve Amerikan “turistlerinin” Doğu illerimize yoğunlaşan gezileri, NATO manevraları perdesi arkasında topraklarımızdaki üslere yapılan yığınak, Beyrut’ta çıkan “El Vatani” dergisinin verdiği “Amerika İran’a karşı girişeceği saldırı için Türkiye’nin Doğu bölgesinde hazırlıklara başladı” haberini doğruluyor. Akdeniz’de yapılan NATO kışkırtma manevraları aynı saldırgan amaçlara hizmet ediyor.
Yıllarca NATO merkezinde çalıştıktan sonra DAC’ne gelen Bayan Ferrept, NATO’nun harp istediğini, harbi amaçladığını ve sürekli harbe hazırlandığını dünya kamuoyuna belgelerle kanıtlandı. Türkiye işte böylesi saldırgan bir paktın üyesidir, piyonudur. Ve Türkiye NATO’dan çıkmadıkça emperyalizmin tehlikeli serüvenlerine araç olmaktan kurtulamayacaktır. “NATO’ya hayır!” belgisi çevresinde kenetlenmek, NATO’ya karşı savaşa en geniş yığınları çekmek güncel ve zorunludur.
- Atılım