Kıyamete adım adım

06 Ara 2013

İklim değişikliğinin yaşattığı felaketlerin sıklığı, çeşitliliği, azmanlığı gezegenimizi içindekilerle birlikte her geçen gün kıyamete daha fazla yaklaştırıyor. Felaketler öyle ansızın gelmiyor. Haberli geliyor. İklimbilimciler, iklimsel değişiklikleri an be an izliyor ve ölçüyorlar. Saklamıyor; açıklıyorlar. Kıyametin yaklaşan ayak seslerinden dünyayı haberdar ediyorlar. Peki, iklimbilimciler ne diyorlar? Gelin önce ona bakalım. İklimbilimciler diyorlar ki; “deniz seviyesindeki artış gelecekte de devam edecek ve bu artışlar 10 santimlerden 10 metrelere yükselecek.[1] Antarktika ve Grönland buz kütlelerinin ne kadarının eriyip okyanusa karışacağının ya da nasıl davranacaklarının bilincinde değiliz. Bu buzulların erimesiyle tüm dünya çapındaki buzulların 0,4 metrelik yükselme katkısıyla kıyaslanamayacak 65 metrelik bir yükselme söz konusu olacak.” İklimbilimciler, ayrıca akıntı değişimlerinden, Antarktika buzulunun üst katman kalınlığına kadar birçok etkeni de incelemişler. Şu anda var olan analiz tahminlerine göre 2100 yılı itibariyle 0.53-0.97 metre arasında ortalama bir artış bekliyorlar. Ayrıca bu aralığın üstüne çıkılmasının mümkün olduğunu da belirtiyorlar. Böyle bir durumda Antarktika buz şeridinin deniz tabanlı sektörlerinde yaşanacak bir çökmenin artışın ana nedeni olacağını vurguluyorlar. İklim konusunda bir diğer önemli odak olan, Dünya Meteoroloji Örgütü atmosferdeki karbondioksit seviyesinin rekor düzeylere geldiğini açıklıyor. Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli, artan karbondioksit ve sera gazlarına bağlı olarak iklimlerin değiştiğini belirtiyorlar. Üstelik iklim değişikliğinin sebebinin, insan kaynaklı olduğunun da altını çiziyorlar. İşte bütün bu açıklamaların ve bilim insanlarının uyarılarının hemen ardından Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine taraf olan 190 ülkenin temsilcileri, iklim değişikliği ile ilgili nasıl önlemler alabileceklerini konuşmak için Varşova’da 19. kez bir araya geldiler. 190 ülkenin devlet temsilcileri-delegasyonları Varşova’da buluşurken, Filipinler üç gündür iklim değişikliğinin sebep olduğu süper tayfun Haiyan’ın etkileri ile mücadele ediyordu. Toplananlar, dünyadaki olası yeni Filipinlerin olmaması için gerekli önlemleri belirleyecekler, kararlaştıracak ve uygulayacaklardı güya. Dünyanın beklentisi buydu. Bu nedenle Varşova’dan çıkacak sonuca dikkat kesilmişti herkes. Ne yazık ki, bu kez dağ fare bile doğuramadı. Toplantının karar al(a)madan dağılması da gösterdi ki; iklimbilimcilerin ve diğer kurumların bilgilendirmelerine şirketler aldırmıyor. Aldırmayacak da. Şirketlerin saldığı sera gazından insanlar ve diğer tüm canlılar felaket biçmeye devam edecek. En çok zarar görenler de gezegenimizin en yoksulu olan çiftçiler olacaktır. Varşova misalinde olduğu gibi devlet temsilcileri şirketleri engellemeyecek, şirketlerin özel güvenlik gücü gibi davranmaya devam edecekler. Başka bir deyişle, sera gazı salan şirketler, şirket yanlısı politikacıların kösele suratlarında usturalarını bilemeyi sürdürecekler. Bu nedenle küresel iklim değişikliğine neden olan uygulamalar artık politikacıların karar vericiliğine bırakılamayacak kadar ciddi bir noktaya gelmiştir. Doğaya zarar verme olasılığı olabilecek kanun teklifinin hazırlama yetkisinin siyasetçilerden alınması ve doğanın Anayasal güvenceye kavuşturulması zamanı geçmektedir.    

paylaş