Çeviköz yine konuştu: “ŞİÖ büyük hata olur”

CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz, Türkiye'nin, Şanghay İşbirliği Örgütü'ne ŞİÖ üyeliğinin çok büyük bir hata olacağını söyledi.

Çeviköz sözlerini “Batı’yla arasının daha da açılacağını düşünüyorum. Türkiye diyalog ortağıdır, öyle kalması doğrudur.” diye sürdürdü.

Çeviköz, açıklamasında ŞİÖ’yü ise şöyle değerlendirdi: “Asya kıtasındaki birbirleriyle sorunu olan ülkeleri bir araya getiren ve aslından bu sorunları çözmek yerine o sorunların daha fazla depreşmesini önlemek maksadıyla bir bütünlük oluşturan bir şemsiye gibi görülüyor. Geçmişine baktığımızda zaten Orta Asya odaklı olarak Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra herhangi bir terör hadisesi burada yer bulmasın ve ülkesinde yerleşik düzeni olan ülkelere karşı bir tehdit oluşturmasın diye başlatılmış olan bir girişim bu ve bunun da başında Rusya’yla Çin geliyor.”

Konuşmanın bu kısmının günümüz dünya ve gerçeklerinden ne kadar bihaber olduğunu okuyucunun takdirine bırakıyorum.

Çeviköz, konuşmasının ilerleyen bölümünde daha orta yolcu ama yine de Batıcı bir tutum alarak: “... Tabii sadece üyelik değil, başka birtakım mekanizmaları da var; örneğin gözlemcilik, örneğin diyalog ortaklığı gibi. Türkiye’nin Asya kıtasına sırtını dönmemesi gerektiği bir gerçek, bunu kabul etmemiz lazım. Ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu kurum ve kuruluşlar ve Cumhuriyet’in kuruluşundan beri Türkiye’nin şimdiye kadar izlediği yönelim hep Batı yönünde olmuştur. Bu demek değildir ki Ortadoğu’ya veya Asya’ya sırtını dönsün, aksine Batı’yla olan bütünleşmesi ve Batı tarafından daha kabul edilebilir ve daha önemli bir ortak olarak görülebilmesi Ortadoğu ve Doğu’yla olan ilişkilerini de bununla bütünleştirmesi halinde mümkündür.” dedi.

Çeviköz’ün, Batı tarafından daha kabul edilebilir ortak olmamızdan anladığının, ABD/NATO politikalarına çıpalı kalmak olduğunu bu sözleriyle bir kez daha anlıyoruz.

İşbirlikçi tutum
Çeviköz, Türkiye’nin S400-F35 krizinde de, çok net NATO’cu bir tutum izleyerek karşı açıklamalar yapmıştı: "... Mesele bir NATO güvenliği meselesiyse NATO askerî makamları ile Türkiye askerEi makamları arasında bu konunun NATO açısından ne kadar önemli bir güvenlik sorunu oluşturacağının anlaşılması maksadıyla bu komisyonun faaliyete geçirilmesi ve bu komisyonun çalışmaları sonuçlanana kadar da Türkiye’nin S-400 füzelerini kendi topraklarına konuşlandırmayı ertelemesini öneriyoruz. Bu fevkalade sağlıklı bir yol olacaktır. Çünkü giderek mesele Türkiye-ABD meselesi olmaktan Türkiye-NATO meselesi olmaya doğru evrilmektedir. NATO üyesi olan bir ülke olarak Türkiye’nin de üye olduğu örgütün kendisinden beklediği yükümlülüklerin yerine getirmeye gayret göstermesi gerekir."

Aynı Çeviköz, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için Türkiye’nin taleplerini görmezden gelen bir tutum alarak, Fin basınından 'Helsingin Sanomat' gazetesine yaptığı açıklamada, Finlandiya'nın Soğuk Savaş sırasında bile NATO'ya üyelik için talepte bulunmadığını, Rusya ile olan güvenlik endişelerinde, Rusya’nın 'saldırgan' politikası nedeniyle haklı olduğunu savunmuş, CHP’nin Finlandiya'nın NATO üyeliğini desteklemeye hazır olacağını dile getirmişti.

Neresinden tutsak olmuyor!
CHP delegelerinin seçmeyerek yönetimden düşürdüğü, delegelerin bu kararına rağmen "başdanışman" sıfatıyla yönetimde ısrarla yer verilen Çeviköz’ün, CHP’nin son dönemlerde izlemeye çalıştığı batıya çıpalı dış politika hattı ile uyumlu bu açıklamalarını artık daha iyi anlıyoruz. Sadece, ABD’nin bir hafta içinde attığı adımları gözden geçirmek buna yeter. Tayvan krizini yaratmaya çalışan ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Ermenistan ziyaretinde, Türkiye ve Azerbaycan’ı hedef gösteren açıklamaları ve Türkiye’nin, ŞİÖ toplantısı ile ilgili olumlu açıklamalar yapmasının ertesi, ABD’nin, Güney Kıbrıs’a 35 yıldır sürdürdüğü silah ambargosunu kaldırması, en sıcak örnekler olarak duruyor.

Çeviköz’ün, neresinden tutsak elimizde kalan, bir savaş örgütü olan NATO ve onun efendisi ABD ile işbirlikçi tutumu ve açıklamaları, ne Türkiye’nin, ne de bölge halklarının çıkarlarına hizmet ediyor.

Tam bağımsız ve egemen bir ülke
CHP’nin batı/NATO yanlısı tutumu ham hayaldir. Ulusal kurtuluş kadrolarının yarattığı, kitlesinin bağımsızlık, laiklik, eşitlik, yurttaşlık bilincinin güçlü olduğu bir CHP’yi, ABD asla ülke yönetiminde görmek istemez. CHP’nin, ABD/NATO/Batı çizgisine bağımlı sürdürmeye çalıştığı dış politika hattı, bu yönelimle duvara toslamaya mahkumdur.

ABD/NATO’nun adım adım, Türkiye’nin çevresini kuşatan, Ortadoğu-Kafkaslar-Balkanlar hattında tüm bölgeyi ateşe ve savaşa atmaya çalışan girişimlerini görmeden, dış politika oluşturmaya çalışan bir CHP’nin ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı'nın Türkiye’yi yönetmesi mümkün değildir.

Türkiye’nin dış politikasının ana hattına, NATO’dan çıkmayı savunmadan, kiminle işbirliği yapacağını, ülke savunmasını nasıl düzenleyeceğine kendi başına karar verebilen özgür bir ülke olduğunu koymadan sorunlarımız çözülemez.

Bağımsızlığına, egemenliğine ve bütünlüğüne sahip çıkan bir Türkiye, ancak başta Suriye-İran-Irak halkları olmak üzere bölge ve dünya halklarıyla eşit bir ilişki geliştirdiğinde mümkün olacaktır.

Türkiye’nin, Kafkaslarda, Türkiye-Rusya-Azerbaycan-İran-Ermenistan-Gürcistan ile kurmak istediği işbirliği hayata geçirilmeden bölge halkları huzura eremez.
Türkiye’nin, Yunanistan ile sorunlarını çözmek için ABD/NATO’yu devre dışı bırakan bir bölge politikası izlemekten başka çıkarı yoktur.

ABD/NATO’nun, bölge ve dünya halklarını birbirine düşürmeye çalışan politik oyun ve provokasyonları önlemek, ancak bölge ve dünya halkalarının ŞİÖ tipi ekonomik, ticari, kültürel, turizm eksenli yeni işbirlikleri ile mümkündür.

CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz’e önerimiz, ŞİÖ son toplantısında açıklanan Semerkant Deklerasyonu 2022’yi okuyup özümsemeden, ABD/NATO/Batı gözlükleriyle Türkiye ve dünyayı değerlendiren açıklamalar yapmamasıdır.

Türkiye, bölge ve dünya halklarıyla eşit-egemen ilişkiler geliştirecek, ABD/NATO’nun emperyalist-sömürgeci politikalarını engelleyecek, yerküremizi insana ve doğaya yaraşır toplumcu bir düzene kavuşturacaktır.

21 Eyl 2022
paylaş