2013’e girerken

2013’e ülkede ve bölgede kritik gelişmelerle giriyoruz. 12 Eylül düzeninin mirasçısı AKP, 2012 boyunca da sürdürdüğü icraatıyla, gözü dönmüş talancılığın, içte ve dışta savaşın, Osmanlı despotizmine dönüş gericiliğinin somut ifadesi olduğunu ortaya koydu.

Ekonomi
İktidar, on yıldır ekonomide uyguladığı politikalarla tarımı ve sanayiyi çökertti, işsizliği patlattı, ücretleri ve maaşları düşürdü, kamusal sağlık ve eğitim sistemini delik deşik etti. Buna karşılık, İstanbul Borsası’nı dünyada yabancı ve yerli bankerlere en çok getiri sağlayan vurgun alanına çevirdi. Ağır sanayi kuruluşlarının, enerji işletmelerinin, limanların ardından kamuda özelleştirme sırası Boğaz köprülerine ve otoyollara geldi. Köprüler ve otoyollar Koç-Ülker-Malezya ortaklığına devredildi.

İç politika
Siyasal alanda, toplumsal ve siyasal muhalefetin her koluna yönelik komplolar ortalığı sardı. Düşünce, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün kullanılması terör sayıldı. İşçilerin sendikalaşması, grev, direniş “ekonomiyi çökerten zararlı eylem” olarak düşmanca muamele gördü. Yasal muhalefetin en masum ifadeleri bile şiddetle bastırıldı. Kitlesel tutuklamalar, özel siyasal mahkemeler, hukuksuz yargılamalarla engizisyon düzeni kuruldu.

Despotizm
Seçilmiş milletvekilleri temsilî parlamenter sistemin en temel kuralı çiğnenerek hâlâ hapiste. Hapiste olmayan Kürt milletvekilleri ise dokunulmazlıklarının kaldırılması tehdidi altında tutuluyor. AKP’nin eşitliğe ve özgürlüğe düşman zihniyeti Kürt meselesinde barışçı çözüme hâlâ şans vermiyor, ölümü ve yıkımı dayatıyor. Roboski katliamının sorumluları bile ortaya çıkarılmadı.

Alevî toplumunun hiçbir talebi karşılanmadı. Alevîler’in uğradıkları katliamları anmasına bile izin verilmiyor. Patriot füzelerinin ve emperyalist askerlerin serbestçe girdiği Maraş’ın kapılarında sosyalistlerin ve Aleviler’in önü kesiliyor. Suriye’nin üstüne salınan silahlı dinci çeteler Alevi halka yönelik yeni katliamların yolunu açıyor. Hrant Dink’i haksız yere mahkûm ettiren yüksek yargıç, ombudsman yapılarak ödüllendirildi.

Eğitimde ticari dincilik
Bütün ülkeye dayatılmak istenen Amerikancı kapitalist dincilik adına üniversiteler yeniden fethediliyor. Erdoğan’ın Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne bir polis ordusuyla girmesi, protestocu öğrencilerin şeytanlaştırılması, laik ve demokrat öğretim elemanlarına soruşturma açılması, AKP’li rektörlerin ODTÜ’yü kınayan tek tip bildiri furyası, YÖK’ü TYÖK yapan taslak, bu fethin dışavurumudur.

Aynı doğrultuda, genel eğitim-öğretim sistemi imamhatipleştiriliyor, yeni kuşaklar açık açık Nakşibendi-Nurcu dogmatizmine teslim ediliyor. Üniversitelere giriş sınavında din dersinden sorular yer alacak. İnanma ve inanmama özgürlüğünü ayaklar altına alan zorunlu din dersi, yeni din dersleriyle daha da dallanıp budaklandı.

Kibir anıtları
Egemenler egemenliğini anıtlaştırmak ister. Ülkenin en önemli kamusal alanı olan İstanbul Taksim meydanı ve parkı boğazlandı. Bölge sosyalizmin, bağımsızlığın, laikliğin, toplumsal muhalefetin maddî ve manevî izlerinden arındırılıyor. Gerici militarist geçmişin sembolü Taksim Kışlası, kapitalist rantçılıkla birleştirilerek ihya ediliyor. AKP, karşıdevrimci zaferini, halkın isteklerini, şehirciliğin kurallarını açıkça çiğneyerek; ağaçları yok etme, trafiği berbat etme pahasına Taksim, Göztepe, Çamlıca’ya dikilecek azman ve taklit camilerle anıtlaştırıyor.

Dış politika
Dış politikada, ABD’nin füze kalkanına evet demekle başlayan köklü kırılma, Libya savaşının ardından Suriye’nin istilasına yataklık etmekle hızlandı. Patriot füzelerinin ve NATO askerlerinin ülkeye yerleştirilmesi kararı, Türkiye’nin fiilen işgal edilmesi ve düpedüz sömürge statüsüne indirilmesi sürecini başlattı. Bu karar, aynı zamanda, sadece Suriye’yi değil, İran’ı ve bütün müttefiklerini hedef alacak olası bir bölgesel savaşta halklarımızı toplu cinayete ve toplu intihara mahkûm edecek.

Umut
Bu kara tabloda umut filizleri de var. ODTÜ baskınında AKP’ye yağcılık yapan rektörler, öğretim elemanlarının, öğrencilerin öfkesiyle karşılaştı. ODTÜ geri adım atmadı. Boğaziçi Üniversitesi yağcılara katılmadı. Galatasaray, Hacettepe ve Mimar Sinan üniversitelerinin rektörleri özür dilemek zorunda kaldı.

Suriye’nin NATO, AKP ve gerici krallıklar eliyle çökertilmesine karşı muhalefet, başta Hatay halkı olmak üzere, genişliyor. Sosyalist, devrimci-demokrat, yurtsever güçlerin, Patriot füzelerine ve sömürgeci askerlere karşı yürüttüğü kampanya, halkta yankı buluyor. Tutuklamalar, baskılar, yasaklamalar sonuç vermiyor. AKP’ye karşı mücadele azmi yaygınlaşıyor.
AKP’nin Kürt halkına, Alevi toplumuna, milliyetçi-ulusalcı çevrelere verdiği mavi boncuklar, her kesimdeki uzlaşmacıların bütün teslimiyetçiliğine rağmen, yavaş yavaş miadını dolduruyor. İşbirlikçi liberallerin yıldızı sönüyor. Devrime, sosyalizme, demokrasiye, bağımsızlığa, laikliğe karşı Amerikancı-dinci psikolojik savaşın aleti Taraf gazetesi ıskartaya çıktı. Sendikal hareket canlanıyor. Yeni bir devrimci atılımı hazırlayacak güçler ağır ağır toparlanıyor.

07 Oca 2013
paylaş