- ABC Gazetesi
Suriye’deki Kürtler konusu son günlerde hemen her gün gündeme geliyor. Hatta bazı kesimler AKP rejiminin Suriye politikasının değişme yönelimini PYD’nin bölgede güçlenmesine bağlıyor. Bu amaçla da Vatan Partisi'nde kümelenmiş eski askerlerin Suriye’ye gönderildiği de iddia ediliyor.
Yani 24 milyon nüfuslu Suriye halkından çekinmeyen ve her türden kirli yöntemlerle 5 yıldır savaş ortamını besleyen AKP, 1 milyon 150 bin civarında nüfusa sahip, 20-22 bin askere sahip Kürt silahlı grubundan çekinerek politika değiştirmiş oluyor.
Bu tür iddialar ya da girişimler Suriye’yi gerçekte hiç tanımayan, Suriye gerçekliğini bilmeyen, ortamlardan siyasal çıkar bekleyen kaotik yapılar tarafın seslendiriliyor.
Çok temel bir gerçeği belirterek konuya girmek gerek. Suriye Kürtlerinin %60’ı Şam merkezde ve Halep merkezde yaşarlar. Kırsalla ilişkileri sınırlıdır ve genellikle kamuda ya da serbest ticaret işleriyle uğraşırlar. Ağırlıklı kesimi BAAS partisinin üyesidir. Sisteme entegre olmuşlar ve sistemle barışık durumdalar. Devlette önemli görevler üstlenen Kürtlerin oranı çok yüksektir.
Savaş öncesi yapılan istatistiklerde Suriye ordusunun %20’si Kürtlerden oluşmaktadır. Suriye'de yaşayan Kürt halkı sistemle bütünleşmiş ve Suriye yönetimi tarafından ötekileştirilmemiş, tersine benimsenmiştir. Tarihte Kürt nüfusun yoğunluklu yaşadığı bu kentlerde Kürt halkı ile devlet yapısı arasında hiçbir çatışma yaşanmamış, tek bir kurşun dahi sıkılmamıştır. BAAS partisi farklılıkları ortak ulus ekseninde benimsemiş, yurttaşlık kavramını oturtarak, ulusal bilinci ortaya çıkartmıştır. Bu nedenledir ki Suriye devleti 6 yıla yaklaşan bir süreçtir direnebilmiş, 100 bin civarında askerini kaybetmesine rağmen ordu dağılmamış, bütünlüğünü koruyabilmiştir.
Suriye halkının Emperyalizme ve gericiliğe karşı 5 yılı aşkın bir süredir sürdüre geldiği direnişin başka bir nedene bağlamak mümkün değildir. Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve ABD’nin her türden kirli yöntemlerle, tonlarca dolar harcayarak gerçekleştirdikleri saldırıların karşısında direnerek, yüz binlerce ruh hastası cihatçı ile baş edebilmiştir.
Toplumun tüm kesimleri bu savaşı ulusal kurtuluş savaşı olarak algılamış ve vatan savunmasında aktif yer almıştır. Türkmenler, Çerkezler, Ermeniler, Kürtler ve diğer etnik yapılar devletin yanında durmuş, radikal İslamcı cihatçı yapıların şeriat özlemlerine karşı kendi özgür yaşamlarını savunmuşlardır.
Suriye halkı ağır bedeller ödeyerek bu savaştan kazanımla çıkmıştır. Ulusal birliğini koruyarak, ulus bilincini öne çıkartarak, hemen her kesimi bu süreçte aktifleştirerek başarı kazanmıştır. Kuşkusuz Aleviler dışında hemen her kesimden çok az oranlarda da olsa, gerici güçlere değişik gerekçelerle katılım olmuştur. Bu durum etnik ve mezhepsel yapıların devletin yanında durduğu gerçeğini değiştirecek oranda asla olmamıştır.
ÇOĞU ŞEYH SAİT İSYANI SONRASI TÜRKİYE'DEN KAÇAN KÜRTLER
Haseki ve Halep kırsalında Toplam Kürt nüfusun % 40’ı yaşamaktadır. Yani 500 – 600 bin civarında Kürt nüfus bu bölgede yaşamaktadır. Nüfusun diğer ağırlıklı kesimini ise Araplar oluşturmaktadır. Özellikle Türkiye sınırına yakın bölgede yaşayan Kürtlerin önemli bir bölümü Türkiye’deki Şeyh Sait ayaklanmasından sonra kaçan ve buralara yerleşen Türkiyeli Kürtlerden oluşmaktadır. Kimliksiz denilen, 150-200 bin civarında nüfusa ulaşan bu kesim kırsalda yaşamaktadır.(Daha sonraki süreçte bu insanlara da kimlik verilmiştir.) PYD ağırlıklı olarak bu bölgede yaşayan Kürt halkı içerisinde örgütlü bir güçtür. Siyasi olarak toplam Kürt nüfusun %20’lik bir kısmını temsil etmektedir. Suriye devleti ile savaş sürecine kadar yaşadıkları hiçbir fiili çatışma yoktur. Zaman zaman bölgede yaşayan Arap aşiretlerle çatışmalar yaşanmıştır. Ancak bu çatışmalarda devlet aralayıcı olarak yer almıştır.
Suriye devleti çatışmaların ilk başladığı süreçte toplumun değişik kesimlerini silahlandırarak, kendi bölgelerine yapılan saldırılarda ordu gelene kadar savunmalarını istemiştir. Katana'da Hıristiyanları, Kesab ve Halep'te Ermenileri, Alevileri, Bazı Sünni aşiretleri ve Kürtleri silahlandırmıştır. Silah verdiği her kişiye de 20 bin Suriye lirası maaş bağlamıştır.
PYD'NİN TUTARSIZ TAVRI
Bu bilgiler ışığında baktığımızda PYD gerçekliğinin Suriye sürecinde belirleyici bir rol üstlenebileceğini söyleye bilir miyiz? PYD bu süreçte siyaseten çok tutarsız tavırlar koymuş, zaman zaman Türkiye ile ilişkiler geliştirirken, kimi zamanda ABD ve ÖSO gruplarıyla dirsek temasında olmuştur. Ruslardan silah alırken aynı zamanda ABD askerleri ile de operasyona çıkabilmiştir. Bu tutarsız tavırları gelecekte duruşlarına ilişkinde kaygılar oluşturmuştur. Tüm bu tartışmalar PYD’nin bu karmaşık ve tutarsız duruşundan kaynaklanmaktadır.
Suriye sürecini bütün bir Suriye halkı belirleyecektir. Suriye halkı direnişi ve mücadelesi ile kazandığı özgürlüğünü, emperyalist işbirlikleri ile riske atarak, yeni egemenlik alanları edinme sevdalarına asla izin vermeyecektir. Özgür ve demokratik bir Suriye bütün bir halkın ortak bir talebi olarak şekillenecektir.