- ABC Gazetesi
Özgürlük yaşam kadar önemliydi. Onurlu Suriye halkı özgür yaşamı seçti. Ve kazandı.
Soçi’de yapılan görüşmeler ve sonrasında yapılan açıklamalar, Suriye ordusunun ve müttefiklerinin sahadaki kazanımlarının diplomatik alanda tescil edilmesi anlamına gelmektedir...
Emperyalizmin ve gericiliğin Suriye devletini parçalama girişimi, tüm ahlaksız ve insanlık dışı yöntemlere rağmen başarısız olmuş, Suriye halkı onurluca direnerek özgürlüğünü kazanmıştır. AKP'nin gerici müttefiklerinin ve emperyalizmin kirli Suriye politikası 2 yıl kadar çökmüş, Suriye ulusu özgürlüğü için direnmeyi seçmiştir.
Hemen herkes Suriye halkının teslim olacağını, Suriye devletinin gerici terör örgütlerin katliamları ve saldırıları karşısında tutunamayacağını, değişik mezheplerden ve etnik kimliklerden oluşan Suriye ordusunun dağılacağını beklerken, tam tersi oldu. Suriye halkı kenetlenerek gericiliğe ve emperyalist işgal hamlesine karşı direndi. Ağır bedeller ödedi. Yüz binden fazla askerini, gencini ve direnen insanını kaybetti. 15 bin çocuk daha ne olduğunu anlayamadan, gerici saldırılarda can verdi. Yüz binlerce sivil insan yaşamını kaybetti.. Kentler yıkıldı, canlar yakıldı.
Özgürlük yaşam kadar önemliydi. Onurlu Suriye halkı özgür yaşamı seçti. Ve kazandı.
Suriye'de savaşın en yoğun hâliyle sürdüğü dönemde, oğlunu kaybeden bir babanın, parçalanmış cesetler arasında olan oğlunu teşhis edemeyince görevlilere söyledikleri yüreğimde derin bir iz bırakmıştı. Böyle inançlı bir halkın kaybetmeyeceğine bir kere daha inanmıştım.
Lazkiye bölgesindeki askerî bir kontrol noktasına yapılan saldırı sonrasında onlarca asker parçalanarak can vermişti. Parçalanmış cesetlerden teşhis o kadar zormuş ki, yaşlı bir adam saatlerce bakınıp durmuş, oğlunu tanıyabilmek için. Sonra görevli doktorun yanına giderek, yıkılmış bir hâlde, 'Oğlum' demiş; "Buradan herhangi birini ver, ben götürüp gömeyim. Hepsi benim oğlum zaten. Hepsi benim şehidim. Hangisini gömdüğümün, mezarın başına gidip ağladığımın ne önemi var."
Suriye halkı bu amansız savaşta, her şeyiyle direndi. Genç çocuklarını ardı ardına toprağa verdi. Ama asla yılgınlığa kapılmadı. Asla teslimiyeti düşünmedi. Bir yaşam savaşı, varoluş savaşı verdi. Ve zaferi yüreğini vererek kazandı.
Tüm dünya Suriye'nin zaferini kabul etmek zorunda kaldı. En zoru ise Erdoğan'ın kabul etmesiydi. Erdoğan çok direndi. En son ana kadar belki diyerek hamleler yaptı. Astana'da alınan kararlara uymayarak, kendine alanlar yaratmaya çalıştı. Eski müttefiklerini korumak ve toparlanmalarını sağlamak için el altından onlarca şey yaptı. Paralı milis güç oluşturarak Suriye sahasında onlar üzerinden hareket kabiliyeti kazanmaya çalıştı. Devşirme Türkmenler ve Ahrar-ı Şam gibi cihatçı güçlerle Suriye sahasında etkinlik alanları kapmaya çalıştı. Ruslar sahada neredeyse her noktaya hâkimdi. Erdoğan'ın bu hamlelerini boşa çıkarttı.
Son noktada Erdoğan Suriye politikasının iflas ettiğini, sahada yenildiklerini, Suriye'nin de bulunduğu çözüm masasına oturarak, ortak bildiriye imza atarak, Suriye Arap Cumhuriyetinin siyasi ve coğrafi bütünlüğünden yana olduğunu açıklayarak kabul etti.
Artık son bir adım kalmıştı. Her türlü kirli yöntemi kullanmasına rağmen yıkamadığı Suriye halkının lideri Beşar Esad ile el sıkışmaktı. Yüz binlerce insanın kanı pahasına gelinen bu noktanın son hamlesi, Suriye ordusunun tüm Suriye coğrafyasında denetimi sağlaması için adım atılmasıdır. Bunun için son çabalar ve gerekli görüşmeler yapılmaktadır. ABD askerî gücünün ve Türkiye askerî gücünün Suriye topraklarından çıkması sonrasında Kürt halkıyla ortak bir yaşam noktasının yakalanması kalıcı barış için kaçınılmazdır.
Suriye devlet yetkililerinin bu yönde görüşmelerde bulunduğu ve belli ön anlaşmalara varıldığı söyleniyor. Bu önemli bir kazanım olacaktır. Farklılıklarıyla güçlü olan Suriye halkı kısa sürede özgür bir ortamda onurluca yeni yaşamlarını kuracaklardır. Suriye halkı bu kazanımıyla tüm dünya halklarına umut kaynağı olacaktır.
*ABC Gazetesi Ortadoğu Temsilcisi