Dünyanın dört bir yanında işçiler ölüyor. Şirketlerin gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almaması her yıl binlerce işçinin iş kazalarında yaralanmasına ve ölmesine neden oluyor.
Ancak hükümetler bu konuda gerekli önlemleri almadıkları gibi mevcut önlemleri daha da gevşetmeye, hatta ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu ise adeta her biri bir katliam olan işçi ölümlerine her geçen gün yeni birisini ekliyor.
Hadi bu iş kazalarında yaralananları bir kenara bırakalım. Doğru düzgün haber alamadığımız için bilgimiz dışında olanları bir kenara bırakalım. İş kazalarında tek tek ölümleri de bir kenara bırakalım. İşçilerin en demokratik hakkı olan basın açıklaması, gösteri, yürüyüş gibi haklarını kullanırken saldırıya uğrayanları, ölenleri ve yaralananları da bir kenara bırakalım. Sadece basından öğrendiğimiz, bize ulaşan iş kazalarına bir bakalım.
Sadece bu ay gazetelerden tam anlamıyla katliam diyebileceğimiz üç iş kazası okuduk. Birincisi ve ikincisi aynı ülkede, Pakistan’da oldu. Üçüncüsü ise Rusya’da. Ve çoğu gazete, işçi ölümlerinin nedenini fabrikada çıkan yangın olarak verdi. 11 Eylül’de Rusya’nın başkenti Moskova yakınlarındaki Yegorevsk kentinde ruhsatsız bir tekstil atölyesinde çıkan yangında Vietnamlı kaçak çalıştırılan 14 işçi can verirken, yine aynı tarihte Pakistan’da 25’i Lahor’daki ayakkabı fabrikasındaki yangında olmak üzere toplam 300 işçi hayatını kaybetti. Peki yangınların nedeni neydi? İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmaması mıydı? Peki, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmamasının nedeni neydi? İşte bunun cevabını almak için gelin hep beraber Pakistan’da işçi meseleleri üzerine yazan Sarwar Bari’nin Karaçi’deki toplu işçi ölümlerinden sonra kaleme aldığı “Bizim yoksul fabrika işçilerimiz” başlıklı yazısına bir bakalım.
Bari, Karaçi’de ölen işçilerin ölüm nedenlerini ele aldığı yazıda konuyu açıklamak için iki soru soruyor. Bu sorulardan birincisi: Pakistan’da kaç fabrika sahibi bugün iktidarda olan siyasi partilere üye ve kaç siyasi parti patronlar tarafından idare ediliyor? Cevabı herhâlde kendi ülkemizden verebiliriz. Bugüne kadar Türkiye’yi yöneten her iktidar partisinde patron vardı ve işçi ölümleri hiç durmadı. Ve nedense (?) ülkemizde de işçi sağlığı ve iş güvenliğine dair yasaların çıkması yıllar aldı. Çıkan yasaların da neler getireceği ve nasıl uygulanacağı hep tartışıldı.
Bari, yazısında Karaçi’de işçilerin öldüğü fabrikanın bulunduğu bölgede yıllardır işçi sağlığı ve iş güvenliğinin hiçe sayıldığının altını çiziyor ve hiçbir iktidarın durumun düzelmesine yönelik hiçbir çaba harcamadığını belirtiyor. Kısaca, içinde patronların yer aldığı hiçbir partinin işçileri düşünmediğini belirtiyor.
Bari’nin ikinci sorusu Pakistan’da Karaçi ve Lahor’daki iş kazalarında 300 işçinin ölümünden sorumlu olan patronların yargılanıp yargılanmayacağı konusunda. Bu konuda da hiç iyimser olmadığını söyleyen yazar, sanki Türkiye’deki durumun da resmini çiziyor. Her yıl onlarca işçinin iş kazalarında öldüğü memleketimizde işçi katlettiği için hapiste olan patron duydunuz mu hiç?
Patronlar fabrikalarda işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili hiçbir önlem almıyor, işçiler iş kazalarında ölüyor, hükümet hiçbir patronu yargılamıyor, yargılasa da göstermelik oluyor, cezalandırmıyor. Dolayısıyla yüzlerce işçiyi katleden patronlar hiçbir ceza almıyor ve aynı yolda işçi katliamına devam ediyor. İşte iş kazalarının mantığı, bu kadar basit işliyor.
Umarız bu kez Bari önsezilerinde haksız çıkar ve iş kazalarının olduğu fabrikaların patronları, patronlardan oluşan Pakistan hükümetinin belirlediği patron yanlısı yargıçlar tarafından cezalandırılır(!) ve gerekli önlemleri almak zorunda kalırlar(!)
- Rıza Köse