AKP köşeye sıkışıyor

10 yıldır iktidarda olan Nakşibendi ve Nurcu kapitalistlerin partisi AKP, birbiriyle iç içe geçmiş üç düzlemde -sınıf, zümre ve kişi iktidarı düzleminde- işlev görüyor.

Üç işlev
Birincisi, yerli ve yabancı sermaye sınıfının, özellikle de dolar milyarderleri şebekesinin işçi sınıfını, şehir ve köy emekçilerini, ezilen halkları sömürüp ezmesi için gerekenleri gözünü kırpmadan yapan yürütme komitesi olarak çalışıyor.

İkincisi, egemen sınıf içinde, emperyalizmle eskiden beri işbirliğini geliştirmiş sermaye çevrelerinden farklı olarak, emperyalizmle yakın dönemde taşeronluk ilişkisi kurmuş İslamcı-Osmanlıcı, milliyetçi-mukaddesatçı sermaye çevrelerinin politik iktidarı olarak çalışıyor. Bu kesimin gücünü, Türk-Batı sentezine dayanan Cumhuriyet yönetiminin geliştirdiği “eski sermaye”nin zararına arttırmaya gayret ediyor. “Eski sermaye”nin özellikle politik ve ideolojik gücünü sınırlıyor.

Üçüncüsü, Recep Tayyip Erdoğan’ı padişah yetkileriyle donatmanın, onun kişisel iktidarını pekiştirmenin, kitleleri onun peşinde sürüklemenin basit aleti olarak hizmet veriyor.

Üç özellik
AKP birinci düzlemde, halk kitlelerinin ekonomik, sosyal ve siyasal haklarını kökünden budayan yabancı ve yerli dolar milyarderleri şebekesinin radikal saldırısını temsil ediyor. Banka, borsa ve inşaat sermayesinin yağmacılığını, kural tanımazlığını hayata geçiriyor. Neoliberalizmin işçi ve emekçi düşmanlığını somutlaştırıyor.

AKP, ikinci düzlemde, geleneksel Türk sağcılığının işçi, kadın ve çocuk haklarına; yaşamın her alanında eşitliğe ve özgürlüğe; akılcılığa, bilime, laikliğe, barışa, modernliğe düşman gerici-faşist kültür mirasını temsil ediyor.

AKP, üçüncü düzlemde, devlet yöneticisine mutlak itaatı öngören sultancılığı ve şefçiliği cisimleştiriyor. Eşitliği, özgürlüğü, kişi onurunu, özgür düşünce ve tartışmayı ayaklar altına alıyor, diyalogu imkânsızlaştırıyor.

Karşıdevrimin partisi
İç içe geçen bu üç düzlemdeki işlevi ve özellikleri, AKP’yi düpedüz karşıdevrimin partisi yapıyor. Onu emperyalizmin, sömürgeciliğin, şovenizmin, militarizmin, yobazlığın baş aleti olarak devrimin, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinin, toplumsal ilerlemenin karşısına dikiyor.

Himaye sistemi
AKP seçmen desteğini kapitalizmin sömürüsü ve baskısı altında korkuya, cehalete ve siyasal hareketsizliğe mahkûm edilen çaresiz kitlelerle kurduğu himaye ilişkisinden alıyor. Dünya kapitalist ekonomisinin genişlediği, ülkeye sermaye girişinin yoğunlaştığı dönemde işe yarayan bu “seçmen desteğini kazanma formülü” dünya kapitalist ekonomisindeki krizin süreğenleştiği koşullarda işe yaramayabilir.

İç muhalefet
Kapitalist vurgunculukla içte ve dışta savaş politikasını birleştiren AKP, ülke içinde gitgide daha geniş toplum kesimlerini kendisine yabancılaştırıyor. Yoksullaşan işçilerin, kamu emekçilerinin, çiftçilerin; aldatılan ve oyalanan Kürt ve Alevi toplumlarının; sahte belgelerle zindanlara doldurulan muhaliflerin tepkisi yaygınlaşıyor.

Bölgede yalnızlaşma
AKP’nin bölgede emperyalizmin taşeronluğunu yaparak Osmanlı imparatorluğunu yeniden kurma hayali paramparça oluyor. Suriye’ye yönelik hesaplar, hem halkın geniş kesimlerinin desteğini alan merkezî yönetimin direnci, hem Suriye Kürt toplumunun kendi kendini yönetme hamlesiyle iyice şaştı.

“Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini geçersiz sayan militarist maceracılık, bölge ülkelerini Türkiye’ye karşı birleştiriyor. Suriye, İran, Lübnan, Irak, Rusya ekseni Çin’in ve bağlantısız ülkelerin desteğinde Türkiye’yi zorluyor. Türkiye Arabistan, Katar, Ürdün gibi gerici krallıklarla, bir türlü güvenemediği ve aslında fırsatını bulursa dağıtmak istediği Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle, Osmanlıcı bölgesel hegemonya hesapları için Amerikan gözdeliği yarışına çıktığı İsrail’le baş başa kaldı.

Ülke içinde ve bölgede bu kadar sıkışan AKP, ABD ve Avrupa emperyalizmi için de işlevselliğini yitirebilir.

25 Kas 2012
paylaş