- ABC Gazetesi
Suriye savaşının sona yaklaşmasıyla sirlikte, silahlı Kürt gruplarla sorunların başlayabileceğini daha önce değişik zamanlarda yazmıştım.
Savaşın yoğun şekilde yaşandığı dönemde, gerek Suriye devlet güçleri gerekse silahlı Kürt grupları kendi alanlarında ciddi bir varlık mücadelesi verdikleri için hiç kimse birbirine dokunmadı. Dokunmadığı gibi, Suriye devleti savaşın başlarında, pek çok kesim gibi ağırlıklı olarak sınır bölgesinde yaşayan Kürtleri de silahlandırarak saldırılarda bölgelerini korumalarını istedi.
Yerel güçleri silahlandırmak önemli bir savunma politikasıydı. Suriye devleti Alevileri, Hıristiyanları, Ermenileri, bazı Sünni aşiretleri silahlandırırken, Türkiye sınırına yakın bölgelerde yaşayan Kürtleri de silahlandırdı. Silah verdiği her kişiye aynı zamanda 20 bin Suriye lirası maaş da bağladı. Böylelikle silahlı Kürt hareketi kendi yerleşim alanlarına dönük saldırılarla mücadele etmeye, yaşam alanlarını korumaya yöneldi.
Kürtler bu savunma görevlerini başarıyla yaptılar. Türkiye bu güçlerin sınırdaki varlıklarından dolayı sürekli tedirgin oldu, yer yer denetlemeye ve kontrol altında tutarak, ÖSO’nun bir parçası haline getirmeye çalıştı.
Suriye'deki silahlı Kürt hareketi YPG/PYD ilk başlarda kendi yaşam alanlarını savunurken gösterdikleri başarıyla ve bu süreçte ABD’nin açık desteğiyle daha da güçlenerek, 20 bine yakın bir savaşçısı olan askeri bir güce ulaştı. Özellikle ABD’nin yıllardır giremediği Suriye topraklarına bu guruplar üzerinden girerek askeri etkinlik alanı elde etmeyi istemesi sonucu bu ülkediki silahlı Kürt grubu farklı bir noktaya geldi. Suriye ordu güçleri ile PYD- YPG arasında değişik zamanlarda yaşanan küçük çaplı çatışmalar, Haseki savaşıyla belli bir boyut kazanarak çok daha önemli bir noktaya geldi.
Suriye devleti emperyalist ve gerici güçlerin Suriye sahasına yönelttikleri çok uluslu cihatçı terör gruplarıyla yaşamsal bir savaşa girdiği ve önemli bir kazanım sağladığı bir süreçte YPG ve PYD’nin ABD desteğindeki silahlı varlığını Suriye ordu güçlerine yöneltmesi dikkat çekicidir. YPG’nin Haseki kentinin kontrolünü ele geçirmek amacıyla ordu güçlerinin mevzilerine saldırması, erken bir çatışmanın yaşanmasına neden oldu.
Suriye Devlet Başkanı' Beşar Esad'ın Suriye'de yaşayan Kürt halkını “yurtsever gördüğünü” açıklayarak, savaşın sonlanması noktasında daha “demokratik bir Suriye için halka gideceklerini” ifade etmesine rağmen, ABD’nin açık desteğindeki PYD ve YPG’nin Suriye kentlerine ele geçirmek amacıyla ordu birlikleri ile çatışması yanlış bir hamledir. Bu hamle Kürtleri 6 yıllık Suriye savaşının kaybedeni noktasına getirecek kadar tehlikeli bir adımdır.
Kürtlerin bölgede ki yaşam alanlarını ve bölgede yaşayan diğer değişik kesimlere ilişkin daha önce çok kez yazmıştım. Sağlıklı değerlendirme yapabilmek için şimdi bir kez daha Suriye de yaşayan Kürtlerin genel yapısına bakalım.
Suriye’de Kürtler Nerede ve Nasıl Yaşar?
Suriye’de yaşayan Kürtler konusunda değişik iddialar vardır. Suriye nüfusunun 23 milyon olduğunu düşünürsek bu oranın % 6-7’sini Kürtler oluşturmaktadır. Yaklaşık olarak 1 milyon 300 bin olarak kabul edilen Kürt nüfus Suriye’de Araplardan sonra ikinci büyük kesimi oluşturmaktadır.
Suriye’deki Kürt nüfusu bütünleşik bir coğrafyada yaşamamaktadır. Suriye’de Kürt nüfusu ağırlıklı olarak birbirleriyle toprak bağlantısı olmayan üç bölge ile büyük şehirlerde yaşamaktadır. Suriye’deki Kürt nüfusun yüzde 30’unun Afrin civarında, yüzde 10’unun Aynel Arap (Kobani) bölgesinde, yüzde 40’ının Cezire de denilen Kamışlı bölgesinde yaşadığı bilinmektedir.
Ancak Suriye Kürtlerinin bir kısmı, yaklaşık olarak 150-200 bin kadarı, Suriye’nin yerlisi olmayıp çoğunlukla Türkiye ve Irak’tan gelenlerden oluşmaktadır. Özellikle Kamışlı bölgesinin büyük kısmı sonradan Suriye’ye göç eden Kürtlerden oluşmaktadır. Suriye’deki Kürtler yoğun olarak Haseki, Aynel Arap/ Kobani,
Afrin ve Halep merkezinde oturmaktadırlar.
Haseki, Kürt nüfusun en yoğun yaşadığı kenttir. Nüfusunun yaklaşık olarak 1 milyon 500 bin olduğu belirtilen Haseki Suriye’nin büyük kentlerinden birisidir. Dört ilçesi ve on altı nahiyesi olan Haseki’nin 1683 adet köyü bulunmaktadır. Haseki bölgesi (yani Cezire), Osmanlı döneminde göçebelerin otlak alanları olarak kullanılmaktaydı. Bölge kışın Kürt aşiretlerinin yazın ise Arap aşiretlerinin otlaklarıydı.
Milli, Halemban, Dekuri, Kiki, Tatar, Harp, Muammere, Karaçine aşiretlerinin bu bölgede oba kurdukları bilinmektedir. Ayrıca Arap, Tay, Şammar, Şerabi, Baggara, Cura ve Cubur aşiretlerinin bölgede yaşadığı, tarımla uğraştıkları da bilinmektedir. Aşiretler arasındaki dengede Bedevi Arap aşiretlerinin daha üstün oldukları; Milli Kebir, Harp gibi aşiretlerin Şammar aşiret reislerine vergi verdikleri belirtilmektedir.
Arap aşiretlerinin büyük ölçüde geçmişte yaşadıkları bölgelerde bugün de yaşadıkları görülmektedir. Arap aşiretlerinden Şammar aşireti, Haseki vilayetinin kuzeydoğu ucunda yüzlerce köyde yaşamaktadır. Bölgede bulunan ikinci büyük Arap aşireti ise Tay aşiretidir. Bu aşiret Haseki merkezden Kamışlı merkezin çevresine çepeçevre yerleşmiştir ve 200.000’e ulaşan bir nüfusa sahiptir. (Aşiretin 640’lı yıllarda ilk olarak İyad bin Ganem’in bu bölgeyi Bizans’tan ele geçirdiği dönemde geldiği ifade edilmektedir).
Bölgede bulunan üçüncü büyük aşiret ise Cubur aşiretidir. Advan aşireti ise Rasulayn’ın batısı ile güneyinde 12.000 civarında nüfusa sahip bulunan bir aşirettir. Harp aşiretinin ise Resulayn’ın doğusunda 10.000 civarında nüfusu bulunmaktadır. Bölgede dağınık olarak yaşayan Şerabeyn aşiretinin tarihi ilk İslam fetihlerine kadar gitmektedir. Baggara aşiretinin ise 10.000 kadar nüfusu ile Resulayn çevresinde yaşadığı belirtilmektedir.
II. Abdülhamid döneminde bölgeye göçebe Kürt aşiretleri yerleşmeye başlamışlardır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Fransız mandasında Suriye devletinin kurulması ile aşiretlerin göçü yasaklanmışsa da, Türkiye’den aşiretlerin Suriye’ye göçü devam etmiştir (Bu süreçten sonra Haco Ağa Heverkan aşiretinden 400 aile ile birlikte 1926’da Suriye’ye göç ederek bölgeye yerleştiği belirtilmektedir). 1950’li yıllarında Suriye devleti göç edenlere karşı tedbir almış ve 1945 öncesinde Suriye’de yaşadığını ispat etmeyen 120.000 Kürt’ü, 1962 yılında vatandaşlıktan çıkarmıştır.
Suriye’de kimliksiz oldukları ifade edilen Kürtler, Suriye’nin yerleşik halkı olmayıp ağırlıkla Türkiye’den değişik nedenlerle göç edenlerdir. Daha önce vatandaşlık hakkı bulunmayan ve sayıları tahminen 200 bin olduğu ifade edilen bu kesimlere de 2011’de vatandaşlık hakkı verilmiştir. Haseki bölgesinin etnik dengesi yüzde 60-63 Arap, 25-30 Kürt, sonrasında ise sırayla Süryaniler, Ermeniler ve Çeçenlerden oluşmaktadır.
Kürtlerin önemli bir kısmı da Halep ilinde ve bağlı ilçelerde yaşamaktadır. Beş milyona yakın nüfusu olan Halep Suriye’nin Şam kentinden sonra en büyük ilidir. Aynel Arap ve Afrin ilçesi Halep kentine bağlıdır. Afrin ilçesi Halep kent merkezi dışında en fazla Kürdün yaşadığı merkezdir. İlçe nüfusu 2004 sayımlarına göre 172.095 kişidir. Bunun yaklaşık 70.000’i Afrin merkezde yaşamaktadır. Nüfusun çoğunluğunu Kürtler oluşturmaktadır. Afrin kırsalında Sünni Araplar bulunmaktadır. İlçeye bağlı 300 köyde ise yaklaşık 200 bin insanın yaşadığı belirtilmektedir. Kürt nüfusun yoğunlukta olduğu bölgede, Araplar, Çerkezler ve Türkmenler de yaşamaktadır.
Halep kentinin bir diğer ilçesi olan Aynel Arap 120 adet köye sahiptir. Merkez nüfusu 80 bin olan ilçenin köylerde yaşayan nüfusunun ise 45 bin civarında olduğu belirtilmektedir. Aynel Arap’a bağlı üç ilçe ile birlikte toplam nüfusunun 192 bin civarında olduğu resmi kaynaklarca ifade edilmektedir. Aynel Arap’ta Kürtler çoğunlukta bulunurken diğer iki nahiyesinde Tay aşiretine mensup Araplar yaşamaktadır.
Suriye’de Kürt nüfusu büyük şehirler dışında yoğun olarak Suriye’nin kuzeyinde birbiri ile bağlantısı olmayan Afrin- Aynel Arap-Kobani ve Haseki bölgelerinde yaşamaktadırlar. Ancak bu bölgede Kürt nüfusun % 40-45’i yaşarken geri kalan nüfus ise büyük şehirlerde dağınık olarak yaşamaktadır. Ayrıca, Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelerden farklı olarak Kürtler Suriye’de daha şehirlidir.
Kürtler Suriye’nin asli unsurudur
Her ne kadar bölgesel güçlerin etki ve yönlendirmesiyle Suriye devlet güçleri ile Kürt silahlı gruplar arasında dönemsel çatışmalar yaşansa da Kürt halkı Suriye de yaşayan diğer halklarla birlikte daha demokratik bir zeminde yaşama kararlılığındadır. Yaşanan bu çatışmalar Suriye de yaşayan Kürtlerin ağırlıklı bir kısmını ciddi olarak rahatsız ediyor. Özellikle Şam merkeze yaşayan ve toplam Suriye de yaşayan toplan Kürtlerin yarıya yakın bir nüfusunu oluşturan kesim, bu çatışmaların bir an önce durdurulmasını istiyor.
Ağırlıkla Türkiye’den göç eden Kürtlerin içinde yer aldığı PYD ve türevi örgütlerin, güdümlü siyasal tavırları Suriye halkında karşılık bulmayacak ve ABD, Barzani ve AKP iktidarıyla çıkılan yolda başarısız olunacaktır. Bilinmelidir ki Suriye’de Kürtlerle Kürt olmayanlar arasında doğal bir sınır yoktur. Kürt bölgesi ya da Arap bölgesi yoktur. Suriye halkı vardır.
Suriye’nin yaşadığı tarihsel süreçten, fırsat yaratmaya ve devrim üretmeye çalışan milliyetçi refleksleri canlandırmaya çalışan hiçbir yaklaşım sonuç alamayacaktır. ABD desteği ile özgürleşme mücadelesi verildiği iddiası tam bir siyasal aldatmacadır. Emperyalist ve gerici güçlerin bölgede egemen olma ve etkinlik alanları yaratma girişimine payanda olmaktır. Yeni bir saflaşma süreci yaşayan dünya da ve bölgemizde Kürt Siyasi hareketi doğru yerde durmalı ve emperyalist, gerici planları hareket zemini olmamalıdır.
Savaştan zaferle çıkacak bir Suriye’nin daha demokratik ve paylaşımcı, özgürlükçü, kapsayıcı olacağı açıktır. Bu değişimi açıklanan yeni anayasa görmek mümkündür. Suriye Arap Cumhuriyeti olan ismini Suriye Cumhuriyeti olarak değiştirmeyi de içeren Yeni anayasa ile Suriye de halklar demokratik bir zeminde yaşama olanağı bulacaktır. Yaşanan karmaşık siyasal konjonktürde silahlı Kürt hareketi Suriye gerçekliğinde hata yapmamalı ve halklar arasında yeni bir çatışmanın fitilini ateşlememelidir.