Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı 16 Kasım'da bir toplu nikâh törenine katılmak vesilesi ile Türkiye‘ye geldi. Başbakan Erdoğan da miting vesilesi ile Diyarbakır'daydı. Birlikte mitinge katıldılar. Diplomatik dille “gayriresmî” bir görüşme yaptılar. Barzani Ankara’ya davet edilmedi, resmî görüşmelerde bulunmadı. Miting kürsüsünden kendi düşüncelerini açıkladı. Her ne kadar belediyeyi ziyaret ettiyse de belediye ziyaretleri devlet ziyaretlerinden sayılmıyor. Yerel yöneticiler devletin merkezî siyasetinin temsilcileri değil.
Erdoğan mitingte Başbakan olarak değil, AKP başkanı olarak konuştu ve bu sıfatla Barzani ile görüştü. Yani Devlet Barzani ile “görüşmedi.” Erdoğan’ın mitingte kullandığı “Kürdistan” sözcüğü devletin resmî organı olan TRT'den yayınlanmadı, sansür edildi. Bu sansür olayı da Erdoğan-Barzani görüşmesinin ve mitingte söylenen sözlerin devlet katında geçerli olmadığını gösterdi. Bu hâliyle bu görüşme gayriresmî bir ön görüşme düzeyinde kaldı.
Irak bölgesel Kürt yönetimi ile Türkiye Cumhuriyeti yeni bir işbirliği için, yüksek düzeyde, ama her an yok sayılabilecek bir zirve gerçekleştirdiler. Her iki taraf da stratejik işbirliği için “iyi niyetli” adımlar attılar.
AKP-KDP işbirliğinin temelleri
Kürdistan Demokrat Partisi tüm Kürt bölgelerinde örgütlü bir partidir. Kürt aristokratlarının, Kürt burjuvalarının önderlik ettiği bir örgüt yapısı ve politik programı vardır. Türkiye KDP'si Demokrat Parti-Adalet Partisi çizgisinin destekçisi olmuş, bu partiler içinde siyasi etkinlik göstermiştir. PKK’nin örgütlenmesi ve yaygınlaşması ile taban yitirse de PKK çizgisinden sonra en yaygın partidir ve AKP'nin seçmen tabanıdır.
Irak Kürt Federe bölgesinde yapılan son seçimlerde güç kaybetse de en büyük parti olarak iktidardadır. Kürt ağalarının, burjuvalarının çıkarlarını temsil etmektedir. Yolsuzluk, kayırmacılık ve bölge gelirlerinden edindikleri kişisel servetler, Kürt halkının bu partiden uzaklaşmasına sebep olmaktadır.
KDP ve Barzani, ABD'nin bölgedeki en büyük müteffikidir. İç ve dış politikasını bu çıkar birliği çerçevesinde belirlemektedir. Hemen anlaşılacağı gibi hem AKP-KDP çizgisi, hem Erdoğan-Barzani çizgisi aynı sınıfsal temellere sahiptir. Politik anlayışı ve uygulamaları benzer çevrelerin çıkarlarına ve anlayışına uygundur ve aynı emperyalist çevrelerin desteğini almaktadır.
İşbirliğinden beklenenler
Ortadoğu ülkelerindeki siyasal bunalım hem o ülkelerdeki egemen sınıflar ittifakını, hem de bu ittifakın bir parçası ve vasisi durumundaki emperyalist ülkeleri olası devrimci demokrat ve sosyalist devrimlere karşı askerî-siyasal-ekonomik entegre önlemler almaya zorluyor. Bölgedeki sömürücü güçler yeniden konumlanıyor. Irak Kürdistanı ile Türkiye arasındaki işbirliği bu açıdan stratejik önemde. Suriye Kürdistanı’ndaki devrimci demokrat halk hareketinin güç kazanması ve bölgesinde iktidar olma olasılığı işbirliğinin temel sebeplerinden birisi. Rojava'daki Kürt hareketi engellenmek isteniyor.
Türk hükümeti ülkedeki “Kürt Sorunu”nu gerici bir biçimde çözmek istiyor. Bunun da yolu devrimci-demokrat-sosyalist güçleri zayıflatarak Kürt burjuvazisini ve gerici çevreleri çözümün muhatabı durumuna getirmek. Barzani’nin ve partisinin Türkiye'deki ikinci büyük Kürt gücü konumunu harekete geçirmek ve çözüm için muhatap meşruiyeti kazandırmak istiyor.
Gezi olayları ile başlayan direniş hareketinin devam edeceğini bilen AKP, başlardaki çekimser tutumundan sıyrılıp direnişe destek veren Kürt devrimci demokratlarını bölmenin bir yolu olarak bu çevreler içindeki ideolojik-politik ayrılıkları öne çıkarma taktikleri devreye sokma gayreti içindedir. Barzani’nin gerici-ulusal çizgisi elverişli bir içerik taşımaktadır. Bu çizginin Kürtlerin yaşadığı tüm alanlarda etkin kılınmasına büyük önem verilmektedir.
Mayıs-Haziran Büyük Halk Direnişi ile içeride ve dışarıda güç yitimine uğrayan iktidar, 2014-2015 seçimlerinde en az oy kaybına uğramak için her türden politik-ekonomik-polisiye tedbiri devreye sokma kararlılığındadır. Ülke içindeki ve dışındaki egemenlerin çıkarlarının korunmasındaki vazgeçilemez iktidar durumunu korumanın başka bir yolu kalmamış görünüyor. Kürt illerinde ve metrepollerde en az oy kaybı için güçlü ve çözüm üreten hükümet imajı için Barzani önemli bir müttefiktir. Bu ittifak Barzani için de önemlidir. Kendi bölgesindeki, Suriye'deki ve Türkiye'deki Kürtler arasında güç kaybı onun iktidarı için de tehlike demektir.
AKP-KDP nikâhı gerici güçlerin bölgedeki devrimci-demokrat-sosyalist güçlere karşı bir sınıf ittifakıdır. Ulusal sorunlarla sınıfsal sorunların iç içeliğini bilen emperyalist-kapitalist güçler egemenliklerinin devamı için her türden şer ittifakı için hiçbir fırsatı kaçırmayacaklardır.
- Raşit Şahin
