- Yakın Doğu Haber
2015’te Suriye’nin 'omlet' olmasından memnuniyet duyan İsrail, Lübnan’ın güneyinde Hizbullah, Suriye’nin güneyinde ise Suriye ve İran güçleri arasında kendisini tost gibi hissediyor.
Suriye’nin son iki yılında yaşanan gelişmeler, ‘omletten yumurta yapılabileceğinin’ ispatı oldu.
“Biz Suriye’nin eskisi gibi birleşik bir devlet haline gelmesine şans tanımıyoruz. Suriye artık omlet oldu. Omletten de bir daha yumurta yapamazsınız.”[1]
Bu açıklama dönemin İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon’a ait.
Bu sözlerle Suriye’ye dayatılan savaşın hedefini ve bu hedefe ulaşmış olmaktan duyulan memnuniyeti açıklayan İsrail, şimdilerde Amerika ile Rusya’nın Suriye’nin güneyi konusunda yaptığı anlaşmadan dolayı büyük kaygı içerisinde.
Suriye nasıl omlet oldu?
Aslında bu açıklamanın yapıldığı 2015 Temmuzunda Suriye’de Moşe Yaalon’u haklı çıkaran bir durum söz konusuydu.
Çünkü her ne kadar Amerika 12 Eylül 2014’ten sonra Suriye’de rejim devirmeyi öncelik olmaktan çıkarıp terörle mücadeleyi öncelik olarak belirlemiş olsa da 2011’den beri desteklenen silahlı gruplar sayesinde Suriye’nin toprak bütünlüğü tartışmalı hale gelmişti.
Elbette Suriye'deki bazı köylerin, kasabaların, ilçelerin, il merkezlerindeki mahallelerin hatta Rakka örneğinde olduğu gibi bir ilin tamamının devlet kontrolünden çıkarılması, 2015 yılına özgü bir durum değildi.
2015 yılını farklı kılan husus, Suriye devletinin kontrolünü kaybettiği bölgelerin devletçiklere dönüşmeye ve bu devletçiklerin de Amerikalılara ‘Yapısöküm stratejisi’[2] adı altında yeni bir ‘çözüm modeli’ ilham etmeye başlamasıydı.
Çünkü IŞİD’in 2014’te ilan ettiği ‘Hilafet devleti’ 2015’te gücünün zirvesine ulaşmış; PYD, kantonlarını federasyona dönüştürme hazırlıklarına başlamış; Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın desteklediği ‘Fetih Ordusu’ da ele geçirdiği İdlib’de emirlik kurarak Halep ve Lazkiye yönünde saldırıya geçmişti.
İsrail’e 2015 Temmuzunda ‘Suriye’nin artık omlet olduğunu ve yeninden yumurta haline gelemeyeceğini’ düşündüren şey, sadece askeri sahadaki şartlar değil; ağırlıklı olarak Türkiye’nin tutumuydu.
Zira Suriye’ye karşı savaşı destekleyen ülkeler arasında Suriye’nin bölünmesinden kaygı duyan tek ülke Türkiye’ydi; ancak Türkiye de Körfez’deki müttefikleriyle birlikte Suriye’nin parçalanmasını hızlandıran adımlar atıyordu.
Çünkü Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte Amerika’yı yeniden Şam’a karşı savaşa zorlamak için ‘Fetih Ordusu’ projesi içerisinde yer almış ve bir Suudi diplomat bu durumu “ABD’nin bizimle beraber hareket etmesini sağlamanın tek yolu dişimizi göstermemizse, diş gösteririz. Ve Sünni dişi azılıdır”[3] diye açıklamıştı.
Suudi diplomatın bahsini ettiği ‘Sünni azı dişi’ 28 Mart 2015’te İdlib’i ele geçiren ‘Fetih Ordusu’ydu. ‘Sünni azı dişi’ Rusya’nın 2015 Eylülündeki müdahalesi ile kırıldığı için ‘Esed’i devirme planı’ başarısız oldu; ancak İdlib sayesinde ilk kez ABD ve müttefikleri tarafından desteklenen silahlı gruplar da tıpkı IŞİD ve PYD gibi bir devletçiğe sahip oldu.
Suriye’deki parçalanmışlığı daha da derinleştiren bu gelişme Suriye’nin bölünmesinden kaygı duyan Türkiye sayesinde gerçekleşmişti ve İsrail haklı olarak o dönemde Ankara’nın omlet servisine yaptığı katkıdan duyduğu memnuniyetini dile getiriyordu.
Omletin yumurtaya dönüşüm süreci
2015’te ‘Fetih Ordusu projesi’ ile Suriye’nin omlet haline getirilmesine katkı sunan Türkiye’nin omletten yumurtaya dönüş sürecine katkısı da büyük oldu. Çünkü Türkiye’nin 2016’da önce Moskova deklarasyonu ve ardından da Astana süreciyle Rusya ve İran safına geçmesi ‘omlet denklemini’ altüst etti.
Halep’in devlet kontrolüne geçmesi sırasında Rusya ve İran’la yaptığı işbirliği, Türkiye’nin omletten yumurta yapma sürecine sunduğu en büyük katkı oldu. Halep’in kurtarılması Suriye ordusu ve müttefiklerinin diğer bölgelerdeki ilerleyişini hızlandırırken Astana süreci de silahlı gruplar arasındaki çelişkileri derinleştirdi.
2015’te İdlib’i ele geçiren ‘Fetih Ordusu’ bileşenleri, Astana süreciyle birlikte konjonktürel olmaktan çıkmış bir iç savaş yaşıyor. Aynı durum ‘çatışmasızlık bölgeleri’ planından dolayı Şam’ın Doğu Guta bölgesindeki silahlı gruplar için de geçerli.
Amerika-PYD ilişkilerinin yarattığı çelişki ve Suriye’de Rusya’nın onayı ile kalabilen ‘Fırat Kalkanı’ güçleri, Türkiye’nin yeniden saf değiştirmesini önlüyor ve Rusya ile İran safında kalmasını zorunlu hale getiriyor.
Öte yandan Washington’un “Sayın Trump'ın seçim zaferi Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgede yeni beklentilerin doğmasına, umutların filizlenmesine yol açmıştır. Biz yeni ABD yönetiminin bu umutları boşa çıkarmayacağına inanıyoruz. Bilhassa Suriye rejiminin son kimyasal saldırısı sonrası takınılan kararlı tutumu oldukça yerinde buluyoruz.”[4] diyerek ABD’yi Suriye’ye müdahaleye çağıran Erdoğan’ın beklentisine olumlu cevap vermemesi, hem Ankara hem de Suudiler açısından son nokta oldu.[5]
Türkiye’nin saf değiştirmesinin en büyük kurbanı Fetih Ordusu
Türkiye’nin saf değiştirmesi sebebiyle oluşan bu şartlar, en büyük darbeyi ‘Fetih Ordusu’ projesiyle İdlib’de kurulan devletçiğe vurduğu için ‘omlet haline gelen Suriye’nin’ yeniden yumurtaya dönüşmesinin önü açıldı.
Çünkü halihazırda Suriye’de IŞİD, Nusra ve PYD’nin devletçikleri bulunuyor ve İdlib’deki Nusra devletçiği de tıpkı Rakka’daki IŞİD devletçiği gibi hiçbir uluslararası güç tarafından desteklenmiyor. Hatta hükümet yanlısı basın İdlib’e girmeyi teşvik ediyor.[6]
Bu ise PYD ile sorununu müzakere masasında çözebilecek olan Suriye’nin orta veya uzun vadede topraklarının tamamını silahlı grupların işgalinden kurtarabileceğini gösteriyor.
‘Omlet’ memnuniyetinden ‘tost’ kaygısına
Muhtemelen artık İsrail de bu gerçeği görüyor olmalı ki Tel Aviv’de Suriye’nin omlet olmasından duyulan memnuniyetin yerini Suriye’deki İran ve Hizbullah askeri varlığından duyulan kaygının aldığı görülüyor.
Bu yüzden İsrailliler artık Suriye ile ilgili açıklamalarında sadece İran ve Hizbullah askeri varlığının kabul edilemez olduğunu vurguluyorlar.[7]
İsrail’in Suriye’deki İran ve Hizbullah askeri varlığı konusundaki taleplerinin karşılanmaması, Amerika’nın Rusya ile Suriye’nin güneyi konusunda anlaşma yapmak zorunda kalmasıyla ilgili bir durum.
Güney cephesi hezimeti
Geçtiğimiz nisan ayından bu yana yaşanan şu gelişmeler, Amerika’nın Rusya ile neden İsrail’in taleplerini karşılamayan bir anlaşma yapmak zorunda kaldığını açıklıyor.
1- Nisan ayında ABD ve Ürdün’ün “güvenli bölge” adı altında destekledikleri silahlı gruplar aracılığıyla idari açıdan Suriye devletinin kontrolünden çıkarılmış bölgeler oluşturmaya hazırlandığı basına yansımıştı. Haberde ayrıca “Amerika ve Ürdün’ün müdahil olduğu alanların sadece Irak-Suriye ve Ürdün sınırından ibaret olmadığı, Golan’a ve Havd Yermuk’e kadar olan sınır hattında Ürdün özel kuvvetleriyle Amerikalı ve İngiliz askeri danışmanlarının bulunacağı ve bunların Ehl-i Sünnet Gençleri Tugayı, el-Hak Tugayları gibi grupların oluşturduğu ‘Güney Cephesi’ adlı muhalif gruba eğitim vereceği” bildirilmişti.[8]
2- Yine nisan ayında İsrail’in Suriye’nin güneyindeki silahlı gruplara destek vererek Suriye ordusu mevzilerine yönelik saldırılarını arttırdığı görüldü.[9]
3- Ürdün Hükümet Sözcüsü Muhammed el-Mumini, mayıs başında yaptığı açıklamada Suriye’de güvenlik ve istikrarın sağlanması ve çatışmaların durdurulması konusunda özen gösterdiklerini belirterek “Ancak gerekirse Suriye toprakları içerisinde kendi sınırlarımızı savunacağız”[10] dedi.
4- İsrail basını mayıs ortasında ABD, İngiliz ve Ürdün özel kuvvetlerinin Suriye’nin Irak ve Ürdün sınırındaki Tenef bölgesinden Suriye’nin güneyine girdiğini duyurdu.[11]
5- Bu gelişmelerin ardından Suriye ordusu ve müttefikleri, Ürdün ve Irak sınır hattını kontrol altına almak üzere Suriye’nin çöl bölgesinde hızlı bir operasyon başlattı ve Amerikan özel kuvvetlerinin silahlı gruplara eğitim verdiği Tenef sınır kapısına doğru ilerledi. Amerika, Tenef’e doğru ilerleyen Suriye ordusu ve müttefiklerine 4 ayrı hava saldırısı yaptı[12] ve Tenef’teki askeri yığınağını arttırdı.[13]
6- General Kasım Süleymani’nin Suriye’nin Irak ve Ürdün sınır hattının kontrol altına alınması için başlatılan operasyondaki rolünden dolayı ‘İran koridoru’ adı verilen bölgenin Irak tarafında Haşd Şabi birlikleri Tenef’in kuzeyindeki Suriye sınırını kontrol altına aldı. Ardından da Suriye ordusu müttefikleri bu bölgeye ilerleyerek Haşd Şabi birlikleriyle buluştu.[14] Böylece Tenef’teki Amerikan özel kuvvetleri ve desteklediği silahlı gruplar; kuzey, güney ve batı yönlerinden kuşatma altında kalmış oldu.
7- Nisan ayında Suriye’nin güneyinde ‘güvenli bölge’ oluşturma planı bu şekilde başarısız olan Amerika, haziran sonlarında Rusya ile anlaşma yapmak zorunda kaldı. Suudi Şarku’l Avsat gazetesinin haberi anlaşmanın Suriye’nin lehine olduğunu gösteriyordu.[15] Nitekim bir hafta sonra da Amerika, desteklediği silahlı gruplara verdiği silahları geri alarak Suriye’nin güneyindeki planını iptal ettiğini gösterdi.[16]
İsrail’in ‘tost’ olma kaygısı
Muhtemelen Amerika, nisan ayında öngördüğü planı gerçekleştirebilseydi, Rusya ile yaptığı anlaşmada İsrail’in kaygılarını gideren maddeler görebilirdik. İsrail’in gösterdiği tepki, anlaşmanın kaygıları gidermediğini gösteriyor.
İsrail, İran ve Hizbullah’a bağlı güçlerin İsrail sınır hattından hatta Suriye’nin tamamından çekilmesini ve Suriye ordusunun da Golan sınırından onlarca kilometre uzak durmasını istiyor ve bu taleplerinin yerine getirilmemesi halinde ‘güvenliğimiz için her türlü adımı atarız’ tehdidini savuruyordu.
Ancak İsrail’in bu tehditleri Rusya’nın tepkisiyle karşılaştı. Lübnan’dan yayın yapan Marada’nın İsrail Kanal-2 Televizyonundan naklen bildirdiğine göre Suriye’nin güneyindeki Rus gözlemci güçlerinin komutanı Albay Aleksi Kozin, İsrail’i Suriye’ye yönelik bir saldırıdan sakınması ve uygulanan ateşkese bağlı kalması konusunda uyardı.
Albay Kozin Rus gazetecilere yaptığı açıklamada “Şartlarını Rusya’nın belirlediği ateşkes, İsrail’i de kapsıyor. İsrail şimdiye kadar serbest davranıyordu. Umarız onlar Suriye’nin güneyindeki ateşkese uyarlar. İsrail eğer tek taraflı bir adım atmaya kalkarsa Rusya, anlaşmanın uygulayıcı tarafı olarak buna nasıl karşılık vereceğini ve böylesi bir durumda ne yapması gerektiğini biliyor.”[17] dedi.
Nisan ayında Suriye ordusu mevzilerine yönelik saldırılarını arttıran İsrail’in ABD-Rusya anlaşmasından sonra siyasi feryat figanlarına rağmen askeri açıdan hiçbir adım atmaması Rusya’nın mesajını aldığını gösteriyor.
Albay Kozin, ayrıca şunları söylüyor: “İsrail, Rus askeri gözlemcilerin Kuneytra’nın kuzeyinde bulunmasına karşıydı. Ancak Amerika ile yapılan anlaşmayla Rus güçlerinin bu bölgede bulunmasının gerekliliği ortaya kondu. Bu durum Suriye’nin güneyindeki savaşı durduracak olumlu bir durumdur. Silahlı gruplar bilmelidir ki Kuneytra ili yakında tamamen güvenli hale gelecek ve onlara silahlarını ve güçlerini Suriye’ye teslim etmeleri için süre verilecektir. Bu kentteki durum Rusya’nın garantörlüğünde düzene girecektir.”
Sürecin Albay Kozin’in öngördüğü gibi gelişmesi ve Suriye’nin güneyinin de tıpkı Halep’te ve diğer yerlerde yapıldığı gibi silahlı grupların İdlib’e tahliyesi ile çözüme kavuşması halinde İsrail’in kaygılanması için çok sebep var.
Çünkü 2015’te Suriye’nin omlet olmasından memnuniyet duyan İsrail, Lübnan’ın güneyinde Hizbullah, Suriye’nin güneyinde ise Suriye ordusu ve İran arasında kendisini tost gibi hissediyor.
[1] Hürriyet. 21 Temmuz 2015. Suriye artık omlet oldu http://www.hurriyet.com.tr/suriye-artik-omlet-oldu-29606320
[2] YDH. 6 Temmuz 2015. Suriye için ‘yapı söküm’ stratejisi http://www.ydh.com.tr/YD467_suriye-icin-yapi-sokum-stratejisi.html
[3] Cumhuriyet. 13 Nisan 2015. İşte Esad’ı devirme planı http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/253491/iste_Esad_i_devirme_plani.html
[4] Hürriyet. 16 Mayıs 2017. Son dakika: Trump'la basın toplantısında Erdoğan'dan flaş YPG ve FETÖ mesajları http://www.hurriyet.com.tr/gozler-erdogan-trump-gorusmesinde-40460229
[5] YDH. 10 Ağustos 2017. Suudiler Suriye konusunda nasıl çark etti http://ydh.com.tr/HD15379_suudiler-suriye-konusunda-nasil-cark-etti.html
[6] Star, 24 Haziran 2017. Türk askeri İdlib'e hazırlanıyor http://www.star.com.tr/guncel/abdnin-planlarini-suya-dusuren-hamle-turk-askeri-oraya-hazirlaniyor-haber-1230715/
[7] Hürriyet. 17 Temmuz 2017. İsrail, Suriye’de Rus-ABD anlaşmasına karşı çıktı: ‘O ateşkes İran’a yarar’ http://www.hurriyet.com.tr/israil-suriyede-rus-abd-anlasmasina-karsi-cikti-o-ateskes-irana-yarar-40523205
[8] YDH. 20 Nisan 2017. ABD ve Ürdün’den Suriye’ye saldırı hazırlığı http://ydh.com.tr/HD15188_abd-ve-urdunden-suriyeye-saldiri-hazirligi.html
[9] YDH. 24 Nisan 2017. Suriye’nin güney cephesinde İsrail’in rolü http://ydh.com.tr/HD15192_suriyenin-guney-cephesinde-israilin-rolu-.html
[10] YDH. 8 Mayıs 2017. Ürdün’den Suriye’de güvenli bölge açıklaması http://ydh.com.tr/HD15221_urdunden-suriyede-guvenli-bolge-aciklamasi.html
[11] YDH- 15 Mayıs 2015. ‘ABD, İngiliz ve Ürdün özel kuvvetleri Suriye’de’ http://ydh.com.tr/HD15233_abd-ingiliz-ve-urdun-ozel-kuvvetleri-suriyede.html
[12] YDH. 2 Haziran 2017. Pentagon’dan Tenf’teki Suriye birliklerine tehdit http://ydh.com.tr/HD15268_pentagondan-tenfteki-suriye-birliklerine-tehdit.html
[13] YDH. 14 Haziran 2017. ABD, Tenf’teki askeri varlığını artırdı http://ydh.com.tr/HD15288_abd-tenfteki-askeri-varligini-artirdi.html
[14] YDH. 10 Haziran 2017. Suriye ordusu, Irak sınırına ulaştı http://ydh.com.tr/HD15281_suriye-ordusu-irak-sinirina-ulasti.html
[15] YDH. 23 Haziran 2017. ‘Rusya ve ABD, Suriye’nin güneyi konusunda anlaştı’ http://ydh.com.tr/HD15303_rusya-ve-abd-suriyenin-guneyi-konusunda-anlasti.html
[16] YDH. 2 Temmuz 2017. ABD, ÖSO’ya verdiği silahları geri aldı http://ydh.com.tr/HD15365_abd-osoya-verdigi-silahlari-geri-aldi.html
[17] Marada. 5 Ağustos 2017. جنرال روسي يحذّر إسرائيل: حافظوا على التهدئة… وإلا https://elmarada.org/233216/%D8%AC%D9%86%D8%B1%D8%A7%D9%84-%D8%B1%D9%88%D8%B3%D9%8A-%D9%8A%D8%AD%D8%B0%D9%91%D8%B1-%D8%A5%D8%B3%D8%B1%D8%A7%D8%A6%D9%8A%D9%84-%D8%AD%D8%A7%D9%81%D8%B8%D9%88%D8%A7-%D8%B9%D9%84%D9%89-%D8%A7%D9%84.html