- Habertürk
AKP’li, Cemaatçi, şu bu değil de, sıradan vatandaş olarak, “Velev ki rüşvet, yolsuzluk yok” diye okur musun Kamil?
Sen sıradan vatandaşlığın resmini yapabilir misin!
***
Bir açılış, temel atma filan.
Pankartta TOKİ yazıyor.
Başbakan orada, Şehircilik Bakanı orada, Spor Bakanı orada.
Hemen yanda Ağaoğlu; de ki inşaat ağası.
Yanında altıncı, saatçi, ayakkabı kutucusu Ezkaza Reza.
Gazi olsan bile yanaştırmazlar; senin orada bir yerin var mı Kamil!
***
Diyelim seni bir polis tehdit etti filan.
Reza’yı “tehdit edince”, anlatıyor ya, Maliye Bakanı’na gidip belge vermiş, o demiş ki İçişleri Bakanı’na git, ona da gitmiş konuşmuş, yetmemiş AB’den sorumlu bakana da belge vermiş.
Senin başına gelse o kadar bakan tarafından buyur edilebilir misin, belge verebilir misin, bir derdini anlatabilir misin Kamil!
***
Sanayi Bakanı “bir keresinde” Reza’nın evine gelmiş, “yeni aldığımız piyano”yu beğenmiş, merak etmiş, sormuş, Reza da birinin telefonunu vermiş, “ödemeleri” kendileri yapmışlar.
Senin hanene gelir mi, piyanonu, yoksa piyangonu, radyonu, olmadı kanepeni, şilteni beğenir mi, merak eder sorar mı, ödemeleri kendi yapar mı, patek saatin günde iki kez doğruyu gösterir mi Kamil!
***
Diyelim ağabeyin binlerce insan gibi, misal darbe dönemi vatandaşlıktan çıkarıldı, zoraki sürgüne gitti, memleket hasretiyle kavruldu, diyelim zaman bu zaman oldu, ölmeden yeniden vatandaşlık son arzusu oldu, ne bileyim öyle bir şey işte…
Reza Bey, herhal kendisinin nasıl vatandaş olduğunu unutmuş ki, “ağabeyinin vatandaşlığa geçmesi için yol yordam öğrenmek amacıyla Bakan Muammer Bey’e” sormuş.
Sen sorabilir misin, “yol yordamı” öyle en tepeden öğrenebilir misin, “yolsuzluk yordamsızlık”dan daha büyük bir acı bilir misin Kamil!
***
Sadece vatandaşlık değil, kankalık da mevzu olmuş, Reza Bey’in ifadesine göre “Barış Güler Süreci”nin bir yerinde şey olmuş, Barış Bey’in Reza Bey’in Çin işini yapan Rüçhan Bey’den 200 bin dolar alacağı varmış, Barış Bey’le birkaç kez bu konuyu görüşmüş, Rüçhan Bey’in Çin parasından 200 bin doları “Barış Beyefendi”ye vermiş, Hakeza Reza Bey hatta bütün borçların bu şekilde ödenmesini tavsiye etmiş…
Diyelim sen kıdemli bir memur çocuğusun, aynen böyle mi borç verir, böyle mi tahsil edersin Kamil!
***
“Barış Beyefendi”yi takip eden polisleri İçişleri Bakanı’nın talimatıyla başka polisler takip etmiş, takip edilenler de onları takip edip görüntüleri dosyaya koymuş…
Şimdi polis seni takip ediyor diyelim, sen polisi polisin kurdu, “milletin polisi”ni ailenin özel dedektifin yapabilir misin Kamil!
***
Diyelim gazetecisin, ayakta durmaya, namusunla haber yapmaya, kimsenin adamı olmamaya çabalıyorsun.
Hiç kimse senin için ama yalan ama dolan, “kara para haberi yapmamak için 1 milyon dolar istedi” diyebilir mi; velev ki çirkin iftira, sen aynı şeyi önce başka bir gazeteci için söyleyebilir misin Kamil!
***
Diyelim esnafsın, sıradan işadamısın, tehdit ettiler, haber yapacağız dediler, para istediler…
“Tapeleri” alıp anında İçişleri Bakanı’na gidebilir, odasına girebilir misin, sen Gazcı Biraderler’den Muammer Bey’in gözdesi Karantinalı Reza” olabilir misin misin Kamil!
***
Diyelim polis seni aldı, teşhir etti, henüz suçsuzken suçlu oldun, diyelim kadınsın rezil ediyorlar, çocuksun hayatını karartıyorlar, haysiyetinle oynanıyor, fotoğraflar çekiliyor…
Seni kollamak için basının Emniyet’e girişi anında yasaklanır mı, oğluna yapılan operasyon sonrası “Amire haber ver, babasına sor” yönetmeliği çıkar mı Kamil!
***
Diyelim polis evini bastı, tarumar etti, evladını yaka paça aldı, diyelim sokakta bildiri dağıtıyordu da direk silahı ateşledi, diyelim gösteride silahı kafasına, diyelim pankart açtı diye suratına, diyelim kızlı erkekli evi bastılar, diyelim 14 yaşındaydı evladın da gaz kapsülünü kafasına sıktı, diyelim kızının tam gözünü aldı, karakolda Engin idi oğlun, kafasını duvara çarptılar, 12 yaşında Uğur’du, ayağında terlik, evin önünde 13 mermi sıktılar, diyelim dur deyip hemen vurdular…
Senin için çıkıp “Yürütmenin mensubu eve baskın yapacak, şu terbiyesizliğe bak, baskın yaptığı yerde bacak bacak üstüne atacak, külhanbeyi gibi bir de yemek ısmarlayacak. Gereği neyse yapacağız” denir mi; polisin oğlunu delik deşik yapması, kızını kör etmesi, küçüğünü komaya sokması yerine, bacak bacak üstüne atlasını, elinde tespihi, lahmacun yemesini tercih etmez misin, buna duacı bile olmaz mısın Kamil!
***
Diyelim polissin, İstanbul’da balkondan atlayan kıdemli memur, Çeşme’de “arkadaşlar rahat yüzü görsün” diye isyan edip silahı şakağına ateşleyen “yürütme mensubu”, diyelim hiddet-şiddet-cinnet sarmalında hamile karısını öldürüp intihar eden Çevik Kuvvet, aynı gün intihar eden üç polisten birisin…
Hiç senin için canhıraş demeç, ezip ölüme sürükleyen düzene isyan, bir “gereğini yapacağız” cümlesi duyar mısın Kamil!
***
Şimdi, velev ki, hakikaten, harbiden rüşvet, yolsuzluk yok; her şey ifadelerdeki gibi, her şey komplo.
Sen öyle bir protokole; bakandan bakana, piyanodan piyangoya, yoldan yordama, böyle bir “nüfuz ağı”na sokulabilir misin Kamil!
Madem öyle, öteki “Barış Süreci” başımız üstüne de, mahdum beyden ilhamla, “Reza’nın Barış Süreci”ne zarar verme…
Haddini bil, kula kıllık etme Kamil!
