Ergin Yıldızoğlu

02 Tem 2021

Bugün ÇKP’nin 100. doğum günü. Çin Komünist Partisi; açlıkla, yoksullukla mücadele etmeye çalışan bir ülkeyi yaklaşık 40 yıl içinde bilgisayar, yapay zekâ, biyolojik mühendislik, uzay çalışmaları alanlarında dünya liderliğine oynayan, ABD merkezci uluslararası kuralları değişmeye zorlayan bir ülke düzeyine yükseltti.

ABD ve Avrupa’da, ÇKP’nin 100. yılını değerlendiren yorumcular hayranlıklarını, kıskançlıklarını ve korkularını gizlemekte zorlanıyorlar. Hayranlık, bu “göz kamaştırıcı” başarının sosyalizmden kapitalizme geri dönülerek gerçekleştirildiğini düşünmelerinden kaynaklanıyor. Kıskançlık, liberal demokrasinin değil, ÇKP’nin “illiberal” modelinin başarısıyla ilgili. Korku da Çin merkezli bir küresel kapitalizmin şekillenmesi olasılığıyla...

29 Kas 2019

Sık sık çetrefilli bir ikilemle karşılaşıyoruz. Bir tarafta ABD kaynaklı darbe girişimleri, öbür tarafta ülkesini yönetmekte zorlanan, kitlesel muhalefet dalgalarıyla boğuşan, çoğu, en hafif tabiriyle otoriter eğilimler sergileyen yönetimler. Liberal entelijansiya, tüm dikkatini demokrasi adına, emperyalizmi yok sayarak, ABD’nin basıncı altındaki rejimlerin “eksikleri” üzerinde yoğunlaştırıyor. Ulusalcı entelijansiya tüm dikkatini ABD dış politikası üzerinde yoğunlaştırıyor, bu otoriter rejimlere yönelik eleştirileri emperyalizme verilen destekler olarak görüyor. Ben bu iki tutumun da yanlış olduğunu düşünüyorum.

18 Eki 2019

Trump’la yapılan bir telefon konuşmasının ardından başlayan Barış Pınarı Harekâtı, milli servet ve can kaybına yol açarak ülkedeki ekonomik istikrarsızlığı, bölgedeki kaosu besleyerek devam ediyor. Öyleyse, “Cui bono” (kime yarıyor) diye sormak gerekiyor.

16 Eyl 2019

Türkiye Batı’dan kopuyor, Avrasya’ya doğru gidiyor. Türkiye’de birçok yorumcu bu gidişi bir “bağımsızlık süreci” olarak okuyor. “Yeni Osmanlı”, “Türkiye Sünni İslamın kalbidir” fantezilerini satmaya devam eden CIA’nın eski Milli Haberalma Konseyi Başkanı Graham E. Fuller de Cumhuriyet’te çevirisi yayımlanan yorumunda bu gidişi destekliyor- adam hâlâ “Erdoğan’ın yıllarca becerikli ve yeni ‘Avrasya Türkiyesi’nin mimarı olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlugibi laflar edebiliyor.

11 Oca 2019

ABD Ay’ın Dünya’ya bakan yüzüne inmişti. Geçen hafta, Çin’in uzaya gönderdiği bir robot araç Ay’ın Dünya’dan görünmeyen “karanlık” yüzüne indi. Çin uzay yarışında ABD ve Rusya’ya yetişti ve öne geçti.
Şimdi karşımızda bir bilimsel teknik bir başarı değil, aynı zamanda Çin’in ekonomik, siyasi ve kültürel bir çekim gücü olarak yükselme süreci içinde simgesel öneme sahip bir olay var.

06 Ağu 2018

 

AKP’de temsil edilen siyasal İslamın devleti yöneten (iktidardaki) sınıfının çıkarları ile Türkiye kapitalizmin çıkarları gittikçe daha fazla çatışıyor. Toplumun dağılmaya başlaması gerçek bir olasılıktır.
 
Türkiye kapitalizmi
(1) Türkiye kapitalizmi uluslararası sermayenin mal ve finans devrelerinin değerlenme alanı olarak (yerli sermaye sınıfları da -bunların birikim yaparak var olmaya devam etme koşulları- buna uygun olarak) şekillenmiştir. Sermaye birikim sürecinin devam edebilmesi için üretimin ve tüketimin sürmesi bunun için de dış kaynak (finans sermayesinin) girişinin devam etmesi gerekir.

(2) Bu şekillenme belli bir tüketim kültürü, eğitim biçimi ve düzeyi, alışkanlıklarıyla, arzularıyla, kendisine uygun bir insan tipi gerektirir. Kültür endüstrisi de bu insanı üretecek, medya da siyaseti (egemen kapitalist sınıfın öncelikleri temelinde) denetleyebilecek oranda “serbest” olmalıdır.

20 Nis 2018

“Yeni Ortadoğu” 2003’te, ABD’nin Irak’ı işgaliyle doğdu. Temel karakteri de değişkenlik, belirsizlik. Saddam rejimi yıkılınca, “Pandora’nın kutusu” açıldı. İçinden neler çıkmadı ki? Türkiye’de laik cumhuriyet, siyasal İslamın AKP rejimine dönüştü. İran’ın bölgedeki etkisi hızla arttı. Tarihi Şii-Sünni düşmanlığı hortladı. Radikal İslamın ebeliğinde IŞİD canavarı doğdu. “Arap İsyanları”, emperyalist güçlerin bölgeyi şekillendirme hevesini yeniden kabarttı. Sonra Suriye iç savaşı, IŞİD’e karşı savaş, Kürtlerin yeni umutları... AKP rejiminin birbirini izleyen hataları sayesinde Rusya bölgeye inerek Suriye rejimini sahiplendi. Geldik bugüne...

06 Nis 2018

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı İlnur Çevik’in: “Rusya hava sahasını açmasaydı bırakın El Bab’a ve Afrin’e girmeyi, insansız hava aracı bile uçuramazdık”... “56 şehidimiz var ama”... saptamalarının yanı sıra bu sayede Türk müteahhitlere açılan yeni olanaklara ilişkin sözleri bana ıstakoz sepetini düşündürttü.
Istakozun sepete, yemlerin cazibesine kapılıp girmesi kolaydır; girdikten sonra yalnızca tek bir yönde ilerleyebilir, yemlere ulaşabilir ama sepetten çıkamaz. Istakoz artık balıkçının malıdır.

18 Oca 2018

 

Ortadoğu’da, jeopolitiğin iki büyük tektonik tabakasının birbirine sürtünmesi hızlanıyor. AKP’de temsil edilen siyasal İslamın iktidarı, bu sürtüşmenin Suriye’de yarattığı çatlağın içine atlamaya hazırlanıyor. Ülkeyi çok büyük tehlikelere doğru sürükleyecek savaş hazırlıklarının arkasında uğursuz bir ittifak var. Bu ittifakın bir tarafında modernite karşıtı liberal entelijansiyanın desteğiyle iktidar konumuna yükselmiş siyasal İslam var. Diğer tarafında modernitenin karanlık yüzü, şoven milliyetçilik...

Dün siyasal İslam, liberalleri demokratikleştirme kavalıyla peşine takmıştı; bugün Kürt düşmanlığı, bölünme paranoyası patolojik düzeye ulaşan şoven milliyetçiliği anti-emperyalizm kavalıyla peşinden sürüklüyor. İroni şurada ki, demokratikleştirme fantezisi totaliter bir rejime, şoven milliyetçiliğin fantezisi, vaat ettiğinin aksine, ülkeyi parçalanma noktasına doğru sürüklüyor.

Sayfalar