Çalım sırası Ruslar'da

13 Ara 2014

Cenevre düellosundan bu yana koşullar değişti ve top kendi argümanlarında haklı çıkan Rusya'nın ayağına geldi.

Suriye’de muhaliflerle rejimi masada buluşturan Cenevre Konferansı’nın başarısızlığa uğramasının ardından bu kez iki farklı kanaldan çözüm inisiyatifi devrede. Şam'a kalkan olan Rusya siyasi çözüm için muhalifler ve yönetimle temasta. Beri tarafta BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Halep’ten başlamak üzere ‘çatışmaların dondurulması’ üst başlığıyla mekik dokuyor. Çatışmaları dondurup müzakere zeminini oluşturmaya çalışan De Mistura, Gaziantep’te muhaliflerle, Ankara’da Türk Dışişleri ile görüştü. Buna paralel olarak Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov, Moskova’da Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ve Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) eski Başkanı Muaz el Hatib ile ön hazırlığını yaptığı çözüm planını taraflarla paylaştı. Türkiye’de SUK Başkanı Hadi el Bahra’la bir araya geldikten sonra Lübnan’da tüm siyasi parti liderleri dahil en az 20 kişiyle toplantılar yapan Bogdanov son olarak Şam’da Suriye lideri Beşşar Esad’a konuk oldu.

Peki planda ne var? Resmi olarak kimse bir şey söylemiyor. Ancak YDH’nin El Sefir gazetesinden aktardığı bilgilere göre Rusya’nın İran'la ortaklaşa ve Şam’la koordinasyon halinde hazırladığı plan şunları öngörüyor:

- Suriye devlet başkanının yetkileri kısıtlanacak.

- Muaz el Hatib başbakanlığında çoğunluğu muhaliflerden oluşan bir hükümet kurulacak. Ancak savunma bakanlığı ve ordu devlet başkanına bağlı kalacak. İçişleri'nin muhaliflere bırakılması da bir ihtimal.

- Anayasa yenilenecek.

- Meclis seçimleri için hazırlık yapılacak.

Bu plan temelinde muhaliflerle önce Moskova ardından Şam’da görüşmeler başlatılacak. Görüşmelere Hatib, Suriye içinde faaliyetlerini yürüten Ulusal Koordinasyon Kurulu lideri Hasan Abdulazim ve ulusal uzlaşı hükümetinden ayrılan Halkın İradesi Partisi Genel Sekreteri Kadri Cemil’in yanı sıra IŞİD’le ilgisi olmayan muhalif gruplar ve Kürtler davet edilecek. Esad yeni yıl tatilinin ardından planın ayrıntılarını görüşmek üzere Moskova’ya gidecek.

Rusya’nın temaslarına paralel olarak İran, Irak ve Suriye Dışişleri Bakanları Cevad Zarif, İbrahim Caferi ve Velid Muallim Tahran’da üçlü bir görüşme yaptı. Muallim siyasi çözümün yabancıların müdahalesi olmadan Suriyeliler ile Suriyelilerin diyalogunu öngördüğünü belirtti. Zarif de İran’ın müzakerelere desteğini ifade etti.

Sahada dengeler değişti
Cenevre düellosundan bu yana koşullar değişti ve top kendi argümanlarında haklı çıkan Rusya’nın ayağına geldi. Rusya’nın girişimini sahada ortaya çıkan şu koşullar ışığında değerlendirmekte fayda var:

* IŞİD Irak’ta Musul’u düşürdükten sonra daha geniş bir coğrafyada herkesin düşmanı haline geldi. IŞİD birbirine diş bileyen tarafları ortak düşmana karşı birlikte hareket etmeye zorluyor. ABD açısından da rejim devirmeye endeksli Suriye siyasetinin zemini kaydı ve öncelik değişti.

* Rejim İran ve Hizbullah’ın da desteğiyle ipten döndü. Suriye ordusu başta Şam olmak üzere Hama, Humus ve Halep’te kontrolünü arttırdı. Halep’te muhaliflerin ‘kurtarılmış bölge’ ilan ettiği alanı tamamen çevirmeye 4 km kaldı. Meyramon ile Handerat arasındaki alanı rejim ele geçirdiğinde muhaliflerin ikmal kanalları önemli ölçüde kapanmış olacak.

* Beri tarafta ABD ve müttefiklerinin ılımlı dediği kanat eridi. Bu erime 3 yolla oldu: Birincisi IŞİD ele geçirdiği yerlerde kendinden başka kimseye alan bırakmadı. İkincisi Suriye güvenlik güçleri, devrimden umudu kesen Özgür Suriye Ordusu’na bağlı gruplarla yaklaşık 30 yerde ateşkes sağladı. Yereldeki bu uzlaşma barışı getirmese de çatışmalar dondurulmuş oldu.

* Kaideci Nusra ‘emirlik ilan ettim’ dediği İdlib’te üslenmiş 'ılımlı' muhalif güçleri Türkiye sınırına doğru küredi. Aynısını 2013’te IŞİD, Rakka’da yapmıştı. IŞİD’çiler Esad’a karşı omuz omuza savaştıkları muhalif güçleri sürüp Rakka’yı emirliğin merkezi haline getirmişti.

Esad lehine gelişen bu koşullar ABD ve müttefiklerini devrim planlarını öteleyip yeni tehdide odaklanmaya itiyor. Peki, Esad şansı dönmüşken neden taviz vereceği bir yola giriyor? Ordu güçleri ilerliyor ama kaplumbağa hızında. Son aylarda morali yükselse de onlarca cephede birden savaş yürüten birlikler yorgun. Çevresel koşullar değişmeden ülkenin tamamının kontrol altına alınması hiç de kolay değil. Eğer Rusya’nın planı yürürse belki savaşı bitirmeyecek ama savaşın düzenini değiştirecek. Bu da bloklarda kaymalara yol açacak. Şam’ın ‘makul’ gördüğü muhalif güçlerin hükümete katılması, hiçbir koşulda rejimle yan yana gelmek istemeyen Nusra ve IŞİD gibi örgütlere karşı yürütülecek savaşta daha büyük bir ortaklığın önü açılacak. Yeni durum uluslararası topluma Suriye politikasını değiştirmek için manevra imkânı sunacak. Rejim, IŞİD’e karşı savaşta sergilenecek işbirliğinin Suriye’yi uluslararası topluma yeniden taşıyabileceğini umuyordu ama özellikle ABD’nin bölgesel ortakları bu fırsatı vermedi.

Burada sahadaki grupları müzakereye oturtmak kadar onların dış destekçilerini 2011'den beri sürdürdükleri vekalet savaşından vazgeçirmek de önemli. Hassaten ikna edilmesi gereken üç ülke var: Suudi Arabistan ile Türkiye-Katar ikilisi. Bu üç ülkenin ikna edilmesi sahadaki kombinezonu değiştirebilir; IŞİD, Nusra ve uzlaşmaya yanaşmayan bazı selefi gruplar ana problem haline gelir.

Birkaç ay önce ABD ile Suriye arasındaki dolaylı görüşmeleri çökerten Suudi Arabistan’ın reddi olmuştu. Al Monitor’dan Jean Aziz’e konuşan Suriyeli bir yetkilinin dediğine göre Amerikalı yetkililer Esad’ın gitmesi şartını içermeyen bir çözüm önerisine başlangıçta sıcak baktı ama sonradan Suudileri ikna edemedikleri için ‘üzgünüz’ yanıtını verdi. Ancak Suudi Arabistan’ın tutumuna etki edebilecek yeni bir gelişme yaşanıyor. O da şu: Suudiler, Suriye’deki savaşı ağırlıklı olarak Zehran Alluş’un liderliğindeki İslam Ordusu üzerinden yürütüyor. Ana karargahı Şam’a 9 km mesafedeki Duma’da olan İslam Ordusu’nun etrafındaki çember daraldıkça örgütün rejimle temas konusunda tutumu değişiyor. Al Monitor’dan Halid Ataallah’a konuşan İslam Ordusu’nun savaşçılarından Muhammed el Dumani’ye göre İslam Ordusu, Duma’daki sivil toplum örgütlerinden rejimle ateşkes müzakereleri için devreye girmelerini istedi. Halbuki Alluş düne kadar “Rejimle görüşeni asarım” diyordu. Ayrıca erzak dükkanlarının savaş ağalarının tekeline geçmesi ve savaşçıların ihtiyaçlarına öncelik tanınması nedeniyle kasımda Duma’da halk bu kez rejime değil İslam Ordusu’na karşı gösteri yaptı, çatışma çıktı, yaralananlar oldu. Bu arada Ümmet Ordusu da aynı bölgede İslam Ordusu ile savaşa tutuşmuş durumda. Kuşatılmaya ilaveten bu iki olay İslam Ordusu’nu bir çıkış yolu bulmaya zorluyor. Eğer İslam Ordusu’nun güçlü olduğu Doğu Guta ve Duma düşürse Suudi Arabistan’ın Suriye projesi de çökmüş olacak. O zaman Riyad’ı yeni bir barış girişimine ikna etmek kolaylaşacak.
Suudi Arabistan’a kıyasla Türkiye’nin duruşu daha sabit. Türkiye, IŞİD’e karşı önlemlerde de Suudi Arabistan’ın çok gerisinde. Eğer kuzey cephesini besleyen ve SUK’a ev sahipliği yapan Türkiye’ye rağmen Rus planı hayata geçerse ne olur? Büyük ihtimalle işin rengi değişir ve Ankara devam eden bir iç savaşın taşıyıcı gücü haline gelir.

paylaş