Ders almak

12 Ağu 2013

1991'de Irak Ordusu Kuveyt’ten çıkartıldıktan sonra BM Irak’a yönelik ambargo kararı aldı. Peşinden ABD tek başına Kuzey Irak’ı uçuşa yasak bölge ilan etti ve Kürtleri korumak için Çekiç Güc'ü Türkiye’ye gönderdi. Üç aylığına gelen bu güç 12 yıl kaldıktan sonra Irak işgal edildi.

Irak’a demokrasi gelmişti.

Bir milyon dul kadın ve 4 milyon yetim çocukla birlikte.

Suudi Arabistan’dan sonra bölgenin en zengin petrol ülkesi Irak’ta yoksulluk ve rezillik diz boyu.

Halen de süregelen Şii-Sünni kırımında şimdiye kadar yüz binlerce insan öldü, ölüyor. Kaide’nin Irak’ta gerçekleştirdiği 4000 kadar intihar eyleminin %75’i Şiileri hedef aldı..

Özetle Sünniler Şiilere düşman edildi, Kürtlerle Arapların arasında olası etnik savaşın alt yapısı hazır hale getirildi.

Yani ülke etnik ve mezhepsel savaşın içine sürüklendi ve zamanı geldiğinde herkesin herkesi boğazlayacağı bir hale getirildi.

Şimdi sıra Suriye’de..

‘Arap Baharı’ ile Mısır ve Tunus’ta iktidar değişince Libya işgal edildi. Türkiye’nin içinde bulunduğu blok benzer şekilde Suriye’yi de işgal etmek istedi ama olmadı. Bunun üzerine dünyanın dört bir yanından toplanan Kaideci katiller Suriye’ye sokuldu ve ‘Alevilere karşı Cihat ‘ ilan edildi. 100 ülkenin desteğini alan bu katiller, katliam üzerine katliam yaptılar ama yine de herkes Esad yönetimini suçlamayı tercih etti. 100 bin insanın ölümü, 3 milyon insanın evinden, yurdundan olması ve 500 bin evin yıkılması ile yetinmeyen emperyalist blok bu yolla Esad’ın devrilmeyeceğini anlayınca mezhepsel kırımdan sonra etnik savaşı devreye soktu. Bu kez Suriye’nin kuzeydoğusu yani Batı Kürdistan bölgesini kontrol eden Kürtlerle Esad’a karşı savaşan ‘Arap’ İslamcı gruplar savaştırılmaya başlandı.

Oysa Kürtlerle savaşan bu İslamcı militanların ezici çoğunluğu Arap ama Suriyeli değil. Suudi Arabistan, Tunus, Yemen, Mısır, Irak ve diğer Arap ülkelerinden gelmişlerdi. Yani Irak’taki Arap-Kürt düşmanlığı Suriye’deki savaş ile diğer Arap toplumlarına da taşınmak isteniyor.

Bu arada tıpkı Irak’ta olduğu gibi, Sünni silahlı gruplar Suriye’de de Hıristiyanlara yönelik katliamları ihmal etmiyor.

Sırada hangi ülkenin olduğunu varın siz düşünün..

Türkiye etnik ve mezhepsel yapısı ile komşusu Suriye ve Irak’a çok benzyior. İran ise her üç ülkenin aynısı.

Lübnan iç savaş deneyimini hep yaşadı, yaşıyor.

Türk pilotların Beyrut’ta kaçırılması süregelen ve Türkiye’yi taraf kılan tüm bölgesel oyunların bir parçasıdır.

Peki AKP yönetiminde Türkiye ne yapıyor ?

Kürt sorununu çözmek amacıyla PKK ile uzlaşmanın yollarını arayan AKP Kürtleri Esad’a karşı ayaklandırmak amacıyla

PYD’ye çengel attı. Bu da yetmedi Barzani’yi devreye sokarak Batı Kürdistan’daki konumunu güçlendirmeye uğraştı. Ancak aynı AKP, PYD ve diğer Kürt gruplarla savaşan Kaide, Nusra ve ‘ÖSO’ militanlarına sınırsız destek verdi, veriyor.

İşte çelişki olan da bu.. Bu çelişkiyi gören Güney Kürdistan yani Irak Kürt Federe Bölgesi Başkanı Barzani ‘Terörist Kaideci gruplara karşı Batı Kürdistan’ı savunmaya hazır olduklarını ‘ açıkladı.

Yani ya Türkiye desteğindeki Kaideci gruplar Kürtlere karşı saldırılarını durduracak ya da Ankara’nın bölgesel müttefiki Barzani PKK ile birlikte Batı Kürdistan’a girerek tüm dengeleri altüst edecek.

Bir de Türkmenler var..

Barzani ile ‘yeni ittifakından ‘ dolayı yarısı Şii diğer yarısı Sünni olan Iraklı Türkmenleri unutan Ankara şimdi var gücü ile Suriye’deki Türkmenleri örgütleyerek her türlü desteği veriyor. Bu Türkmenlerin bir bölümü Kürt bölgesinde yaşıyor. Yani Kaideci Araplarla PYD’ci Kürtlerin savaşında her iki cephede taraf olan Türkiye olası Türkmen-Kürt çatışmasının da altyapısını hazırlıyor ya da böyle bir olasılığa karşı hazırlanıyor.

Diğer bölgesel ve uluslararası oyuncuları bir yana bıraksak bile bu karmaşık oyunun Türkiye açısından ne denli tehlikeli riskler taşıdığı açıktır.

Belki de ‘Stratejik Derinlik' dedikleri böyle bir şey de bizim haberimiz yok !

Oysa bu derinlik çok derin.

paylaş