Çılgın rant projeleri

Sınıfsal dönüşüm
AKP iktidarının kentlerdeki işçi sınıfına ve yoksul kesimlere yönelik en büyük saldırılarından biri emekçi halkın elindeki değerlenmiş arsa ve arazilerin ellerinden alınarak sermaye kesimlerine verilmesi oldu. Bu saldırı tüm karşı direnmelere rağmen sürdürülüyor.

Bilindiği gibi kentlerdeki arsa ve arazilerin toplam miktarı sınırlıdır. Başta İstanbul olmak üzere değerlenerek önemli bir rant kaynağı hâline gelen yerleşim alanları AKP iktidarının temel destekçilerinden olan rantiyeler ve inşaat şirketleri tarafından önemli bir gelir kaynağı olarak görülüyordu. 1950'li yıllarda yoğunlaşan sanayileşme ile birlikte köylerdeki açık-gizli işsizlerin kentlere göçü teşvik edilmişti. Ağır sömürü koşulları altında iş gücünü satan işçi sınıfı, fabrikaların çevresindeki boş arazilere yaptığı gecekondularla yerleşim alanları oluşturdu. İş gücü gereksiniminin farkında olan devlet, çoğunlukla devlet arazilerine yapılan bu gecekondulara göz yumdu. Zaman zaman çıkarılan imar afları ile bir kısım gecekonduya tapu ve imar izni verildi. İmar afları genellikle işçi sınıfı mücadelesinin yoğun olduğu semtlerde “rantiye işçiler” yaratarak sınıfı güçsüzleştirmenin ve bölmenin aracı olarak kullanıldı.

Daha önce fabrika alanı olarak kullanılan arsa ve arazilerin kent içinde kalması sebebiyle bu alanların rantları da arttı. Fabrikalar ucuz arazilerin olduğu merkezden uzak yerlere taşınarak boşalan arsa ve araziler lüks konutların, otellerin, alış-veriş merkezlerinin kurulduğu alanlar oldu.

İşçi sınıfının ve yoksul kesimlerin yerleşim alanları da buna paralel değerlenmişti. Sermaye bu büyük rant alanlarına göz koymuştu. AKP hükümeti kentsel dönüşüm adı altında imar planları düzenleyerek ve buna ikna olmayan kesimleri zor kullanarak, buradan şehrin dışına sürerek bu alanları sermayeye teslim etti. Yoksul kesimlerin örgütsüzlüğünün ve bilinçsizliğinin yarattığı fırsatçılığı değerlendiren hükümet destekli sermaye kesimleri, büyük servetlerin sahibi oldular. Artık bu alanlar yoksul kesimlere tamamen kapatılmış alanlar hâline geldi.

Sınıf içi servet transferi
AKP destekçisi ve AKP tarafından desteklenen dar bir inşaat sermayesi, rantların hükümetçe planlanması ve dağıtılması sayesinde inanılmaz kârlar ediniyor. Öncelikle yeni planlar yapılarak yeni yerleşim alanları açılıyor ve bu alanlardaki inşaat işleri bu yandaş firmalara veriliyor. İnşaat işleri niteliği gereği yatırılan sermayenin en kısa sürede yeniden genişletildiği ve büyütüldüğü alandır. Bu alandaki kârlılık talep fazlalığından dolayı diğer alanlardan daha yüksektir. Sosyal konutlardan sağlanan kârlar büyük olmakla birlikte asıl kârlar burjuvazinin üst kesimlerine yapılan inşaatlardan sağlanmaktadır. Şehirlerin merkezinde kalan arsalara yapılan oteller, rezidanslar, iş merkezleri ve eğlence yerleri aracılığı ile AKP destekçisi bu sermaye çevrelerine klasik sermaye çevrelerinden servet transferi sağlanmaktadır. Çoğunlukla devlet gücü kullanılarak bu transfer zorunlu olarak sağlanmaktadır.

Kamu hizmetlerinin metalaştırılması
Bir yol, alt yapı şebekesi, elektrik hizmeti, baraj ya da başka bir kamu hizmeti bütçelenerek devlet tarafından yapılırsa ve yaşayanların hizmetine sunulursa kamusal bir mal ve hizmet yaratılmış olur ve buradan bir gelir sağlanmaz. Maliyetine toplumun hizmetine sunulur. Dolayısıyla meta niteliğinde değildir. Sosyal devletin kazanımlarının sermayece gasbıyla birlikte kamusal mal ve hizmetler özelleştirme ve taşeronlaştırma yolu ile kâr edilecek alanlar hâline getirildi, yani metalaştırıldı. Özel şirketlere ihale edilen bu hizmetler yurttaşlardan alınan karşılıklarla sermayeye verilmektedir.

Bir kısmına da gerek vergi adı altında, gerekse diğer yollarla el konularak hükümet bütçelerine ya da kişisel bütçelere aktarıldı. Yap işlet devret modelleri ya da özel şirketlerle yapılan 50 yıllık uzun hizmet sözleşmeleri bu konuda akla gelen ilk örneklerdir.

29 Ekim'de Marmaray projesi açıldı. “Çılgın projelerden” olan bu proje ve benzeri Kanal İstanbul, üçüncü hava alanı gibi projelerin aslında nasıl birer çılgın rant projesi olduğu daha uzun bir incelemenin konusu. Bu konu ayrıca ele alınacaktır.

31 Eki 2013
paylaş