- Cumhuriyet
Çin Komünist Partisi 19 Ulusal Kongresi, Şi Cinping düşüncesi, Çin tipi sosyalizmin yeniden canlanması gibi ifadelerle tanımlanan yeni bir dönemi başlatıyor. Şi’nin konuşmasına ve Halkın Günlüğü’nün İngilizce versiyonunda, bu konuşmayı dünyaya anlatan yazılara bakınca, bu kongreyle, Çin’in küresel bir hegemonya adayı olarak önemli bir eşiği aştığını, adaylığını ilk kez ve açıkça ilan ettiğini söyleyebiliriz.
Küresel bir hegemonya adayının, başarılı olabilmesi için yerleşik hegemonyacı güç (ABD) ile teknolojik gelişme, taarruz, caydırı, alan kontrolünden yoksun bırakma konularında boy ölçüşecek düzeyde bir askeri kapasite yaratabilmesi; diğer ülkeleri etkileyen bir ekonomik kültürel çekim gücüyle, kendi modeline ve/veya çözümlerine rıza alabilmesi, en önemlisi bu arada yerleşik hegemonya gücü ile tüm kazanımlarını yok edebilecek erken bir savaşa girmeden yoluna devam edebilmesi gerekiyor.
19. Kongre Çin’in bu yönde başarılı olabilmek için gereken adımları atmaya kararlı olduğunu gösteriyor.
Hegemonya, kültür
Yükselen hegemonya adayının, bu niyetini dünyanın geri kalanına, kendi halkına, rıza almaya uygun bir biçimde sunması gerekir. ABD hegemonyası, “komünizme” karşı “hür dünya”, liberal demokrasi, bireysel girişimci/serbest piyasa kültü, eğitim ve eğlence endüstrisinde hâkimiyet, estetik değerleri yönlendirme becerileri üzerinde yükseldi. Gerçekteyse, ne komünizm komünistti, ne de ABD hegemonyası bir hür dünya yaratıyordu: Piyasa serbest değil tekelciydi, demokrasi aslında oligarşiydi, sanat adına yalnızca tüketim kültürü, sermayenin estetik değerleri destekleniyordu.
Çin’in hegemonya atağı, neoliberal kapitalizmin, Batı demokrasisinin karşısına “Çin tipi sosyalizm”, “Çin Modeli demokrasi” diye bir şey koyuyor. Bu arada Şi Cinping’in konuşmasında vurguladığı gibi Çin, futbol, eğlence endüstrilerinde dünya çapında lider olmayı amaçlıyor. Xinhua ajansı (17/19/2017), Batı’daki gibi rekabete değil işbirliğine dayanan “Aydınlanmış Çin demokrasisinin Batı’yı gölgede bıraktığını” anlatıyor. Halkın Günlüğü (23/10/2017), Çin’de yabancı öğrenci sayısının 2012’den bu yana yüzde 35 artarak 205 ülkeden 440.000 öğrenciye yükselmiş olmasından hareketle Çin’in gelecekte küresel eğitim alanında lider olmaya hazırlandığını savunuyor. Halen dünyada 500 üniversitede kurulmuş Konfüçyüs enstitülerinin sayısı hızla artıyor.
Financial Times’ın bir araştırmasına göre, Çin dışişlerinin “sihirli silah” olarak tanımladığı, “Birleşik Cephe” bürosu, Çin’in kültürel ve siyasi etkisini artırmak, Çin’e yabancı ülkelerde yerli işbirlikçiler bulmak, oralardaki Çinli nüfusun örgütlerini ve yerel liderlerini etkilemek, yönlendirmek için, görkemli bir binada, dokuz farklı servis üzerinden faaliyet gösteriyor.
Ve ekonomi...
Bir Çin tipi sosyalizmden iddiası var ama, Halkın Günlüğü yeni dönemi açıklayan yorumlarında, “devlet sermayesini güçlendirmeye, kuruluşlarını dünya çapında rekabet edebilen firmalara dönüştürmeye kararlı” olmaktan, “faiz ve döviz hareketlerinin giderek piyasaya daha çok dayanmasından”, “piyasaya erişimi daha da kolaylaştırmaktan”... “yabancı sermayenin meşru haklarını ve çıkarlarını korumaktan söz ediyor” (19/10).
Halkın Günlüğü’ne göre “Çin açık bir ekonomiyi, serbest ticareti teşvik etmeyi, süreç içinde dünyaya Çin’in önerdiği çözümler sunmayı amaçlıyor”. HG, “Çin tüm kayıkları kaldıracak yükselen dalgadır” diyor (23/10). Çin’in toplam dış yatırımları (sermaye ihracı) 2005 yılında 204.7 milyar dolardan, 2017 yılında 1.6 triyon dolara yükselmiş. Çin bir taraftan, ABD’nin Çin denizindeki hegemonyasına fiilen son verirken, diğer taraftan Yeni İpek Yolu projesiyle, ekonomik merkezlerini Orta Asya’dan, Avrupa’nın kalbine kadar bağlayan ulaşım ağları, altyapı yatırımlarıyla, stratejik bir ekonomik alan inşa ediyor.
Bence, Çin tipi sosyalizmden değil de uluslararası kapitalizme eklemlenmiş bir devlet kapitalizminin, egemen sınıflarının küresel hegemonya adaylığından söz etmek gerekiyor.