Hüsnü Mahalli

07 Tem 2019

 

Üç gün Halep'teydim, dün de Şam'a geldim.
Halep, Hatay'a bir Gaziantep'e iki saat uzaklıkta.
2011 öncesinde bu üç kardeş şehir, insanlarıyla birlikte çok mutluydu.
2010 yılında bir milyon kadar Türk vatandaşı Halep'i ziyaret etmiş.
Müthiş dostluklar ve iş ortaklıkları kurulmuştu.
Kelaynaklar konusunda bile.

Konumuz Hatay ve Gaziantep olmadığı için Halep'i anlatacağım.

2011 öncesinde kent ve çevresinde 5 milyon kadar insan yaşardı.

Halep'e bağlı Menbiç ve Aynelarab (Kobani) YPG ve Amerikalılar'ın elinde.
Cerablus ve El-Bab ÖSO ve TSK'nın kontrolünde.

İnsanların yarısı yıkık kente dönmeye başlamış ama hâlâ onlarca sorun var.
Örneğin teröre karşı direnerek kentten ayrılmayanlarla, kaçanlar ve şimdi dönmeye çalışanlar arasındaki güvensizlik ve sosyal çatışmalar.
Herkes size bir hikâye anlatır.

11 Eyl 2018

 

Tahran Zirvesi'nden bir sonuç alınmadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İdlib savaşını durdurma çabası Putin'in ‘tatlı sert' yanıtıyla işe yaramadı.

Şimdi herkes CIA- MI6 ve Mossad üretimi Beyaz Miğferliler'in yeni bir kimyasal saldırı tiyatrosunu bekliyor.

Bu coğrafyada her an herşey olabilir…

Irak'ın Basra kentinde durum çok gergin…

YPG ve Amerikan askerleri Rakka ve çevresini işgal edince Amerikalılar teslim olan binlerce IŞİD'ciyi alıp götürmüştü.
 

Nereye?
Aynı günlerde Beyaz Saray'a yerleşen Trump, “İran'a gereken ders verilmelidir” diyordu.

İsrail ve bol paralı Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Suudi Arabistan Trump'a destek verdi.

Birlikte harekete geçtiler.

İran'ın içini karıştırmak istediler ama olmadı.

Şimdi de İran'ı Irak'ta sıkıştırmayı deniyorlar.

07 Eyl 2016

Konumuz 1983'de Cannes Film Festivalinde Yılmaz Güney'e Büyük Ödülü kazandıran Duvar filmi değil.
Konumuz 1961'de inşa edilen, 1989'da Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla yıkılan ve Berlin'i ikiye bölen 46 kilometrelik duvar hiç değil.
İsrail'in işgal altında tuttuğu Batı Şeria'yı kendi topraklarından ayırmak için inşa ettiği 750 kilometrelik duvar başka bir hikâye.
Duvar unutuldu ve bu ırkçı faşist İsrail şimdi AKP  dostu.
Tarih boyunca tüm uygarlıklarda şehirler duvar ve hendeklerle korunmuş.
Anlayacağınız duvarcılar her zaman iyi para kazanmış.
Şimdi de öyle.
Savaşın yaşandığı bizim İslam coğrafyasında duvar ve beton bariyer sektöründe çalışanlar köşeyi döndü.
Her yerde devlet ve özel sektör duvar ve beton bariyerlerle korunuyor.
Milyarlarca dolarlık karlı sektör.
En az silah ve güvenlik sektörü kadar.
Peki, bizim duvar hikâyesi ne?
ÖSO ve müttefiki katil gruplara destek veren TSK Cerablus’tan Azez'e kadar uzanan sınır bölgesini tamamen kontrol altına aldı.

28 Ağu 2016

30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlamak istemeyen anlayış ‘Cerablus’un Kurtuluşu’nu büyük heyecan ve coşkuyla kutladı.

 

Yeni Şafak; Yavuz Selim’in 24 Ağustos 1516’da Suriye’ye girdiği Mercidabık Meydan Muharebesi’ni hatırlatarak 500 yıl sonra ‘Osmanlının şahlanışı’nı kutladı.

 

Hükümet Yeni Şafak’ın bu heyecanını önceden sezebilseydi kesin Cerablus’u değil 60-70 kilometre güney batıda bulunan Mercidabık kasabasından girerdi Suriye’ye.

 

Orada da IŞİD’çiler var ve IŞİD dergisinin adı Mercidabık.

 

Çünkü ruh hastası IŞİD’çilere göre büyük meydan muharebesi burada yaşanacak ve İslam ordusu yani kendileriyle kafirler ordusu burada karşılaşacak.

 

Peygamber Ocağı TSK; ‘kafirler ordusu’ olmamak için Mercidabık’tan değil Cerablus’dan girdi Suriye’ye.

 

“Önemli olan Cerablus ya da Mercidabık değil Şam’a uzanıp Emevi’de namaz kıldıktan sonra Kahire’ye gidip Sisi'yi devirmektir’.

 

31 Mar 2016

20 Mayıs 2015'te Palmira'ya saldıran binlerce IŞİD militanı Suriye ordusunun çekilmesiyle çölün ortasında bulunan kasabayı ele geçirdi.
Bundan kısa bir süre öncesinde IŞİD'çiler Irak'ın Ramadi şehrini işgal ettiğinde burada bulunan Irak ordusunun ağır silahlarını alarak Palmira'ya saldırmıştı.
Çölün İncisi Palmira'nın 2000 yıllık tarihi müthiş derslerle dolu.
Özellikle Palmira Kraliçesi Zanubya.
Zanubya'nın torunları IŞİD işgaline 10 ay dayanabildi.
IŞİD'in Palmira yani Tedmor yenilgisi sonun başlangıcı olacaktır.
5 yıl önce Suriye halkının, ordusunun ve Esad'ın yenilmeyeceğini yazdım anlattım.
5 yıl sonra bugünlerde artık herkes benim söylediklerimi tekrarlıyor.
Tekrarlamayalar yanlışlarında ısrar ederse bedelini ağır öder.
Örneğin AKP.
Dönelim Palmira'ya.
Palmira'yı geri alan Suriye ordusu aynı zamanda büyük moral kazandı.
Palmira Suriye halkı için çok şey ifade eder.
Onur, cesaret, fedakârlık, tutku, direnme ve güzellik.
Suriye ordusunun yeni hedefi IŞİD'in kendine başkent ilan ettiği Rakka.

24 Eki 2015

Salı sabahı Esad’ın uçağı Şam’dan havalanırken ben Beyrut'a doğru yola çıkıyordum.

Cumartesi sabahı Beyrut'a uçmuş o akşam El-Cezire’ye rakip El-Meyadin televizyonunda programa katılmıştım. Konu Ankara Katliamı ve genel olarak Türkiye'nin IŞİD ilişkileri ve Suriye politikası.

Arap kamuoyunda Türkiye ile ilgili söylenecek tüm olumsuzlukların hedefinde Erdoğan-Davutoğlu ikilisi var.

Pazar sabahı Şam’a gittim. Bütün gün her düzeyde insanlarla konuştum ve birçok yeri gezdim.
İlk izlenim: Yedi-sekiz ay öncesiyle karşılaştırıldığında moraller olağanüstü iyi ve yüksek.
Nedeni Ruslar.

Bu konuda çok şey söyleniyor ama en ilginç olanı: Putin Erdoğan'ın işini bitirdi.
Esad’ın Moskova ziyareti bu cümleyi daha da anlamlandırdı.

Dört buçuk yıldır herkese kafa tutan Esad korkmadan Moskova'ya uçmuş ve Rus liderlerin karşısına oturmuştu. Karşısında Putin, Medvedev, Lavrov, siyasi ve askeri tüm yöneticiler.
Bir vefa borcu olarak hepsine teşekkür etti. Onlar da dünyaya mesaj  vererek “Suriye Esad’sız olmaz” dediler.

17 Haz 2014

Musul'un işgali ile birlikte tüm dünya herkesin terör listesinde olan  IŞİD'i konuşmaya başladı.

IŞİD'i IŞİD yapan bölgesel ülkeler bundan çok rahatsız oldu. Çünkü terörü destekleyen ülkeler durumuna düşmüşlerdi. Katar'ın Elcezire, Suudi Arabistan'ın Elarabiya ve Türkiye'nin yandaş medyası 'Sünnilerin devrimci halk ayaklanması'ndan söz etmeye başladı.
Onlara göre Sünni aşiretler ve silahlı güçleri 'Şii Diktatör' Maliki'ye karşı ayaklanmıştı. Ancak önceki gün IŞİD kendi işlediği cinayetlerin görüntülerini paylaşınca işler karıştı. Dolaylı yollar ile IŞİD'i sahiplenen bildik medya ve sahipleri bu kez ağız değiştirdi.
Onlara göre IŞİD Esad'ın hizmetinde. Ya da Esad IŞİD'e destek veriyor.

03 Mar 2014

Dünyada benzeri olmayan bir şekilde onlarca ülke Suriye üzerine çullandı ama üç yıl sonra kendileri çuvalladı. Öyle olmasaydı Katar Şeyhi Hamed 25 Haziran'da görevi oğluna bırakmaz ve bir hafta sonra da Mursi devrilmezdi. Yine öyle olmasaydı Suudi İstihbarat Şefi Bender ortadan kaybolmaz ve Suriye dosyasının baş uygulayıcısı Büyükelçi Robert Ford emekliye sevk edilmezdi. Geriye bir tek Bakan Davutoğlu kaldı.
Türkiye ise uluslararası söylemlerde terörü destekleyen ülkeler statüsüne paralel bir şekilde tartışılır oldu.
Bakalım Başbakan Erdoğan ne zamana kadar sahip çıkar Davutoğlu'na?
Herkes gitti bir tek o kaldı.

Şimdi de Ukrayna'ya el attı.
Belki de Ankara, Amerikalı dostlara Ukrayna üzerinden 'Ben hâlâ varım' demek istiyordur.
Belki de kendisine tanınan olağanüstü yetkilere rağmen Suriye konusunda başarısız kalan Ankara ABD ve Batı'nın Ukrayna savaşında ön saflarda olmak istiyordur.
Kart ise Kırım'daki Tatarlar.
Yeniden tehlikeli bir oyun.

11 Kas 2013

‘Arap Baharı’ öncesinde, Esad yönetiminin tüm eksi yönleri ve eksikliklerine rağmen, Suriye halkının ezici çoğunluğu hayatından memnundu. AKP yönetiminde Türkiye ile ilişkilerini her alanda en üst düzeye çıkaran Esad, içte ve dışta büyük açılımlara başlamıştı. İki toplum arasında dostluk ve kardeşlik temelleri hızla atılıyordu. Ama olmadı. Çünkü ‘birileri’ bu dostluktan hoşnut değildi. Çünkü ‘birileri’ Türkiye’nin, kendisine çok benzeyen Suriye ile bütünleşmesinden korkuyordu. ‘Birilerinin’ başında ise Suudi Arabistan yönetimi ve onun bölgesel ve uluslararası müttefikleri geliyor. Suriye’nin çağdaş siyasal, sosyal, etnik, dinsel, mezhepsel ve kültürel zenginliği her zaman Suudileri korkutmuştur.

26 Ağu 2013

Hüsnü Mahalli'nin Irak izlenimlerinin ikinci dizisinde Suriye'yi kan gölüne çeviren El Kaide'yi irdeliyor, bölge ülkeleriyle olan işbirliğine işaret ediyor.

Suudilerin desteğiyle bugün Suriye'yi kan gölüne çeviren El Kaideciler Irak'ta geniş bir deneyim kazanmışlardı. Irak bu gruplar için adeta bir laboratuvar işlevi gördü. İsrail'le kol kola bölgede direnen Şii unsurlara saldırdılar. Direnişe karşı saldırılarında ise mezheplerini maske olarak kullandılar.

Dün Irak'ın içinde bulunduğu güvenlik ve siyasal durumu özetlemeye çalışmış ve Amerikan işgalinin hedefine vardığını söylemiştim.

Hedef: Iraklıları birbirine kırdırmak ve bu ülkeyi parçalamak..

Sayfalar