Suriye silahları rezaleti

22 Ara 2013

İş geçen hafta silah belgesiydi. Bu hafta silah rezaletine dönüştü.

En önce, hükümetin yaptığı resmi açıklamalar sorunlu. Ben geçen hafta, TÜİK kayıtlarına göre Suriye’ye 2013 Haziranı’ndan beri gönderilmiş, 9303 kodlu av tüfeği türü ‘Askeri Amaçlı Olmayan Silah’ sevkıyatlarını sordum. Ama Gümrük Bakanlığı, benim bu silahlar için ‘harp silahı’ dediğimi iddia etti. Yazımı çarpıttılar. Sonra da yazmadığım şeyler üzerinden beni iftira atmakla suçladılar. Böylesini ne gördüm ne duydum.

*

İkincisi… Sanırım bunu çoğunuz biliyorsunuz. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz çıktı. Parlamentoda yazıma cevap verip Türkiye’nin Suriye’ye ihraç ettiği silahların ‘spor amaçlı’ olduklarını söyledi. Şimdi gelin beraber bakalım. Nasıl bir spormuş bu!

*

Tabloyu Mülkiye’nin değerli hocalarından Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu’ndan aldım. 2013 Haziranı’ndan itibaren başlayan sevkıyatlara kadar Türkiye’nin Suriye’ye son 24 yıl içinde yaptığı 9303 kodlu ürün ihracatı ne kadar biliyor musunuz? Sıfır. Yani Gümrük Bakanlığı’nın ekim verilerini de ekleyerek 74 ton olarak belirttiği son beş aylık ihracatın dışında, Suriyeliler 1983’ten beri Türkiye’den 9303 kodlu ürün almamış. Peki Türkiye’den almamış da başka yerden mi almış? Bütün ülkeleri kattığınızda da Suriye’nin aynı dönemde gerçekleştirdiği 9303 ithalatı sadece 2.7 ton olmuş. Eğer verilerde bir yanlışlık yoksa… Suriyeliler 2013’te birden sporu keşfettiler demektir.

*

Ben datalara ulaşıp bu araştırmaya başladığımdan beri, son 20 gündür, dünyanın en önemli silah ticareti uzmanlarından ikisiyle çok yakın çalışıyorum. Oslo Barış Araştırma Enstitüsü’nden Nicholas Marsh ve Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’nden Pieter Wezeman. Marsh’ın söylediği, “Bir av tüfeğini emprovize bir bomba fırlatıcıya çevirmek kolaydır.” Tıpkı ambargo ve ihracat kısıtlamalarından sıyrılmak için keşfedilen şu kurusıkıların da kolayca normal bir tabancaya çevrilebilmeleri gibi. Wezeman ise “Av tüfekleri hem direnişçi gruplar için bir saldırı silahı hem de siviller için ucuz bir savunma silahı olarak yararlı olabilir” dedi. Av tüfeği denildiğinde buna pompalı silahların da dahil olduğunu unutmayın. Wezeman, ayrıca av tüfeklerinin şehir bölgelerindeki gibi özellikle yakın mesafe çatışmalarda etkili olduklarını, Amerikan Ordusu’nun da bu silahları kullandığını anlattı. Hâlâ spor diyor musunuz?

Sonra Suriye’de yaşanan vahşeti dünyaya en yalın, en çarpıcı biçimde duyuran blogger’lardan, Brown Moses’un yazarı Sevgili Eliot Higgins’ten rica ettim. Bana av tüfeklerinin Suriye’deki çatışmalarda nasıl bir savaş aleti olarak kullanıldıklarını gösteren 37 videoluk bir YouTube galerisi gönderdi. Eğer bütün pişkinliğinizle bunun halen spor olduğunu iddia ediyorsanız da… Bu yazının internet versiyonunda verdiğim adrese girin. Toplam bir saatlik av tüfeği performansını da olimpiyat izler gibi izleyin.

*

Bunlar kim anlaşılmıyor, diyorsanız da…. Bir tane de Suriyeli kaynaklarımdan doğrulattığım bir video var. Liva El Sultan Muhammed El Fetih Tugayı’nın av tüfekleriyle Halep’teki Kuzey Fırtınası harekâtında “Allahuekber” nidalarıyla nasıl spor yaptığını şu adresten izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=7i4h25zYr90 Ağır çekim… Hızlı çekim… Geri oynatarak… Nasıl isterseniz…

*

Hâlâ spora benziyor mu? O zaman şimdi işin en can alıcı kısmına geliyoruz. Bu malzemeleri Suriye’ye gönderen dört Türk şirketine. Epey uğraştım ve sonunda şu isimlere ulaştım: Osman Öz (Konya), Bülent Güzel (Konya), Adnan Pak (Şanlıurfa) ve Avkar Turizm (Mustafa Avcı, Hatay). Üçünün sevkıyatı çok ufak. Yaklaşık 1.6 milyon dolarlık toplam satışın çoğunu tek başına gerçekleştiren asıl isim ise Osman Öz. Ve Öz de kim biliyor musunuz? Hani şu yazın Mısır’daki karışıklıklar sırasında, gemiyle 20 bin kurusıkı tabanca gönderen ama tabancaları belgelerde ‘fiberglass’ diye gösterdiği için krize neden olan silah tüccarı var ya. İşte o. Yemen’e yollanan tartışmalı silahlar var ya. Onların bir kısımının ihracatçısı.

*

Telefonla ulaştım Öz’e. Ve yaklaşık 15 dakika konuştuk. Hazirandan beri Suriye’ye av tüfeği ve kurusıkı tabanca gönderdiğini kabul etti. Siz mi başlattınız bu girişimi dedim. “Talep vardı” dedi. Silahları kime gönderdi? Nerede teslim etti? Suriyeliler parayı nasıl ödedi? Bunların hiçbirine cevap vermedi. Sonra şikâyete başladı. Mısır olayında hiçbir suçu olmadığını savunup, “Ticaretimiz engelleniyor. Kaçakçılık Şube bizi üç gün içeride tuttu. Telefonlarımız dinleniyor. Bir nevi ticaretten soğuyoruz” dedi. Suriye’ye en son sevkıyatı ne zaman yaptınız dedim. Konuştuğumda perşembeydi. “Bugün yaptım” dedi. Sonra DHA’dan rica ettim. Konya’daki işyerinin, burada göreceğiniz fotoğrafını çektiler. Meğerse Öz, 1.5 yıl önce işyerini kapatmış. Ve DHA’ya da “Devletlerden gelen talep üzerine av tüfeği ihracatı yapıyorum” demiş.

*

Sonuç:

Konu ulusal güvenlik olduğunda gelişmiş bir Batı ülkesinde bunlarla karşılaşmazsınız. Ama Osman Öz’ün durumu gösteriyor ki… Birileri “Merak etme, yolla” diyor. Sonra polis gelip gözaltına alıyor, sorguluyor. Kim tutarsa devlet ‘denilen’ şey onun elinde kalıyor.

Geçen haftaki yazımdan sonra sekiz milletvekili konuyla ilgili soru önergesi verdi. CHP’den Şafak Pavey (İstanbul), Ahmet Toptaş (Afyon), Sezgin Tanrıkulu (İstanbul), Mevlüt Dudu (Hatay), Erdal Aksünger (İzmir), Metin Lütfi Baydar (Aydın) ve Osman Korutürk (İstanbul). MHP’den de Yusuf Halaçoğlu (Kayseri). İlgi gösterdikleri için hepsine teşekkürler. Ama sonra örneğin Sayın Tanrıkulu’nun geçmişte verdiği Suriye konulu önergelerin sonuçlanma oranına baktım. 22’de 5. Bırakın gazetecileri… Hükümet parlamentoyu bile umursamıyor.

Ama en fenası… Şu Suriye silahları meselesi de gösterdi ki… Hiçbir şekilde dürüst davranmıyor. Milyarlarca liranın döndüğü bir piyasa bu. Suriye’ye yapılan 1.6 milyon dolarlık satış aslında çok büyük değil. Ama hükümetin olayları doğru yansıtmadığını… Resmi basın bültenleriyle gazetecilere iftira attığını… Silah ambargosunun bir yalan olduğunu… Ve orada savaşta kullanılan silahları spor amaçlı diye yutturmaya çalışacak kadar gayrıciddi bir hal aldığını göstermesi açısından çok önemli bir örnek. Başlı başına bir rezalet.

“1.5 yıl öncesine kadar Konya’da bu dükkânda esnaflık yapan Osman Öz, dükkânını kapattı. Şimdi Yemen, Mısır ve Suriye’ye sevkiyatlar yapan uluslararası bir silah tüccarı.” DHA

paylaş