PKK-Türkiye Çatışması Esad ve İran'a Yarayacak

05 Ağu 2015

PKK ve Türkiye'nin çatışma ortamına geri dönme kararı, iki tarafın da bölgesel çıkarları göz önüne alındığında, büyük bir hata. Hem PKK hem de Türkiye kendi bindiği dalı kesiyor...

PKK ve devlet arasındaki ateşkesin sona erdirilmesi hem PKK’nın hem de hükümetin bölge politikasının altını oyacak bir gelişme.

Hükümet PKK’ya yüklenerek milliyetçi oyları devşirmeyi, HDP’yi zayıflatmayı amaçlıyor olabilir fakat bu politika Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta kendi ayağına kurşun sıkması demek.

Aynı şekilde PKK’nın da Türkiye ile yeniden çatışmanın içine girmesi, 2014 yılından bu yana hem bölgede hem de uluslararası arenada elde ettiği kazanımlarını zora sokabilir.

Çatışmanın hükümetin bölge politikası için yaratacağı komplikasyonlarla başlayalım.

Türkiye günlerdir kuzey Irak’taki PKK hedeflerini bombalıyor.

PKK’nın bölgedeki gücünün kırılmasının IŞİD’i güçlendireceği aşikar.

IŞİD’in ilerleyişi karşısında en etkili savaşı PKK’ya bağlı Kürt birlikler yürüttü.

Kürtler Suriye’de, Amerika’nın başını çektiği IŞİD karşıtı koalisyonun kara gücü gibi hareket ederek IŞİD’e en büyük darbeyi indirdi.

PKK’nın ve onun Suriye kolu PYD’nin zayıflaması demek IŞİD’in bölgede güçlenmesi anlamına geliyor.

Fakat meseleye hükümetin bakış açısıyla bakıldığında çok daha vahim bir durum var.

PKK/PYD’nin zayıflatılması Türkiye’nin yıllardır devirmeye uğraştığı Esad rejiminin güçlenmesi anlamına da geliyor.

Nasıl mı?

Başa dönelim.

PYD çatışma başladığından bu yana rejimi hedef almamakla, hatta rejimle ortak hareket etmekle, muhalefete katılmamakla suçlandı.

PYD’nin Suriyeli muhaliflere katılmamasının önemli nedenlerinden bir tanesi Türkiye.

Ankara, Suriyeli muhalifler üzerindeki etkisini kullanarak PYD’ye bağlı Kürtleri muhalefetin dışında tuttu ve PYD’ye karşı Barzani’nin desteğiyle oluşturulan Kürt Ulusal Konseyi’ni destekledi.

Robert Ford 2012’de Amerika’nın Suriye nezdindeki büyükelçisiydi.

Şu anda benim de çalıştığım Ortadoğu Enstitüsü’nün (Middle East Institute) uzmanlarından bir tanesi.

Enstitü’de yaptığımız bir toplantıda konuya ilişkin şunları söyledi Robert Ford:

‘PYD 2012’de Avrupa’da düzenlediğimiz Suriye toplantısına Suriye muhalefeti saflarında katılmak istediğini söyledi. Ankara’nın baskısıyla PYD’nin katılmasına izin vermedik. Şimdi ise yepyeni bir Kürt gerçeğiyle karşı karşıyayız.’

Oysa eğer PYD çatışmanın başından itibaren muhaliflerin safına çekilseydi savaşın seyri farklı olabilirdi.

Ankara aynı hatada ısrar ediyor.

PYD’yi izole etmeye çalışarak Kürtleri rejimin ve İran’ın eksenine itiyor.

Kürt haber kaynakları Haziran ayında, PYD’nin askeri kolu ile Celal Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve İran Devrim Muhafızları arasında Süleymaniye’de bir toplantı yapıldığından bahsediyor.

Medyanın aktardığına göre İran, PYD’ye, rejim saflarında savaştığı takdirde rejime verilen her türlü desteğin onlara da verileceği ve özerklik vaadinde bulunmuş.

İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin son haftalarda ‘Senendec’den, Erbil’e tüm Kürtleri savunmaktan’ bahsetmesi, İran Genel Kurmay Başkanı’nın Türkiye’nin PKK’ya karşı yürüttüğü operasyonları eleştirmesi bu çerçevede okunabilir.

Bu tehlikeli bir gelişme.

PYD’nin rejim eksenine kayması Suriye’deki çatışmayı uzatacak, IŞİD gibi radikal grupları güçlendirecek bir faktör.

Türkiye, Amerika’nın IŞİD’e karşı PYD ile kurduğu işbirliğinden rahatsız oldu.

Fakat PYD’nin Batı eksenine kayması PYD’yi Suriye’de yapıcı bir aktör haline getirdi, Türkiye’nin de desteklediği Özgür Suriye Ordusu ile işbirliğinin önünü açtı.

Oysa İran ile yapılan Süleymaniye toplantısının ardından ortaya çıkan gelişmeler bunun tam tersi yönünde.

Geçen hafta PYD’nin, Özgür Suriye Ordusu’na bağlı birliklerin Kobani’den çıkmasını istediği söyleniyor.

İran resme daha fazla müdahil oldukça bu türden gelişmeleri daha sık göreceğiz.

Melesenin PKK/PYD için ne anlam ifade ettiğine gelince...

Türkiye ile yeniden çatışmayı başlatmak PKK için de stratejik bir hata.

PYD, IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinin ardından IŞİD ile giriştiği mücadele sayesinde tüm dünyanın takdirini kazanmıştı.

Batı medyası hergün PYD’nin kadın militanlarının boy boy resmini yayımlıyor, PYD’yi seküler, azınlık ve kadın haklarına saygılı ilerici bir Kürt hareketi, IŞİD’in panzehiri olarak lanse ediyordu.

Avrupa parlamentolarında, Amerikan Kongresi’nde PKK’yı terör listesinden çıkarma tartışmaları yaşanıyordu.

PKK Türkiye ile çatışarak tüm bu kazanımları riske atıyor.

IŞİD’e karşı mücadelesiyle Batı nezdinde edindiği meşruiyetin altını oyuyor.

PKK ve Türkiye’nin çatışma ortamına geri dönme kararı, iki tarafın da bölgesel çıkarları göz önüne alındığında, büyük bir hata.

Bu çatışmadan en çok İran ve Esad rejimi kâr sağlayacağa benziyor.

Hem PKK hem de Türkiye kendi bindiği dalı kesiyor...

 

paylaş