Çaykur, özelleştirme Öz-Gıda İş, GREV

AKP hükümetinin yıllardır özelleştirmek için uzun uğraşlar verdiği Çaykur’da sona yaklaştığını, yapmış olduğu hamlelerle birlikte görmüş bulunuyoruz.

AKP, 2008 yılından beri Çaykur işçisinin toplu sözleşme yapmasını kendisine kopmaz bağlarla bağlı Öz-Gıda İş sendikasını devreye sokarak organize bir şekilde engelledi. Çay üreticisinin aynı zamanda Çaykur işçisi olarak da çalıştığı Doğu Karadeniz halkı bu durumdan doğrudan etkilendi.

AKP’nin organize bir şekilde desteğini alan Hak-İş’in daha önce Orman-İş’e karşı Öz-Orman İş, Petrol İş’e karşı Öz-Petrol İş, Tekstil ve Teksif’e karşı Öz-İplik İş sendikalarını kurarak işçilere saldırdığını ve Hak-İş’e bağlı sendikalara geçmeleri için baskılar yaptığını da görmüştük.

Hükümet, yargı, patron ve sarı sendika ittifakı
2008 yılında Çalışma Bakanlığı Çaykur’daki Toplu İş Sözleşmesi hakkını Öz-Gıda İş’in örgütlülüğü daha çok bahanesiyle Tekgıda-İş sendikasından alarak kanunsuz bir şekilde Öz-Gıda İş’e veriyor. Yasaya aykırı yapılan yetki verme durumu karşısında Tekgıda-İş mahkemeye başvurarak yasal yollardan yetkinin kendisine ait olduğunu Yargıtay kararı doğrultusunda kanıtlıyor. Süreç tam burada bitecek derken bu sefer Rize Cumhuriyet Savcılığı Tekgıda-İş’e üye olan işçilerin imzaları sahtedir bahanesiyle Yargıtay’ın vermiş olduğu karara karşı çıkarak bir soruşturma açıyor ve yargı süreci tekrardan başlıyor. (İlk mahkeme ve Yargıtay kararlarında imzaların gerçek olduğunun kanıtlanmasına rağmen Rize Cumhuriyet Savcılığı yeniden soruşturma açıyor.) Sonuç olarak verilen yetki durduruluyor ve Toplu İş Sözleşmesi yine yapılamıyor.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen yetki belgesini almaya hak kazanan Tekgıda-İş Sendikası 5 yıllık bir yargılama sonucunda Çaykur ile Toplu İş Sözleşmesi için masaya oturuyor. Tekgıda-İş Sendikası, beş yıldır Çaykur işçisinin Toplu İş Sözleşmesi yapamadığını, işçilerin mağdur olduğunu söylüyor ve beş yıllık mağduriyetlerinin giderilmesi için zam farklarını talep ediyor. Çaykur Genel Müdürlüğü ise, sözleşme farklarından Öz Gıda-İş üyelerinin de yararlandırılmasını istiyor. Ancak hukuken “Toplu sözleşmenin imza tarihinden önceki geriye dönük haklardan imza tarihinde taraf sendikaya üye olan işçiler yararlanabileceği” için Tekgıda-İş bu talebi kabul etmiyor. Tekgıda-İş Başkanı Mustafa Türkel, “Bizim üyemiz 5 yıldır bütün baskı ve zorlamalara rağmen sendikasına sahip çıktı, böyle bir şartı kabul edemeyiz” diyor. Bunun üzerine masadan sözleşme imzalanamadan kalkılıyor.

Grev kararı
Çaykur yönetiminin sözleşmenin imzalanmaması için türlü oyuna başvurması ve herhangi bir uzlaşma tavrı göstermemesi sonucunda Tekgıda-İş Sendikası 22 Nisan’da çay işçisinin 58 fabrikada greve çıkacağını duyurdu. Çaykur yönetimi, Tekgıda-İş ‘in grev kararı sonrasında Haziran ayında çağırılması gereken 7200 mevsimlik işçiyi 1 ay önceden işe çağırarak iş başı yaptırdı ve grevi ilk gün kırmış oldu.

Çaykur’da 60 yıldır örgütlü olan ve ilk grev kararından başarısız bir şekilde çıkan Tekgıda-İş’in grevden başka bir çaresi kalmadığı ortada. Karşısında Hükümet, Çaykur yönetimi ve yandaş medya varken oldukça zor şartlarda mücadele etmek zorunda olduğu da ortada. Daha süreç bitmedi ama ilk aşamayı daha iyi örgütlenen ve kamu gücünü kötüye kullanan Çaykur yönetimi ve arkasındaki ittifak kazandı. Yine de Çaykur işçisinin sınıf mücadelesine kattığı deneyimleri görmek lazım.

Aslında bu ilk rauntta AKP hükümeti ve Çaykur Genel Müdürü (Eski AKP milletvekili ve Çevre Bakanı) İmdat Sütlüoğlu’nun yendiği sendika veya sendikalı işçiler değildir. 200 bin ailenin ekmeğini çıkardığı çay üreticileri ve aynı zamanda işçileridir. Çaykur işçisi ve çay üreticisi bu bilinçle hareket etmeli ve geleceğine sahip çıkmalı.

30 Tem 2013
paylaş