- Birgün
Çin ile girdiği sıkı işbirliği ülkeyi ABD’nin hedefi haline getirdi. Dolayısıyla ülkedeki mevcut istikrarsızlık ABD’nin işine geliyor. Öyle ki ülkeden koparılarak kurulacak Belücistan devleti bile masada. Bu devletin kurulması İran için de sorun olacak…
Pakistan’ın Pencap eyaletinin başkenti Lahor'da bir lunaparkta düzenlenen saldırıda 70 kişi yaşamını yitirdi, 400’e yakın kişi de yaralandı. Çökmekte Olan Uluslar Kategorisi’nde üst sıralarda yer alan Pakistan için bu sıradan bir olay maalesef. Yan sütunda ülkedeki şiddet eylemleri ile can kayıplarının küçük bir dökümünü çıkardım. Ona bakıldığında bu eylem de, can kaybı sayısı da Pakistan ölçülerinde, - söylemesi çok kötü elbette ama-, önemsiz sayılabilir.
Pakistan neden böyle?
Öncelikle 187 milyon nüfuslu devasa bir ülke olduğunu, bünyesinde çok farklı etnik topluluklar barındırdığını, bu nedenle henüz “milletleşemediği”ni, dolayısıyla ciddi etnik çatışma riski bulunduğunu, giderek parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirtmekte yarar var. Bu yapısı nedeniyle, karşısına aldığı herhangi bir gücün hedefi olabilecek bir ülke Pakistan. Bir zamanlar “yakın müttefik” olduğu ABD’nin de, bir zamanlar kurup beslediği Taliban’ın da hedefi olması buna örnektir.
Pakistan İstihbaratı (ISI) özellikle İslamcı Ziya ül Hak döneminde Afganistan’da Pakistan kaynaklı/destekli bir İslam yayma hayalini kurdu. Sovyetler Birliği’nin varlığını gerekçe göstererek hem mücahitleri destekledi hem de onların içinden çıkan Taliban’ı finanse etti. Yanı başında tabii ki Suudi Krallığı da vardı. Ziya ül Hak bunları yaparken destekçisi ABD idi. Pakistan’ın mali desteğiyle bölgeye doluşturulan cihatçılar yüzünden Peşaver , Vahhabiler ile Selefi grupların karargahına dönüştü. Afganistan’a dünyanın çeşitli bölgelerinden giden çihatçılar Pakistan’ın “yol vermesiyle” gerçekleştirdiler bunu. Bugün Türkiye’ye yapılan suçlama da bunun benzeri: Dünyanın hemen yerinden cihatçılar Türkiye’nin izniyle Suriye’ye giriyorlar.
Pakistan Peştunlar üzerinden Afganistan’da etkili olmaya çalıştı. Bunu bir süre başardı da. Afganistan’da kendi denetiminde bölgeler oluşturma çabası, “terör”ü de “terörist örgütleri” de desteklemeye kadar vardı. Ancak öyle ki, kendi sınırları içinde de Afganistan’a yönelik faaliyetine izin verdiği Pakistan Talibanı daha sonra Pakistan’dan bağımsız hareket etmeye başlayıp kontrolden çıkınca Svat vadisinde neredeyse özerk bir güç haline geldi. Silahlandırdığı, paraya boğdu, bir başka egemen ülkeye girmesine olanak sağladığı güç şimdi canını yakan bu güç işte.
2009 yılının Şubat ayında Pakistan’ın kurup desteklediği Tehrik-i-Taliban harfeketi, hükümetle ters düşünce Svat vadisinde 30 Pakistan polisi ile askerini rehin aldı. Örgüt Svat vadisinde Şeriat kanunlarının ilan edilmesini istiyordu. O kadar güçlüydü ki örgüt, Pakistan hükümeti bu öneriyi kabule etmek zorunda kaldı.
ABD ile müttefiklerinin, Afganistan hükümetiyle birlikte gerilettiği Afganistan’daki Taliban da Pakistan’ın Veziristan eyaletine çekildi. Burası 10 yıldan fazadır Taliban’ın kalesi durumunda. Orada özerk bir Taliban Cumhuriyeti var bile denebilir. 2006’da Taliban orada “bağımsızlık” ilan etti çünkü. Veziristan’da hala Pakistan’ın bir kontrolü yok. Beslediği örgüt kendi toprağını almış oldu Pakistan’dan.
Bombaların hedefi kim?
Eylemcilerin hedefinin çoğunlukla rakip mezhebin mensupları olması “ülkeyi işgal eden yabancı güçlerden” çok Pakistan halkının saldırıların kurbanı olduğunu gösteriyor. Bunu neden yapıyor bu saldırganlar? Amaçları ne?
ABD’nin Pakistan’ı parçalama niyetinde olduğu bir sır değil. Pakistan’ın Belucistan bölgesinin ayrı bir devlet olmasına ilişkin Amerikan planları var. Belucistan’ın kurulması İran için de rahatsız edici bir gelişme olacak. CIA’in 2000 yılında yayınladığı bir raporda Pakistan’ın 2015’de daha parçalı, uluslararası yardıma daha muhtaç hale geleceği öngörülüyordu. 2025 yılına kadar Pakistan’dan bir Belücistan (yanı sıra küçük ‘devletler’ ) çıkma olasılığı çok yüksek bu yüzden. Bunun yolu ülkedeki mezhep savaşının yaygınlaştırılmasından geçiyor. Bombaların bu kadar sık patlamasının nedeni bu. Ayrışmayı hızlandırmak, küçük devletçiklere dönüşmek her patlayan bombayla daha da yakınlaşan hedefler durumunda.
Pakistan kaça bölünür?
Bugünkü istikrarsızlık emperyal güçlerin müdahalesiyle de eğer derinleşirse ülkenin bölünmesi gündeme gelebilir. Peştunlar kuzeybatıda, Beluçlar güneybatıda çoğunluktalar. Güneydoğuda Sindhiler var, (idam edilen Başbakan Zülfikar Ali Butto bir Sindhi bu arada) geriye kalan bölgelerde de Pencaplar var. Bunlardan ilk kopacak olanlar Beluçlar olur herhalde. Çünkü 1947’de zorla Pakistan’a dahil edildiler. O zamandan beri huzursuzlar. Peştunlar ise uzun zamandır hem ABD’nin hem de Pakistan hükümetinin hedefi durumunda bu onlardaki ayrılma isteğini körükleyen bir gelişme. Dörde bölünme ihtimali olan bir ülke Pakistan.
ABD, Pakistan'a Taliban’ı, sonrasında El Kaide’yi desteklediği için (sanki kendisi desteklememişti) güvenmediğini defalarca açıklamış, şimdinin Başkan Yardımcısı Joe Biden, senatörken Pakistan’a "ABD askeri konuşlandırılsın" önerisinde bulunmuştu. Şu an, Pakistan hükümetinin isteksiz bir biçimde onaylaması sonucu ülkede 70’den fazla ABD danışmanı var.
Pakistan’ın Çin ile çok yakın siyasi, ekonomik bağının olması ABD için hedef olmasına yeter. ABD, ülkeyi zor duruma düşürecek “moral” bir savaş da sürdürüyor örneğin. Ülkedeki etnik toplulukların her birinin bir devleti olması gerektiğini savunan bir çok ABD “Think Tank”ı Pakistan’ın aniden çözebileceğini ileri sürüyor örneğin.
“Terör”ü desteklemek
Pakistan’ın komşu ülkelerle sorunu çözme(!) yöntemi pek alışıldık değil. Örneğin Hindistan’la başta Keşmir olmak üzere bir çok konuda sorun yaşıyor. Eski Devlet Başkanı Perwez Müşerref, 1990’lı yıllar boyunca Pakistan’ın Hindistan’a karşı mücadele eden 13’den fazla “terör örgütü”nü desteklediğini açıklamıştı.
Parçalanırsa ne olur?
Felaket olur. Çünkü Pakistan nükleer bir güç. Ülke parçalanırsa doğan boşluğu cihatçılar dolduracak. 187 milyon nüfuslu ülkenin 100’den fazla nükleer silahı var. Bunların İslamcıların elinde olması neredeyse “dünyanın sonu” demek.
Pakistan hükümeti “terör örgütlerini” desteklemenin nelere mal olduğunu fark etmiş durumda. Çabaları şimdi ülkeyi bu beladan kurtarmak. Başarabilir belki ama zor, kanlı bir süreç bekliyor ülkeyi. Terörü durdurmayı başarabilse bile artık mezheplerin birbirlerine yönelttiği “etnik şiddet”i nasıl durduracak işte bu yanıtı çok zor bir soru.
Başka ülkelerin başkentlerindeki camilerde namaz kılma heveslileri Pakistan’ı iyi izlesinler. Kendilerini görebilecekleri bir “ayna” durumunda bu talihsiz ülke.