Milyonlarca öğrencinin okulları tatile girdi. Bir kısmı eğitimlerine devam ederken bir kısmı da okullarını bitirerek hayatta bir yerlere tutunmaya çalışacaklar. Anayasada “sosyal devlet” ilkesi duran bir ülke olmamıza rağmen parasız eğitim bir hak olmaktan çoktan çıktı. Eğitim sisteminde devlet okulları dahil şu ya da bu adla alınan paralar-ödemeler hepimiz için olağan hale getirildi. Toplumun önemli bir çoğunluğu da bunu kanıksamış durumda. Çocuklarımızı yıllarca okullara gönderiyor, sesimizi çıkarmadan istenen paraları ödüyoruz.
Son yıllarda lise veya üniversitelerde diploma törenleri daha bir “önemle” yapılmaya başladı. Bende çocuğu bu yıl üniversiteyi bitiren mutlu ve de gururlu bir ebeveynim, yılların yorgunluğu bir anda unutuluverdi bile... Ancak, tam bu sevinci yaşarken diploma törenini izlemem için belli bir miktar ödeme yapmam gerektiğini öğrenmiş bulundum. “Sinek ufak ama mide bulandırır” halk deyişini hepimiz biliriz, bu diploma töreni parası benim için de aynen böyle oldu. İşte bu yazıda tam bu nedenle ortaya çıktı...
Anladık, parasız eğitim artık yok. Anladık, iyi bir eğitim için ailenin ciddi bedeller ödemesi gerekiyor. Ama, insaf yahu 5-6 yıl sesimizi çıkarmadan istenen her ödemeyi yaptık. Bırakın da bari çocuğumuzun diploma törenini ağzımızın tadıyla izleyelim. Yok, öyle kolay değil, 5-6 yıl okuyan çocuğun için istenen paralara ses çıkarmayan sen değil misin? Diploma törenini de anca para vererek izlersin... Hem ne olacak arkadaş, her yıl harcıydı, kitabıydı, yemeğiydi, barınmasıydı, yoluydu derken tonlarca parayı ödemişsin, şu üç kuruş diploma töreni parasına mı bozuluyorsun? Evet, resmen bozuluyorum, resmen ağrıma gidiyor arkadaş...
Bu gelgitleri yaşarken, eski bir sendika üyesi olarak da toplu sözleşmelere koydurduğumuz bazı maddeler aklıma geliverdi. Sabun, havlu, süt, yoğurt vs. gibi bir dizi ufak şeyler. Ve bu ufak şeylerin işçilerin yaşamında yarattığı değişiklikler.
Biraz uzun soluklu düşününce her taleplerin işçilerin yaşam kalitesini arttırmaya dönük ciddi adımlar olduğu anlaşılır. Bir yandan da bu ufak, ama anlamlı talepleri önemsiz gördüğümüzde daha köklü talepler için hazırlık yapamayacağımızı düşündüm. İşçi sınıfının bu ufak talepler ile örgüt bilincinin oluştuğunu, bu ufak ufak hakların binanın tuğlaları olduğunu unutmamalıyız...
Evet, bir veli olarak bunca yıldır sesimi çıkarmadan her ödemeyi yaptım, öğrenciler “parasız eğitim” isterken onların yanında yer almadım... Ancak, şimdi bu hatadan dönmeye ve ufak bir adım atarak diploma törenine gitmeme kararı verdim. Bu mutlu günü çocuğumla baş başa bildiğimce geçireceğim. Buradan da tüm velilere çağrı yapıyorum “paralı diploma töreni saçmalığında yer almayın”. Onca yıl yaptığımız ödemeler karşısında tören parası anlamsız bir rakam olabilir, ama bu ufak şeye karşı çıkmadığımızda, daha bu günden tepki vermediğimizde eğitimin diğer talepleri için mücadelede yer alamayacağımızı unutmayalım. Ve unutmayalım ki eğitim sisteminin temel unsurlarından biri de çoğumuz emekçi olan biz velileriz. Bu çarpık sistem böyle devam edebiliyorsa bunda bizim de suçumuz var. Bu çarpık sistemi düzeltebilmenin birinci koşulu da veliler olarak çocuklarımızın “eşit-parasız-bilimsel eğitim” talebi için yükselttikleri mücadelede onlarla birlikte olmaktır. Bugün diploma törenlerine gitmeyerek göstereceğimiz tepkiyi bir gün alanlarda harç parası-parasız yatılı eğitim için, başka bir gün gerici-faşist saldırılara karşı, başka bir gün hep birlikte bu ülkenin eşit-özgür-aydınlık yarınları için göstereceğiz...
- İbrahim Akseloğlu
