Amerika ile demokrasi olmaz

Mart / 1985

Reagan yönetiminin gelişmekte olan ülkelerde, bu arada Türkiye’de uyguladığı “Kamu Diplomasisi ve Demokrasi Projesi” bütün hızıyla işliyor. ABD emperyalizmi, bir yandan diktatörlüğe tam bir destek verirken, öte yandan olası gelişmelere damgasını basmak için ülkemizdeki “Beşinci kol”larının konumlarını güçlendiriyor. Son gelişmelere kısaca göz atalım:

Projeyi yürütmekle görevli, ABD’nin “insan hakları”ndan (!) sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Elliott Abrams, “bugüne kadar verdiğimiz destek yetmez, Türk polis örgütünü daha da güçlendireceğiz” diyor. (New York Times, 12 Ağustos 1984) Demek ki, işkenceci polisin “bunu konuştursa konuştursa, Reagan konuşturur” dediği son model işkence aletlerinin, elektrikli kablo yöntemlerinin yanına yenileri eklenecek. Nitekim aralarında CIA ajanı Paul Henze’nin bulunduğu 8 ABDli, Genel Kurmay’ın ve Adalet Bakanlığı’nın çağrılısı olarak geçenlerde Türkiye’ye getirdiler. “Teröristlerin Rehabilitasyonu adı altında cezaevlerindeki tutuklu yurtseverleri” bölüp de düzenle bütünleştiririz” diye kapalı kapılar ardında kafa kafaya verdiler. Sonunda Adalet Bakanı Eldem, toplantının sonucunu açıkladı. “Muhbiri ve pişmanlık duyduğunu söyleyeni affedeceğiz” dedi.

Yalnızca 1984 yılı içinde, gelişmekte olan ülkelerden ABD’de Pentagon bütçesi kanalıyla eğitilen kuvvet komutanları sayısı 258’i general sayısının ise 1834 olduğunu belirtelim. Zaman zaman ortada gözükmeyen, bizdeki, “izinli generaller” de West Point Akademisi’nde, Teksas ya da Panama Kanalı yöresinde eğitim görenler arasında belirli bir yer tutuyor.

Özal hükümeti’ne dört bakan veren ENKA’ nın başı Şarık Tara, geçenlerde ‘Türkiye’nin ABD’li Dostları Derneği’nin “şeref konuğu” oldu. Tara, ABD Başkan Yardımcısı, eski CIA şefi George Bush ile görüştü. Ardından Bush’un oğlu Neill Bush, “ENKA ile birlikte İskenderun’da Serbest Bölge’yi işletmeye talibim” dedi. (Hürriyet, 13 Ocak 1985)

Çoğu ABD elçilik çevreleriyle Türk iş adamlarından oluşan Propeller Kulüp’ün İstanbul’daki üye sayısı son iki yıl içinde 300’e yükseldi. Bu ABD yanlısı en “mutemet” Türkler’in oluşturduğu “Seçkinler Kulübü”, ABD dışındaki Propeller Kulüp’ler içinde üçüncü sırada yer alıyor. (Günaydın, 3 Mart 1984)

Bu arada ABD’nin İstanbul’daki Başkonsolosu Daniel Newberry de boş durmuyor. TÜSİAD’ın başına geçen Şahap Kocatopçu’yu ilk kutlayan ABD Başkonsolosu oldu. Kocatopçu, Koç Holding’in İdari Komite Başkanı. Eski ABD Büyükelçisi Komer de, Münih’ten mesaj yolladı. “Ülkenize gelip dostum Rahmi Koç’u yeniden görmek isterim” dedi.

Ordu, polis, holdingler cephesinde durum böyle. Sendikalara gelince: Başkonsolos Newberry geçenlerde “Türkiye’de sendikaların demokratik düzende tekrar faaliyete geçmeleri şerefine” bir kokteyl verdi. Kokteyl’e kimi iş adamlarının yanı sıra Türk-İş Başkanı Şevket Yılmaz ile Türk-İş’ten bazı sendika yöneticileri de katıldı. (Hürriyet, 2 Şubat 1985) Türk-İş başları CIA’nin bir kolu olan AAFLİ’siz neredeyse tek bir toplantı yapılamaz oldu. Katma Değer Vergisi konusundaki semineri bile AAFLİ ile birlikte düzenlediler. Seminerde rejimin şakşakçısı Kaya Özdemir, “artık kahraman sendikacılık devrinin geçtiğini” ilân etti. Türk-İş Birinci Bölge Temsilcisi ve cuntanın Danışma Meclisi üyesi Vahap Güvenç bu toplantıya katılımın az sayıda olmasından yakındı.

ABD’nin Adana Başkonsolosu, Halkçı Parti’nin Calp’ın izinde yürüyüp yürümediğini araştıran anketler düzenliyor. ABD’deki “Genç Liderler Derneği” yaşı 40’ın altında istikbal vadeden politikacıları, politikacı adaylarını birbiri ardı sıra ABD’ne çağırıyor. HP İçel milletvekili Fikri Sağlar, Amerika’dan böyle bir çağrı geldiğini söyledi. (Kocaeli Gazetesi, 22 Ekim 1984)

Merkezi İstanbul Nişantaşı’nda Valikonağı Cad. Ocak Apt. 143 numaradaki, adı şimdi “Türk Kültür Vakfı” olan “American Field Service” durmadan ABD’ne bir yıllığına öğrenci yolluyor. Başında şimdi eski savunma bakanı Bayülken’in bulunduğu Türk-Atlantik Derneği eliyle ABD’ne gençler gönderiyor. Doğrudan CIA’nin finanse ettiği Yeni Forum dergisi ile Türk-Atlantik Derneği ortak çalışıyor. Washington, şimdi 60’ı aşkın ülkede, bu arada da Türkiye’de kara ünlü “Barış Gönüllüleri” örgütünü yeniden canlandırmak istiyor.

Friendiy Vakfı bursuyla ABD’ne çağrılan gazetecilerin sayısı durmadan artıyor. Önce Hakkı Öcal, ardından Tercüman’dan Metin Çorabatır ve Yavuz Donat bu bursla ABD’de bir süre tezgâhtan geçtiler. Tercüman’ın dış haberler servisinin başına getirilen Çorabatır doğrudan CIA’nin sözcülüğünü yapıyor. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Abrams, ABD Basın-Kültür Merkezi Sorumlusu Arthur Bardos CIA denetimindeki “Hür Avrupa” radyosu şeflerinden Critchiow geçen yıl karı koca Ilıcak’ların kapısından eksik olmadılar.

Kısacası, siyasi partiler, iş çevreleri, ordu, polis, üniversiteler, sendikalar, basın, dinsel çevreler ve gençlik içinde ABD yönetimi, kendi “beşinci kol”larını durmadan besleyip güçlendiriyor. Bir yandan diktatörlüğü destekliyor, bir yandan da olası gelişmelere kendi damgasını basmaya, kendi denetiminden çıkmamasına çabalıyor.

Biz komünistler öteden beri ABD emperyalizmine elini verenin kolunu kurtaramayacağını vurguladık. Halkımızın özellikle son beş yıldaki tarifsiz acı ve yoksulluğu ile ABD’ne bağımlılığın artması arasındaki bağ, bizim ne denli haklı olduğumuzu gösterdi. O nedenle, diktatörlük karşıtı güçler, parlamento dışı muhalefet partileri, eğer içtenlikle demokratik bir rejim istiyorlarsa, ABD emperyalizminin açık, sinsi her türlü faaliyetine karşı uyanık olmalıdırlar.

ABD emperyalizmine bağımlılık ilişkileri içinde onun gölgesi altında demokrasi olmaz. Diktatörlük altındaki son beş yıldan çıkarılması gereken en büyük ders budur. Şimdi halk, diktatörlük karşıtı her kişi ve kuruluş hakkında, en başta ABD emperyalizmine nasıl bir tutum aldığına bakarak yargısını verecektir. Yakın geçmişin acılarını bir daha yaşamamak, sağlıklı bir demokrasiyi kurmak için bu zorunludur.

Mehmet ERGÜL

11 Mar 2022
paylaş