4+4+4 dayatması neler getiriyor

Eğitim, ya egemen sistemle uyumlu bir birey yetiştiren ya da bireyin yeteneklerini ve yaratıcılığını ortaya koyan bir üretim alanıdır. Birincisi kapitalist sistemin, ikincisi ise sosyalist sistemin bir ürünüdür. Yaşadığımız kapitalist sistem de kendini sürekli var etmek ve devam ettirmek zorunda olduğu için eğitimi de hegemonyası altına almak zorundadır. Kapitalist ve tekelci sermayeyi ayakta tutabilmek, ideolojik, siyasal ve ekonomik çıkarı için bunu yapmak durumundadır.

Evet, AKP iktidarı da bunu yapmakta her zamanki gibi geri kalmadı. AKP, eğitim sisteminde köklü bir değişikliğe giderek dayatma ile 4+4+4 kesintisiz eğitim modelini 17 Eylül 2012 tarihi itibarıyla zorla da olsa uygulamaya başladı.

Kapitalist sistemlerde zorunlu eğitimin amacı, bireyleri çok küçük yaştan itibaren belli amaçlar doğrultusunda sistemin istediği şekilde yetiştirmektir. Çocukların yaratıcılıklarını ve kişisel gelişimlerini arttırmaktan çok, sisteme boyun eğen, itaat eden bireylerin olmasını sağlayarak duyarsız ve tepkisiz bir insan modeli ve toplum modeli oluşturmaktır. Yani çocuklarımızın 5 yaşında zorla okula gönderilmesinin arkasında, aslında çocuklarımıza küçük yaşta sistemi ayakta tutacak birtakım değerlerin benimsetilmesinin sağlanmaya çalışılması yatıyor. Bu yüzden de 4+4+4 kesintisiz eğitim modelinin neden bu kadar zorla dayatıldığını tahmin etmek aslında hiç de zor değil!

AKP, toplumu sistemin çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor. Bunu yaparken de sistemin ideolojik, siyasal ve ekonomik çıkarlarını göz önünde bulunduruyor.

Öncelikle 4+4+4 ile çocuklarımız, 8 yaşından itibaren özel okullara yönlendirileceği için, özel dershaneler kapanacağı yerde daha artacak ve eğitimin ticarileşmesi ve piyasalaştırılması daha da derinleşecek.

Yine 4+4+4 ile ekonomik açıdan sömürüyü arttırmak için çocuklarımız, küçük yaşta mesleki okullara yönlendirilerek çocuklarımız ucuz iş gücü olarak kullanılacak.

Kapitalist sistemin bir diğer ucuz ve yedek iş gücü ise kadınlar. 4+4+4 kesintisiz eğitim modeli uygulaması ve ailenin de kararı ile 4. sınıftan itibaren öğrenciler okula gitmeden eğitim alabilecek. Bu durum ise en fazla kadın öğrencileri etkileyecek. Çünkü ‘okuması gereken, para kazanması gereken erkeklerdir’ bakış açısı hâkim olduğu için kadından beklenen daha çok eş bakımı, çocuk bakımı, ev işleri gibi eve hapseden ‘kadınsal yükümlülükler’dir. Bu yüzden de kız çocukları aile içine, ev içine hapsedilerek okuması çok da şart olmayacak. Bu durum çocuk gelinler meselesini de beraberinde getirecek. Diğer taraftan da eğitim alamayan bu kadınlar, vasıfsız işçi, ucuz iş gücü olarak da esnek, güvencesiz bir şekilde çalıştırılarak sermayenin devamını sağlayanlar olmuş olacak.

4+4+4 engelli bireyleri de unutmadı!
4+4+4 kesintisiz eğitim modeli ile engelli bireylerin eğitim hakkı ellerinden alınıyor, evlere hapsediliyorlar. Engelli bireyler aldıkları eğitimin dışında da kaynaştırma eğitimi dediğimiz uygulama sayesinde akranlarıyla birlikte, engelli olmayan çocuklarla aynı sınıflarda eğitim alabiliyorlardı. 4+4+4 eğitim sistemi ile bu çocukların, engelli olmayan çocuklarla birlikte eğitim almaları engellenecek. Zaten eğitimleri konusunda devlet hiçbir şekilde adım atmazken, ortada birçok sorun varken, 4+4+4 eğitim sistemi ile sorun iki kat daha artacak. Bu çocukların sosyalleşmeleri gerekirken, engelli çocuklar eğitimden daha da uzaklaşarak, yaşamdan tecrit edilmiş olacaklar.

Engelli çocuklar gibi yetişkin engelli bireylerin de eğitim hakkı gasbediliyor. Yetişkin engelli bireyler 23 yaşından sonra İş Eğitim Merkezlerinde eğitim alabiliyorlardı. Yetişkin engelli bireyler bu okullarda galoş yapımı, kutu yapımı gibi işlerde kendilerini var edebiliyordu. Bu okullar taşımalı eğitim olduğu için servis ve yemek ücretleri de devlet tarafından karşılanıyordu. Fakat 4+4+4 kesintisiz eğitim modeli ile bu hakları da gasbediliyor. 4+4+4 yasası İş Eğitim Merkezinin adı İş Uygulama Merkezi adını alarak artık kapatılıyor. Buralarda eğitim gören yetişkin engelli bireyler bu okullardan kayıtları silinerek Halk Eğitim Merkezi kurslarına yönlendiriliyor. Devlet, “kendi başının çaresine bak” diyerek yetişkin engelli bireylerin sorumluluğunu devlete değil, aileye bırakıyor. Eğitimin ticarileşmesi ve piyasalaştırılmasını engelli yetişkin bireyler de bu şekilde yaşamış oluyor.

Siyasal ve ideolojik anlamda ise 4+4+4 ile dini eğitim çocuklarımıza dayatılıyor. Ortaokulların İmam Hatiplere dönüştürülmesi, Temel Dini Bilgiler dersleri, Kuranı Kerim, Hz. Peygamberimizin Hayatı derslerinin seçmeli ders olarak konulması, okullarda farklı seçmeli derslerin olmasına rağmen, “başka seçecek ders yok, öğretmen yok” safsataları ile bu derslerin zorunlulaştırılması da 4+4+4 kesintisiz eğitim modelinin siyasi ve ideolojik yönünü gözler önüne seriyor. Böylece okullarda, iktidarın dünya görüşü yeniden üretilerek yaygınlaştırılıyor. Zorunlu din dersinin kaldırılmasına bu kadar duyarsız iktidar, dindar ve kindar bir nesil yaratmak için bu kadar hevesli olabiliyor.

Okulların ve öğrencilerin hazır olmadığı, koşulların oluşturulmadığı bir ortamda, dayatma ile uygulamaya geçirilen 4+4+4 kesintisiz eğitim modelinin çatlaklarının her geçen gün arttığını görebiliyoruz. Bunun uzun süre devam edeceğini de biliyoruz. Bu yüzden de velileri, öğrencileri, öğretmenleri ve toplumun tüm kesimlerini içine katacak bir mücadelenin kaçınılmaz olduğunu bilmek gerekiyor.

Eğitim-Sen’in 4+4+4’e karşı verdiği her türlü mücadele ve özellikle de 15 Eylül’de gerçekleştirdiği miting, mücadelenin geleceği açısından elbette ki önemli bir yerde duruyor. Fakat sadece Eğitim-Sen’in değil, tüm sendika, demokratik kitle örgütleri, siyasi parti ve toplumun tüm kesiminin topyekûn harekete geçmesi ve ortak bir mücadele yürütmesi şart.

Bizlere dayatılan 4+4+4 kesintisiz eğitim modelini ancak tek yürek, tek ses olarak durdurabiliriz.

07 Kas 2012
paylaş