Ben o gün Hrant'ı gördüm

Türkiye emekçilerinin evladı, sosyalist, Ermeni halkının maruz kaldığı bütün acıları benliğinde yaşamış gazeteci Hrant Dink'in, egemen burjuvazinin topyekün işbirliği içinde bir maşa tarafından katledilmesinin üzerinden beş yıl geçti.
19 Ocak 2012.
Sosyalist kardeşimiz Hrant'ı bir kaldırımda yüzükoyun yatarken, üzerine örtülmüş gazetenin kapatmayı beceremediği yoksulluğunun damgası altı delik ayakkabılarıyla görmemizin üzerinden beş yıl geçti.
Beş yıl.
Beş yıl uzun mudur?
Beş yıl uzun bir ömürde bir ihtimal kısa süre sayılabilir.
Ama, beş yılda ortalama bir üniversite eğitimi çoktan bitmiş olur.
Beş yılda en az iki mesleğe dair sertifika alınır.
Beş yılda yardımcılıkla, asistanlıkla görevlendirilenler uzmanlaşmaya başlar.
Bir bebe beş yıl sonrasında okula başlayacak döneme girer.
Beş yılda dünya değişir. Beş yılda devrimler yerleşir, devrimler yok edilir.
Kısacası, beş yılda eski dünyalar yıkılır, yepyeni dünyalar kurulur.
Ama, koskoca beş yıl içinde, Hrant Dink cinayetinde bir arpa boyu yol alınmaz. Beş yılda Hrant Dink cinayetini adım adım planlayanlar bulunmazlar. Beş yılda, Hrant'ın katledileceğine dair gelen ihbarları sümen altı edenler meçhulde kalırlar. Sırf onu öldürmek için oluşturulan ekibi binbir hileyle hapishaneden çıkartanlar, cinayet için teşvik edenler, her vesileyle katillerin sırtını sıvazlayanlar, onları tek tek görevlendirenler bir türlü gün yüzüne çıkartılmazlar.
“Bir bebekten katil yapmayı becerenler”, o katile iş, silah, para, ilişki bulanlar gaiplere karışırlar.
Hrant, 1975 yılından beri, hem sosyalist hem de Ermeni olduğu için takip edilen; her yazışması, her konuşması kayda alınan bir insandı. Hrant'ın yanına gelenler kimler, bilinir; o kimlerin yanına gitti, bir köşeye yazılır. Görüştükleri kimlerdir, kayıt altındadır.
Ama, her şeyin kaydı var, bir tek Hrant'a yapılan suikastin faillerinin kaydı ortada yok.
Hrant Agos gazetesini kurduğu için, onu sadece gözlemekle yetinmeyip faşist katillerin hedefi haline getirme kararını verenler vardı. Ortada yok.
Emniyet istihbaratıyla, jandarma istihbaratıyla, birbirleriyle bu kadar istihbarat paylaşıp suspus kalanlar kimlerdi. Ortada yok.
Kanı yerde kalmayacak, suçlular cezasını çekecek dışında resmî bir söylem yok.
Beş koca yılda havanda su dövmekten başka yapılmış hiçbir şey yok.
Koca bir hiç.
Hrant Dink kimdi?
Hrant Dink, Türk kapitalist egemenleri tarafından, ilkel sermaye birikimi için bir yöntem olarak tercih edilen büyük insanlık suçunu teşhir eden bir sosyalistti. Hrant Dink, Ermeni soykırımının bilince çıkarılması için uğraşanların en önde geleniydi. Hedefi Türkiye ve Ermenistan halkları arasında dostluğu yeniden kurmak, şoven kampanyaların ötesinde bir yol bulmaya çalışmaktı.
Türk ve Ermeni halklarının dostluğunun soykırımcı emperyalistlerin elinde “soykırımı kabul ederiz” tehdidiyle rehin kalmaktan kurtarılması, kapitalizmin ve emperyalizmin böl-yönet politikasına karşı emekçilerin birliği temelinde halkların dostluğunun sağlanması için bütün hayatıyla, bütün yüreğiyle çalışan bir insandı.
Onu o yapan özellikleri, sosyalistlerin ortak değerleri arasında yer alır.
Hrant Dink, egemen sermaye sınıfının bütün kesimlerinin ortak tertibiyle faşist bir çete eliyle yok edildi. Cinayetin öncesinde ve sonrasında hükümetin, emniyetin, jandarmanın, genelkurmayın, MİT’in, idarenin, alt ve üst yargının, TÜSİAD ve TUSKON-MÜSİAD çevrelerinin, Aydın Doğan ve Erdoğan-Fethullah medyasının, milliyetçi-ulusalcıların ve dinci-mukaddesatçıların nasıl bir rol oynadığı bütün belgelerle açığa çıkmış bulunuyor.
Hrant, yıkmak için mücadele ettiğimiz bütün egemen güçlerin taammüden işledikleri bir cinayetin kurbanıdır.
Uğursuz soykırım politikasını Hrant Dink’in yaşamına son verdirerek ve canileri koruyarak sürdürenleri, faşist çetelere kol kanat gerenleri unutmayacağız. Hrant Dink’in dostu geçindikleri hâlde AKP iktidarıyla ve Fethullahçılarla içli dışlı olmakta hiçbir sakınca görmeyen işbirlikçi liberallerin ipliği artık pazara çıktı. Hrant'ı rant kapısı olarak görenleri de unutmayacağız.
Bütün konuşmalarında ısrarla Hrant'ı katleden “soyut varlıklardan” söz edip 2002'den bu yana tek başına iktidarda bulunan AKP'ye tek bir eleştiri getirmeyenleri ibretle gözlüyoruz. 2002 yılından beri tek başına iktidarda olan bir partiyi eleştiremeyen bir acaip “muhalifler” bunlar.
Bütün generalleri, bütün valileri, bütün emniyet müdürlerini tek başına atayan; atadıklarını yine tek başına, sorgusuz sualsiz görevden alan bir tek parti iktidarından bahsediyoruz.
Hrant'ı çağırtan valinin, valinin yanında onu tehdit eden sivil görevlilerin kim olduklarının farkında olan, buna rağmen onları “bulmak” istemeyen bu iktidara tek bir laf etmeyenleri biliyoruz. İletişim başkanlığının elinde bulunan telefon kayıtlarını mahkemeye vermeyen, katilin kimlerle görüştüğünü gizleyen, uzun süre ayak diredikten sonra kayıtları içi boş olarak yollayanların da aynı ekipte yer aldıklarını biliyoruz.
Katilin adından, soyadından dolayı “acaba Rum mudur, Ermeni midir” diye soranlara, anında, “gaflete kapılmayın, ne Rumu ne Ermenisi, o 1000 yıllık bir Türk boyu mensubudur” diye cevap veren en büyük mülki amiri cezalandırmak bir yana, yeni oluşturulan istihbarat kurumunun sorumluluğuna terfi ettiren de bu tek parti iktidarıdır.
Yine, yurttaşların canından, malından sorumlu olduğu halde işini savsaklayan emniyet müdürlerinin, komutanların bizzat AKP tarafından terfi ettirilerek ödüllendirildiğini unutmayacağız.
Hrant Dink bir sosyalistti.
Çok acılar çekmiş halkı ile bütün emekçileri aynı potada buluşturmaya çalışan bir Ermeni idi. Kendi milleti dahil her milletin şovenlerine karşı halkların kardeşliğini iflah olmaz biçimde öne süren bir yoldaşımızdı.
Hrant Dink iki yüzlü AKP sevdalılarının değil, bizimdir.
Hrant Dink, egemen kesimlerin birbirleriyle dalaşmasında taraflardan birini seçenlerin değil, bu ülkede bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmi hedefleyen bizlerindir.
Hrant Dink, ya dinsel dogmaları, ya militarist dogmaları tercih edenlerin değil; kırk katır mı, kırk satır mı seçeneklerini berhava edip bağımsız emekçi tavrı geliştiren bizlerindir.
İşçileri ve emekçileri vahşice sömürdükleri gibi, dün Ermenilere, bugün ise Kürtlere, Alevilere, Hıristiyanlara, bütün azınlıklara savaş açan işbirlikçi kapitalist egemenleri asla unutmayacağız.
Biz, Hrant Dink'i sizlere bırakmayacağız.

21 Mar 2012
paylaş